38. Bölüm

214 20 18
                                    

Ve bu POV, Kurtlar tarafının son POV'u arkadaşlar. Bundan sonra kitabın bitmesine 2 POV kaldı; Yılan adalarına dönüyoruz. :)

(Arkadaşlar, hasta olduğum için geç yayınladım, özür dilerim.)

________

          

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

          

AL-YA

Haberi aldığında üstüne karabasan çökmüş gibi hissetti; ne kıpırdayabildi ne de konuşabildi. Gözleri bakıyor ama görmüyordu. Duyuyor ama algılamıyordu.

Amcası haberi verdiğinde Set Kalenin kulelerinden birinden kuzey denizini seyrediyor, rüzgarın getirdiği denizin tuzuyla karışık zehirli çiçeklerin kokusunu içine çekiyordu. Koku cazibeli ama ölümcüldü. Aynı Kara Malmuk'ın sözleri ve sahte iyi niyeti gibi. Ona güvenmemeliydi. dedi içindeki sesi. Malmuk töreye ihanet etti! Bunu kimse öngöremezdi. dedi bir diğer ses. Gök halkı törelerine bağlı insanlardı; onları çiğnemeyi bırak düşüncesi bile zelil kabul edilirdi. Hatta günahtı! Bozkurt inancı töresi ile iç içeydi ve her biri Tenri tarafından buyrulmuştu. Töreyi çiğnemek Tenri'ye isyan demekti.

"Tenri onu lanetleyecek!" dedi, Al-ya. Sesi zehir saçıyordu. "Onu ve tüm halkını! O zelil gün tarihe kara bir leke olarak düşecek!"

"Düşecek." diye, onayladı Uz-ay Bey. Yeğeninden daha sakindi. Fakat her daim durgun bir denizi andıran gri gözleri bu sefer dalgalıydı. "Malmuk bu savaşı umutsuzca kazanmak istiyor, bu uğurda her şeyi yapabileceğini bize gösterdi."

"İstediği kadar uğraşsın!" Al-ya kükredi. "Onu da ordusundan arta kalanları da Altın Boğaz'ın sıcak sularında boğacağım! Tamu'nun tamtukunda yanmadan önce alıştırma yaparlar!"

"Sakinleş. Öfke ile hareket etmek aklı köreltir, bize fayda vermez. Adımlarımızı atmadan önce duru bir akılla düşünmemiz gerekiyor."

Al-ya derin bir nefes aldı. "Peki, şimdi ne yapacağız?"

"İlk olarak senin Edür-ün Kalesine dönmen gerek. Beylerin hepsi seni bekliyor, babanın vekili sensin."

"Ya sen? Burada mı kalacaksın?"

Uz-ay neşesiz bir gülümsemeyle yeğenine baktı. "Kaleye sığınmış insanları güven içerisinde evlerine geri göndermem gerek. Buradaki işleri hallettikten sonra arkandan yola çıkacağım."

Al-ya sessizce başını salladı. Amcasının kaleye dönüşünü haber aldığında kendi dönüş hazırlıklarına da başlamıştı. Bu yüzden yola çıkmak için çok beklemesi gerekmemişti; sabahın ilk ışıklarıyla beraber beyaz cenk atına atladığı gibi yola düştü. Kendisine bir düzine asker eşlik ediyordu. Eşlikçilerine amcası ile beraber gelmelerini emretti, çünkü olabildiğince hızlı bir şekilde kaleye varmak istiyordu, kadınlar onun hızına ayak uyduramazdı. Babası tek derdi değildi, Ev-ran'ın da ahvalini merak ediyordu. Her ne kadar amcası sağlığının iyiye gittiğini söylese de onu endişelendirmemek için yalan söylüyor da olabilirdi.

Yir-Sup Efsanesi 'Kurtların Savaşı'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin