Cidden mi abii?
Benden kesinlikle bi şeyler saklıyordu çünkü her ne kadar telefonda konuşmuş olsak bile onun yalan söylediğini anlayabiliyordum. Sadece sorun neden yalan söylediğiydi.
Babama dönüp "Benden bir şeyler saklıyor baba bundan eminim" dediğimde babam oturduğu yerde huzursuzca hareketlenip "Ne saklayacak kızım o senden bir şey saklayamaz" dedi.
İçimden bir ses bu yalana babamın da ortak olduğunu söylüyordu tam ağzımı açıp bunu soracakken babamın telefonu çalmıştı hemen telefonun nerede olduğunu gözlerimle taramaya çalışırken babam çoktan bulmuş ve kısık anlamayan gözlerle telefonuna bakıp yatak odasına doğru yürümeye başlamıştı.
Kesin abim arıyor diyen bilmiş iç sesime aldırmamaya çalışıyordum ve birden aklıma Okan'ı aramam gerektiği geldi.
Odama geçip yatağımın üstünde bağdaş kurduktan sonra Okan'ı aradım.
Telefon bir-iki kez çalmıştı ki Okan telefonu açıp yorgun bir sesle "Efendim" dedi.
Cidden meraklanmıştım okula uyuduğu için gelmediğini sanıyordum ama uyumuş olsa şuan sesi uykulu çıkmazdı "Ne oldu? Yoksa hasta mısın? Sesin iyi gelmiyor da bide bu gün okula da gelmedin. Çok kötü bir şey yoktur umarım" diye hızlıca konuşurken
"Beril endişelenmişsin anladım ve benim için endişelenmene sevindim ama zaten bu gün hiç uyumadım ve senin böyle hızlı konuşman benim için hiç iyi değil" dedi.
Sesi çok yorgun çıkmıştı ve yavaş yavaş konuşuyordu. Okan her zaman uykusunun her şeyden önce geldiğini söylerdi ve şimdi de bu gün hiç uymadığını söylüyordu cidden önemli bir şey olmalıydı
"Ne oldu?" diye sordum sakin olmaya çalışarak
"Yiğit'in dün akşam seninle telefonda konuştuktan sonra çok ateşi çıktı ve sürekli ağlıyordu. Bizde onu hastaneye götürdük geldik ama sabaha kadar susmadı. Teyzem ve annem uyuyunca ben bakmak zorunda kaldım" diye açıkladı.
Okan'ın Yiğit'e ne kadar değer verdiğini çok iyi biliyordum.
Daha sekiz ay önce teyzesi Yiğit'i dünyaya getirmişti ve Okan kardeşi olmadığı için onu kendi kardeşi gibi seviyordu.
Dört-beş gündür Yiğit huzursuzdu ve teyzesi tek başına başa çıkamayacağını anlayıp Okanlarda kalıyordu.
Yiğit tam iyileşmeden Okan kesinlikle okula gelmezdi.
Zaten pek umursadığını da sanmıyordum.
"Hadi ya. Çok üzüldüm o şirin şeyin gözleri şimdi ağlamaktan kıpkırmızı olmuştur. Ama sende kendini fazla yorma sonra ona bakacak kimse kalmazsa kötü olabilir" dedim.
"Tamam zaten şimdi uyuyor ve doktorun verdikleri iyi geldi sanırım bende yatacağım şimdi eğer yarın kalkabilirsem gelirim. Çok önemli bir şey varsa söyle yoksa yarın konuşuruz oldu mu güzelim" dedi.
Normalde onu rahat bırakmak hiç işime gelmiyordu ama acımıştım gerçekten yorgun ve uykusuz gibiydi "Tamam iyi geceler" dedikten sonra telefonu kapattım.
Bu arada annem bizi yemeğe çağırdığını duydum ve yataktan kalkıp mutfağa doğru ilerledim.
Yemek yiyip anneme "Ellerine sağlık" dedikten sonra odama gittim. Yatağıma uzanıp bugün olanları o çocukla konuşmalarımızı hatırlayıp sırıttım. Bunları mutlaka Ceren'e anlatmam lazımdı ama ilk önce bir telefon görüşmesi daha yapmalıydım.
Telefonu elime alıp heyecanla İstanbul'daki Serkan amcamı arayıp beklemeye başladım.
Biraz bekledikten sonra amcam "Alo" demişti.
Nefes alıp verdikten sonra heyecanla yerimde zıplayıp "Foks'u çok özledim amca onu görmek istiyorum" dedim.
Foks köpeğimdi yani teknik olarak, pratikte ona amcam bakıyordu çünkü annem evde köpek gibi bir şey istemediğini iğrenerek söyleyip köpeğin ayda bir hafta bizde durmasını diğer günler sesini bile duymak istemediğini söyledi.
Bunun üzerine yardım sever Serkan amcacığım imdadıma yetişip onu bize getirip götürebileceğini ve bu bahaneyle hem bizi görüp hem de Ankara'daki işlerini halledebileceğini söylediğinde havalara uçmuştum. Zaten amcam ne olduğunu anlayamadığım işi için her ay veya her hafta şehir şehir geziyordu. Yani onun için ayda bir-iki kere Ankara'ya gelip gitmek zor olmazdı sanırım…
Aslında bir hafta annem için oldukça iyi bir izindi.
"Sınav tarihlerine baktım Beril haftaya" dedi.
"Ama amca zaten evde abimde yok tek başınayım. Çok sıkılıyorum lütfeeeeeen" dedim.
Amcam üfleyip "Canın boş boş oturmaktan sıkılıyordur git ders çalış ayrıca Foks'u burada bu kadar uzun tutmayı bende istemezdim çünkü köpeğin seni bir hafta görmeyince kafayı yemiş gibi davranıyor" dedi.
Amcamın inatçılığı gene üstündeydi ve sanki canı sıkılmış gibiydi bu yüzden fazla uzatmayıp pes ederek "Tamam ama haftaya söz değil mi?" diye sordum amcamda "Söz" dedi ve ona iyi geceler dileyip telefonu kapattım.
Tamam bu gün işler hiç iyi gitmiyordu ve bundan sıkılmıştım.
Tanışmak istediğim çocukla kurduğum kısacık diyalogun intikamı bu olamazdı eğer daha fazla direnirsem daha çok sorunla karşılaşacağımı anlayıp yatmaya karar verdim.
Annem ve babama iyi geceler diledikten sonra yatağıma girip uykuya dalmaya çalıştım….
Benim votelerim nerede hikayeyi beğenmediğinizi düşünüyorum... Aslında bu hikayeyi yayınlarken pek ümitli değildim ve votelerin artmamasından bana haklıymışım gibi geliyor....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Sorunlu
Teen FictionKoyu mavi parıl parıl gözler var, uzun boy var, siyah parıl parıl saçlar var, mükemmel bir gülüş var, yani kısacası insan baktığında bir daha bakası geliyor. Bu şanslı doğmak değil de nedir???