12↭ Dengesiz Şanslı Piç!!

533 31 0
                                    

Dersin ortasında gelen bir mesajla tek dinlediğim ders olan Tarih dersini bırakıp mesajı okudum.

Amcamdandı "Öğle arasına girdiğinizde mesaj at" yazıyordu.

Kaşlarımı çatıp beş-on dakika mesaja baktım. Acaba önemli bir şey mi olmuştu??

Tabiiiii yaaaa!!!!

Ben bunu nasıl unuturum. Bu hafta Foks bize gelecekti ve hiçbir tatil onun önüne geçemezdi.

Hemen Ceren'i dürtüp "Tatil ne zamandı?" diye sordum.

Ceren kısık gözlerle bana bakarak "Apar topar olacak biliyorum ama bu Pazartesi yola çıkmamız lazımmış ve haftaya Pazartesi dönecekmişiz" dedi.

Gelemeyeceğimi Ceren'e söylemeliydim ama kesin beni öldürürdü. Belki de o kadar cani değildi ama ilk önce heveslendirip sonra hevesini kırdığım için benimle bir yada iki ay boyunca iğneleyici şekilde konuşurdu. Ama işin ucunda Foks vardı.

Lanet olsun!!

Zaten bir kerede işim düzgün gitse bi sorun çıkmasa kesin şaşkınlıktan inme falan inerdi. Sorunları çeken bir şeyler vardı bende…

"Cereeeen… Gerçekten ama gerçekten çok çok çok üzgünüm ama ben tatile gelemem" dedim.

Vay be! İsteyince baya cesaretli bir şey oluyormuş benden.

Ceren sanki bekliyormuş gibi omuz silkip "Zaten o kadar çabuk kabul etmen çok saçmaydı Beril. Mutlaka bir sorun çıkardı" dedi.

Gerçekten üzülmüştü. Ama ne yapabilirdim ki?? Ama Ceren'e de kıyamazdım…

Ceren'in yanaklarından tutup sağa sola çekiştirirken "Tamam yeşil sulu gözlü somurtkan arkadaşım benim. Sana söz bir yolunu bulucam" dedim.

Bir yolu vardı dimi amcama söylesem bir hafta daha desem. Olmaz ama ben Foks'u çok özlemiştim hem amcam oda seni özledi demişti. Zilin çalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Ceren kolumdan tutup çekiştirerek dışarı çıkalım diyordu. Kabul edip peşinden gittim…

Ceren'in dışarı çıkalımdan kastı bumuydu gerçekten!!!

Ben mal mal tek başıma banklardan birinde oturup Ceren'in gelmesini bekliyordum ve bunu sınıfta da yapabilirdim. Telefonumu çıkarıp oyalanmaya başladığımda önümden geçip en ortadaki banka oturan Kıvanç ve yanında üç çocuğu gördüm. Kıvanç telefonunu çıkarmış bi şeyler yapıyordu

-hareketlerine bakılırsa mesaj yazıyordu-

bende burada oturmuş yanlarına gitmemek için iç sesimle tartışıyordum. Telefonum titreyince açıp mesajı okumaya başladım bu arada zil çalmış Ceren de bana doğru yürüyordu.

Mesaj Kıvanç'tandı. Kaşlarımı çatıp mesajı açtım "Okulda yanıma yaklaşmak gibi saçma bir harekette bulunmazsan iyi olur. Dokuzuncu sınıflarla kanka olan on birlerden değilim. Anladığını umuyorum yoksa tüm okulun içinde rezil olmak istemezsin…" yazımıştı dengesiz şanslı piç!!!

Mesajı gözlerimi kırpıştırarak birkaç kez okudum. Sonra gözlerimin dolduğunu fark edince gözlerimi kırpmanın iyi bir fikir olmadığını anlayıp ayağa kalktım.

Evet gözlerim dolmuştu. Üzüldüğümden değil sinirimden. Lanet olasıca okulda böyle zengin ve havalı tiplerin ne işi olurdu ki?

Onların şu sadece zengin piçlerinin gittiği okullarda olmaları gerekmiyor muydu?

Burada ne işleri vardı? Hem bu çocuk daha sabah senide bırakabilirim dememiş miydi??

O zaman okula birlikte gelmiş olmayacak mıydık?

Ah!!!

Tabiki de öyle olmayacaktı salak Beril. Çocuk arabayı babasının şirketine bırakınca sana yolu tarif edecekti ve ayağın ağrısa bile seni yürütecekti.

Ah! Ne düşünmüştüm ki??

Şanslı doğanların hepsi böyleydi. Şanslı doğduklarını mutlaka her yerlerinden göstermek zorundaydılar. Sonunda sınıfa gelip yerime oturduğumda hemen uyuma pozisyonumu almıştım.

Ceren yanıma gelip "Beril iyi misin? Seni yalnız  bıraktım diye mi kızdın??? Özür dilerim. Cidden. Sana çikolata aldım" dedi.

Kafamı kaldırıp "Ceren seninle alakalı değil sonra anlatırım tamam mı?" deyip kafamı tekrar sıraya koydum.

Ceren elini alttan uzattığında çikolatayı resmen burnuma sokmuştu ama sonunda kafamı kaldırıp aldığımda gülümsedi ve "Ye iyi gelecektir" dedi.

Bu kız bu kadar abur cubur yemesine rağmen nasıl bu kadar zayıf kalabiliyordu. Bende zayıftım ama onun gibi yesem sanırım bir haftada iki katım olurdum…

Kıvanç'a kızmıştım. Bana böyle dediği için değil. Sadece o kızı haklı çıkardığı için kızmıştım. Kendime daha çok kızmıştım. Bazı insanlara kendimi çok çabuk kaptırıyordum ve bu kesinlikle benim en zayıf yönümdü. Kıvanç'ta da böyle olmuştu. Onun yanındayken o kadar huzurluydum ki. Sanki hiçbir sorunum yokmuş gibi, sanki o kadar yakışıklı değilmiş de beni sevebilirmiş gibi…

Neler düşünüyorum ben. Saçmalama Beril.

SAÇ-MA-LA-MA…

Gözlerimi yumup uyumaya çalıştım. Bugün en arkada oturduğumuzdan hocanın beni görmesi imkansızdı diye düşünürken "BERİL!!" diye bir ses duymamla kafamı kaldırıp hocanın sinirli bakışlarını fark etmem bir oldu. Cidden taaaaa oradan burayı nasıl gördü. Daha ben bile onun nereye baktığını ayırt edemiyordum ve benim önümde bir sürü kafa vardı.

Bazı hocalar ilginç  olabiliyordu.

Ayrıca isimlerimizi nasıl bu kadar çabuk öğrenmişlerdi.

Uyuyamayacağımı anlayıp yerime biraz daha sindikten sonra Ceren'in verdiği çikolatayı açıp yemeye başladım.

Gerçekten çok iyi gelmişti. Bir kere sanki her şey böyle tatlı olabilirmiş ve her şey yoluna girebilirmiş hissi veriyordu. Ceren'e teşekkür ettim ve ders sonuna kadar ne yapabileceğimi düşündüm…

Bayan SorunluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin