Bölüm 10: Kavga

1.5K 38 8
                                    

Okuldan eve döndüğümde saat henüz çok erken olduğu için yürüyüşe çıkmaya karar verdim. Üzerime spor bir şeyler geçirip kendimi sokağa attım. Hemen kulaklığımı takıp sahile doğru yol aldım. Sahilde,deniz kenarında yürümek istiyordum.

Yaklaşık 2 saat yürüdükten sonra cidden yorulmuştum. Sahil kenarındaki bir kafeye girip kahve içmeyi düşündüm. Tabi ki yalnız başıma bunu yapmayı istemedim. Telefonumu çıkartıp Angel'a mesaj attım.

Sahile yürüyüş için indim,sıkıldım :( -Alice

Hemen gel mi demek istiyorsun bebek? -Angel

Bekliyorum xx -Alice

Telefonu cebime koyup kafelerin karşı tarafında bulunan bir banka oturdum. Angel'ı beklemeye başladım.

Gelmesi ne kadar uzun sürmüştü. Yeniden mesaj atmak için elimi cebime atmıştım ki kafenin kapısına yaklaşan Mark'ı gördüm.

Onu görmeyeli ne kadar zaman olmuştu. Herhalde 1.5 ayı geçmiştir. Hiç aramadı, aradığımda açmadı. Şimdi ise tam karşımda.

Koşup boynuna atlamayı ne kadar istediysemde yapamadım. Gururum devreye girip beni durdurmuştu. O seni sadece kullandı Alice. Evet belki benimle birlikte olmadı,olamadı ama boşta kalan vaktini benim duygularımla oynayarak geçirdi.

İç sesime hak verip banktan ayaklandım. Beni görmemesi için biraz uzaklaştım ve izlemeye koyuldum. Ne işi vardı burada? Kapıda dikiliyordu,birisini bekliyor galiba. İki üç dakika sonra içeriye geçti ve tam cam kenarındaki kılık kıyafeti iğrenç bir adamın karşısına oturdu.

Görüş açımda olmalarına rağmen görmekte biraz güçlük çektiğim için küçük adımlarla eski yerime doğru ilerlemeye başladım. Baya hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. En son Mark adamın eline bir deste para bıraktı. Adam direk kalkıp kafeden çıktı.

Ne kadar pis birisiydi öyle. Önümden geçerken incelediğimde mosmor gözaltlarını,yırtık kıyafetlerini fark ettim. Mark'ın böyle bir tiple ne işi vardı? İyice düşüncelere dalmışken bir erkek sesiyle irkildim.

"Yalnız başına ne yapıyorsun?"

Dönüp baktığımda görmeyi hiç beklemediğim birisi karşımdaydı. Jack. O günden sonra bir daha konuşmamıştık ve onu kaybetmek günden güne daha çok canımı yakıyordu. Yüzüne salak gibi bakmaya devam ettim.

"Ne o,sevgilini mi bekliyorsun?"

"Hayır,Angel gelecek."

"Ah,ne güzel. Birlikte kahve içeriz."

Diyip gülümsedi. O kadar mutlu oldum ki attığı bu adım sebebiyle.

"Bende ona bu yüzden mesaj atmıştım. Biz oturalım istersen,gelmek üzeredir zaten Angel."

"Tabi ki."

İçeriye geçtiğimizde Mark'ın beni göremeyeceği en uç noktaya oturduk. Biz oturduğumuz sırada Angel nerede olduğumuzu soran bir mesaj attı. Beş dakika içinde gelmişti. Jack ve beni karşı karşıya oturmuş bir vaziyette görünce şaşkınlıktan ağzı kocaman açıldı. Bir yandanda mutlu olduğu çok belliydi. Önce bana sonra Jack'e sımsıkı sarılıp yanımıza bir sandalye çekip oturdu.

"Eski üçlü yeniden bir arada,yaşasın ha!"

Jack gülümsemeye başladı ama ben o sırada başka şeyler düşünüyordum. Acaba o adam kimdi? Mark neden ona para verdi? Neden beni haftalardır aramıyordu?

En son gerçek dünyaya döndüm ve sohbete katıldım. Gayet eğlenceli konulardan konuşup bol bol kahkaha atıyorduk. Bir an için gerçekten mutlu olmuştum. Angel tuvalete gitmek için masadan kalktığında Jack'le havadan sudan konuşmaya devam ediyorduk.

"Buralara kadar gelip neden banada haber vermiyorsun Alice?"

Sesini duyduğum an tüm vücudum karıncalanmıştı. Evet masanın karşısına geçip bu kelimeleri söylemişti gerçekten. Sanki aradığımda açmayan,beni dağ evinden döndüğümüz gün silen o değildide başkasıydı. Dönüp yüzüne baktığında yeniden onu ne kadar özlediğimi fark ettim.

"Merhaba Mark."

Diyebildim güçlükle. O ise gözlerini Jack'ten bir saniye bile ayırmıyordu. Birden kahkaha atmaya başladı. Normalde her insanı kendine yapıştırabileceği bu kahkaha beni ürkütmüştü. Bana doğru yaklaşıp sesini biraz yükselterek konuşmaya başladı.

"Hala bu şerefsizin yanına oturmaya devam mı edeceksin?"

"Mark ağzından çıkanı kulağın duysun. O benim arkadaşım."

"Ya tabi,ne arkadaş ama."

"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."

Tartışmamız büyüdüğünde Angel'da gelmişti ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. En son Jack ayağa kalktı ve Mark'a doğru bir adım attı. Hemen aralarına geçip bağırmaya başladım. Herkes bizi izliyordu.

"Sakın birbirinize vurmayı denemeyin!"

"Alice,benimle geliyorsun."

"Seninle hiç bir yere gelmeyeceğim Mark."

"Alice,yürü."

"Gelmek istemiyor anlamıyor musun?"

Diyerek sözü Jack aldı.

"Anlamıyorum,ne olacak çok merak ettim."

"Mark kes sesini artık. Git buradan."

"Benimle geleceksin Alice."

"Asla gelmeyeceğim."

Dememle kolumdan tutup beni sürüklemesi bir oldu. O sırada Jack bir tane yumruk geçirdi. Evet sıçtım. Mark'ta ona bir tane yumruk attı ve kavgaya başladılar. Gücümün yettiği kadar bağırdım.

"Seninle geleceğim Mark,yeter ki dur."

Hemen Jack'i bırakıp kolumdan tutup dışarıya çıkarttı. Bundan sonrasında ne olacak,ne yapacağım ufacık bir tahminim yoktu. Sanki ruhum yerinden çıkmış gibi Mark'ın zoruyla arabasına kadar yürüdüm. En son arabanın önüne geldiğimizde etraf simsiyah oldu.

Arkadaşlar öncelikle merhaba. Yarına üç sınavım olmasına rağmen yeni bölüm yazdım sizlere. Umarım emeğime değer. Okuyucu sayısı artmaya devam ediyor ama vote ve yorumlardan memnun olduğum söylenemez. Lütfen yorum yapın,çok daha hızlı yazmama neden olursunuz :) :*

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin