Bölüm 24: Haber

1.2K 26 10
                                    

Arkadaşlar 400'ü geçmişiz. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam size. Ama biraz daha yorum istiyorum lütfen :) :*

Gidip kapıyı açtım. Karşımda görmeyi hiç beklemediğim birisi vardı.

"Will,ne işin var senin burada?

"Merhaba Alice. Uygun bir zaman değildi sanırım."

O sırada Blake kapıya ulaşmış ve ellerini belime dolamıştı. Konuşmaya dahil oldu.

"İçeride konuşsanız daha iyi olacak sanki."

Beraber içeriye geçtik. Will koltuğa,Blake ve ben yere oturduk. İki üç dakika sessiz kaldıktan sonra endişelenmeye başladım.

"Bir şey mi oldu Will?"

"Ben,ben Alice şey için geldim."

"Ne için geldin?"

"Aslında bak biliyorum doğru değ-"

"Ne söyleceksen söyle artık!"

"Beni Mark yolladı."

Demesiyle elim ayağım titremeye başladı. Blake beni biraz daha kendine yaklaştırdı. Saçlarıma küçük bir öpücük bıraktı. Beni sakinleştirmek için uğraşması öyle iyi gelmişti ki.

"Devam et Will."

"Seni bulmak baya zor oldu doğrusu. Mark 2 gündür komada."

Titremem arttığında iyice Blake'e sokuldum.

"Hastaneye götürürken senin ismini sayıklıyordu. Durumu şu an ağır. Ne olur bilmiyoruz. Uyuşturucu bedenini çok yıpratmış."

"Benden ne istiyorsun peki?"

"Belki onu görmek istersin diye düşünmüştüm."

"Zannetmiyorum Will. Yinede sağol haber verdiğin için."

"Peki Alice,sen bilirsin."

Diyip ayaklandı. Ayağa kalkacak gücüm olmadığı için Blake ona kapıya kadar eşlik etti. Yanıma geri döndüğünde beni kucaklayıp yatağa götürdü.

Yanıma uzanıp kollarını bedenime sımsıkı sardı.

"Anlatmak zorunda değilsin Alice,rahat olabilirsin."

Blake beni rahatlatıyordu. Başımı göğsüne dayayıp gözlerimi yumdum.

Hastane kapısından girdiğimde yoğun bakıma doğru koşmaya başladım. Deli gibi koşuyordum. Camlı mekanın önüne geldiğimde Mark yüzlerce kablo ve boruya bağlı ölü gibi yatıyordu. Birden bir curcuna oldu ve bütün doktorlar odaya doluştu. Kalp masajı,elektro şok derken bişeylerin ters gittiğini anladım. Çığlık atarak yere yığıldım. Will yanıma koşup beni kucakladı. İki üç dakika sonra doktorlar odadan çıkıp yüzümüze acı bir şekilde baktı. Ölmüştü. Evet Mark ölmüştü. Kendimi odaya atıp yanına koştum. Tam ellerine dokunacakken yok oldu. Yataktan uçtu gitti. Bir yandanda konuşması kulağımda çınlıyordu. "Sen beni görmek istemedin Alice,beni yalnız bıraktın."

Çığlık atarak uyandığımda Blake koşup bana bir bardak su getirdi. Ellerim öyle titriyordu ki bardağı bile tutamıyordum. Bilinçaltım resmen bana oyun oynuyordu. Nasıl bir kabus görmüştüm.

Yeniden yatağa uzandığımda Blake saçlarımı okşamaya başladı.

"Şş,sakin ol bebeğim. Geçti hepsi,ben yanındayım."

Acaba gidip Mark'ı görmeli miydim? Ona bişey olursa asla kendimi affetmezdim. Ama bir yandanda ona öyle kızgındım ki yüzünü bile görmek istemiyordum.

Düşünmekten öyle yorulmuştum ki Blake bunu anlamış olacak ki bara gitmeyi tavsiye etti. Kafamı dağıtmaya çok ihtiyacım vardı. Onayladım ama önce eve gidip üzerimi değiştirmeliydim.

Blake bana bir taksi çağırdı ve kendisinin bara acil gitmesi gerektiğini söyleyip binlerce kez özür diledikten sonra evden çıktı. Bende taksiyi görünce hemen aşağıya inip evi tarif ettim.

Eve geldiğimde kendimi buz gibi duşun altına bıraktım. Çıktığımda dolaptan rastgele bir elbise giyindim. Saçlarım kurutup aynaya baktığımda gayet hoş bir görüntüm vardı.

Beyaz mini elbisem ve mavi ayakkabılarım uyumlu olmuştu. Hemen yoğun bir makyaj yapıp evden çıktım. Oraya kendim olarak gitmek istemiyordum. Bu yüzden böyle çok makyaj yapıyordum.

Bara vardığımda Blake gelip dudaklarıma sıkı bir öpücük bıraktı. Bar masasına oturduğumda bana servis yapmaya başladı. En ağırlarından peş peşe istiyordum.

Saatler sonra beynim bulanmaya başladı. Kahkahalar atarak dans ediyordum. Onlarca insanın elleri bedenimde gezmişti. Evet belki bu ben değildim ama kesinlikle böyle daha mutluydum.

Uzaktan yaklaşan Ash'ı gördüğümde çok daha mutlu olup koşup kollarımı boynuna doladım. Geri çekildiğinde yüzü endişe doluydu.

"Alice,çok zor durumdayım."

Mavi ve SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin