642 113 36
                                    


   Sabah kapıya gelip dayandığında güneş açmamakta ısrar etmişti. Bulutların arkasına sinsice saklanmış, adeta dünyadaki çirkinlikleri karanlıkta bırakmak istercesine ışığını zavallı insanların ve onların hatalarından esirgemişti. Ancak bazı çirkinlikler, ne kadar karanlık olursa olsun gözle görülebilirdi. Bazı şeyleri saklamak imkansızdı. Ne güneşin inatçılığı ne de insanların çabası bunun önüne geçebilirdi.

İşte Min Yoongi de tam bunu düşünüyordu kahvesini yudumlarken. Elindeki telefonunun ekranını yüzündeki tiksinmiş ifade ile seyrediyordu.

"Hangmin Group Daveti'nin Göz Kamaştıran Davetlileri"

Yoongi derin bir iç çekerek başlığa tıkladı. Nefret etmesine rağmen her sabah haberlere göz atıyor, kendisi ve ailesi hakkında söylenen tüm yorumları okuyordu.

Linkin kendisini götürdüğü haber içeriğinde birinci sırada babasının resmini ve adını gördüğünde şaşırmamıştı. Elindeki kadehiyle, kalabalığın ortasındaki ilgi odağı haliyle duruyordu. İkinci sırada kendisinin bir resmi vardı. Yoongi, resminin çekildiğinden bihaber, dalgın bir şekilde etrafına bakıyordu fotoğrafta. Bir özel hayatı olmadığının farkındaydı ancak en azından düzgünce poz verdiği bir fotoğrafı koyabilirlerdi, değil mi?

Takım elbisesinin içinde ne kadar iyi durduğuna dair açıklamayı okuyarak yüzünü ekşitti. Bu elbette bir yalandı.

Üçüncü sıradaki Kim Seokjin'den başkası değildi. Yoongi kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra sesli bir şekilde güldü. Bu sıralama hiç dürüst değildi tabii ki. Babası ve kendisi sadece bir çalışan olsalardı Seokjin elbette ki birinci sırada olurdu. Yoongi elinde olmadan adamın karizmatik bir gülümseme ile kameraları karşıladığı fotoğrafa baktı bir iki saniye.

İlgisiz bir şekilde makalenin devamını okurken gözüne takılan şey ise yedinci sıradaki adam olmuştu. Göze çarpan bordo ceketi ile eşlik ettiği kadının koluna girmiş, nazik bir gülümseme ile kameralara bakmıştı. Fotoğrafın ani ve habersiz çekildiği yüzündeki nazik gülümsemenin ardında saklanan gerginlikten belliydi.

"Ve sırada davetin gizemli yakışıklısı var. Adından başka bir şey öğrenememiş olsak da üzerindeki muhteşem takım elbise içinde harika gözüktüğünü hepimiz kabul edebiliriz! Kendisi gazeteci ve yazar Park Eun-Hae'ye tüm gece eşlik etti. Acaba bu gizemli adamı bir daha görebilecek miyiz?"

Yoongi bu 'gizemli adam' hakkındaki yorumları okurken ikinci el utanç hissederek telefonunu kilitledi.

Tam telefonunu cebine koyacaktı ki zil sesi içinde bulunduğu yarı boş odada yankılanarak kendisini korkuttu.

"Alo?"

"Yoongi! Bu akşamki planlarımızı hatırlatmak için aradım." Seokjin'in neşe dolu sesi Yoongi'nin kulaklarını doldurdu.

Ah, tabii ya. Dışarı çıkacaklarına dair anlaşmışlardı. Hem de bir striptizci kulübüne gitmek için... Aklından ne geçiyordu ki, neden kabul etmişti?

'Çünkü hayır demeyi bilmiyorum.' Yoongi kendince düşündü.

Ufak bir telefon konuşması ardından Yoongi midesini dolduran gerginliği geride bırakmaya çalıştı.

---

"Raporlarını okuma fırsatım oldu. İyi iş çıkarmışsın."

Seokjin ve Yoongi arabanın arka koltuğunda oturuyordu. Şoför radyonun sesini hafifçe kıstıktan sonra kırmızı ışıkta durdu. Hava kararmaya başlamıştı bile, Yoongi pencereden dışarıya bakarak gün batımının ne kadar güzel olduğunu düşündü.

Turning Point | 태기Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin