7| Merak edilen soru.

10.9K 679 103
                                    




Kaşlarını kaldırmış, muzipçe bana gülümsüyordu. Sanki yüzünde, 'seni ifşaladım' ifadesi vardı. Gergin bir şekilde gülümsedim. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Onları dinlememiştim bile! Sadece odadan çıkarken, adımı duymuş ve birazda kulak misafiri olmuş olabilirim. Bunu, bilerek ve kötü bir niyetle yapmamıştım. Sadece, o zaman Jimin'e sorduğu sorunun cevabını merak etmiş, ve zatende cevabı duyduğumda oradan ayrılmıştım. Nasıl beni görmüştü?

"Ben kapı falan dinlemedim." Kaşlarını kaldırarak, 'öyle mi' anlamında bana baktı. Dört çaplı kutuda ki tentürdiyotu alarak bir pamuğa döktüm.

"Ben öyle sanmıyorum." Yutkundum. Gözlerimi pamuktan çekerek, gözlerinin içine baktım. Gözlerini kırpmadan, gözlerimin içine bakıyordu. Tanrım... Her an bayılabilirdim!
Gözlerimi ondan çekerek elimdeki pamuğa baktım. Dudaklarımdan güçsüz bir kelime çıkmıştı.

"Peki." Nefesimi tutarak ona yaklaştım. Uzaktan onun yaralarına pansuman yapamazdım. O yüzden de ona yaklaşmıştım. Elimi kaldırarak, pamuğu dudağındaki yaraya bastırmıştım. Tıslayarak, nazik olmayacak bir şekilde elimi ittirmişti.

"Siktir!" Şaşırarak ona baktım. Şu anda gözümde seksi bir erkeğin aksine, tatlı bir erkek görüyordum. Gözlerini sımsıkı kapatmış, dudaklarını aralamış, derin derin nefesler alıyordu. Dudaklarımı bir birine bastırdım. Onun yanaklarını ısırmak istiyordum. Dudaklarımdan tutamadığım bir kıkırtı kaçmıştı. Anında gözlerini açarak, çatık kaşlarla bana bakmıştı.

Bakışlarından ürkerek, elimdeki pamuğa çevirmiştim bakışlarımı. Az önce bir adamı öldüresiye dövmüştü, belki adam ölmüştü bilmiyordum. O adamı döverken, ne kadar adamı öldürmüş olsada, erkeksi duruyordu. Evet, o adamı döverken erkeksi duruyordu ve bayağı da seksi. Ama şu anda, aynı bir çocuk gibiydi. Sanki, şimdi ona dokunsam ağlayacakmış gibi ve ya şu anda yanında olmasam, yere düşmüş bir çocuğun yaptığı gibi yarasına üfleyecekmiş gibi duruyordu.

Kendi kendime düşündüğüm şeylerle yeniden kıkırdamıştım. Bakışlarımı elimdeki pamuktan çekerek, ona baktım. Dümdüz bir ifadeyle, ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Gergince gülümseyerek, elimi havalandırarak pamuğu dudağına bastırdım. Bu sefer ses çıkarmamak için dişlerini sıktığı her halinden belli oluyordu ve tabii çatık kaşları da. Gözlerimi, gözlerine çıkardığım da bana baktığını görmüştüm. Gözlerini kırpmadan beni izliyordu.

"Ne?" Gözlerini benden çekmeden konuşmuştu.

"İşini yapmaya devam et." Pislenmiş pamuğu atarak, yeni bir pamuk çıkardım poşetten. Aynı işlemi yaparak, pamuğun üzerine tentürdiyot döktüm. Canının yanmasını umursamayarak, sert bir şekilde yarasının üzerine kapatmıştım, tentürdiyotlu pamuğu. Tıslayarak, yeniden elimi ittireceği sırada beni yanıltmıştı. Uzun parmakları, inçe bileğimi kavramıştı. Dişlerinin arasından konuştuğunda dikkatimi ona çevirmiştim.

"Sakin yap şunu!" Koltukta dizlerimin üzerine kalkarak, kaşına daha yakın olmuştum. Yavaş bir şekilde yarasına üfledim. Daha sonra pamuğu hafif hafif dokunuşlarla yarasına değdirdim.

"İstediğin zaman yapıyormuşsun bak!" Dedi alay ederek. Az önce sert yaparken, şimdi de yavaş yaptığım işi kastediyordu. Ona sinir olarak, pamuğu sertçe yarasına bastırdım.

"Siktir!" Diye bağırarak, dişlerini sıkmış daha sonrada hızlı bir şekilde elleriyle belimi kavramıştı. Yarasının açısından dolayı mı, yoksa bana sinirlendiği için mi belimi sıkıyordu bilmiyordum ama canım acıyordu.

"Ne yaptığına dikkat et." Dedi sert bir ses tonuyla. Sanki beni uyarıyordu. 'Mesafene dikkate et' gibi. Biraz utanarak ve konuşacak bir şey olmadığı için susmuştum. Bu çok kırıcıydı. Tamam, bende bilmiyordum. Neden bir anda ona öyle davrandığım ve ya neden ona sinirlendiğimi bilmiyordum. Ben sadece onun barda bir çalışanıydım ve ona sinirlenme gibi bir hakkım yoktu.

Dudaklarımı bir birine bastırdım. Pislenmiş pamuğu atarak, yara bandını açtım. Küçük yara bandının kağıdını çıkararak, dikkatli bir şekilde yarasına koymak için ona daha fazla yaklaştım. Yanlış anlamayın lütfen! Sadece yarası için ona yaklaştım ama burnuma dolan o güzel koku...

Derin bir nefes alıp, onun kokusunu burnuma dolmasını sağlamıştım. Ama daha fazla o nefesi tutamadığım içinde geri bırakıvermiştim. Tam o sırada bandı kaşına yapıştıracaktım ki beni karnımdan geri ittirmişti.

"Ben yaparım." Şaşırarak ona baktım.

"Ama-" Sözümü açılan kapı kesmişti. İkimizde çalınmadan açılan kapıya çevirmiştik bakışlarımızı. Jimin bir süre ikimize bakmıştı. Sonra gözleri benim üzerimde durmuştu. Hala ona tripliydim. Evet, kendi çapımda ona trip atıyordum. Çünkü, benim o olayda hiçbir suçum yoktu. O adamı zaten tanımıyordum ve zatende adama, Jimin'in yanına gitmesini rica etmiştim. Ve ben nereden bilebilirdim ki o adamın kötü birisi olduğunu!

Hem hiçte kötü birisine benzemiyordu. Tabii biraz kibar olmayabilirdi ama... Gözlerini, gözlerimden ayırarak, koluma indirmişti. Kaşları üzgün bir şekilde havalanmıştı. Üzgün olduğunu biliyordum. Böyle bir şey yapmak istemediğini de biliyordum! Bir adım attığımda bana yaklaşmaya başlamıştı. Önünde durarak, elimi tuttu. Eli, elimden ayrılarak, yukarıya doğru hareketlenmişti. Sıktığı yere eli dediğinde, tıslamıştım. Sıktığı yerin orası olduğunu anladığında, orayı incelemeye başlamıştı.

Kolumdaki, sarı birazda mor gibi izlere baktı. Onun yüzüne baktım. Bu kadar üzgün olacağını düşünmemiştim. Şimdi, şu anda çok acıdığını söylesem ağlardı, buna emindim. Zaten de acıyordu ama ona söylemek gibi bir aptallık etmeyecektim.

"Acıyor, değil mi?" Gözlerine baktım. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Sesimin çıkmayacağını bilerek, başımı olumsuz anlamda salladım. Yüzü, koluma yaklaşarak, dolgun dudaklarını izlerin üzerine bastırdı. Bunu yapacagını tahmin etmemiştim. Gözlerim benden bağımsızca büyümüştü. Arkamızda bulunan patron, aklıma geldiğinde yanaklarım biraz pembeleşmişti.

Kafamın içinde onun sesi yankılanmaya başlamıştı.

Kızdan mı hoşlanıyorsun?

Kızdan mı hoşlanıyorsun...

Dudaklarını aralayarak bana bir şey söyleyeceği sırada onun sesiyle dudaklarını kapatmak zorunda kalmıştı.

"Odadan çıkarsanız sevinirim."


































BÖLÜM SONU.

 Canım sıkıldığı için bir bölüm yayınlamaya karar verdim. Görülmeler, oylar, yorumlar düşmeye başladı. Biraz endişelendim doğrusu. Canım acayip derecede de sıkıldığı için, sizlerin yorumlarını okumak istedim. Hikaye hakkında merak ettiğiniz şeyleri sorabilirsiniz. İki bölümdür sormak istediğim soruyu da sorayım. 

BTS || THE BOSSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin