İyi okumalar!💕
Beni arayan kişinin konuşmasını bekliyordum. Hoseokta meraklanarak bana bakmaya başlamıştı.
"Orada mısınız?" Diye sormuştum hoseokun yüzüne bakarken. Bir hışıltıdan sonra, tanıdık sesi işitmiştim.
"Ah merhaba seohyun! Ben jimin. Neden işe gelmedin?..." arkadan başka bir ses daha geliyordu. "Imm nerdesin şu anda?" Cümlesini bitirmesini bekledim. O sırada hoseok fısıldayarak hoparlörü açmamı istiyordu. İsteğini yaptım ve hoparlörü açtım. Yanıma yaklaştı. Sorusunu es geçerek merak ettiğim soruyu sordum.
"Neden başka numaradan beni arıyorsun? Telefonuna bir şey mu oldu?" Telefonun tuş yerine doğru konuşuyordum beni daha iyi duyması için.
"Yok yok telefonuma hiçbir şey olmadı! Bu jungkookun telefonu, seninle konuşmam-"
Jiminin konuşması 'şlap' diye bir sesle kesilmişti. Bir kaç saniye ses gelmezken, Hoseok ile bakıştık. Ne oluyordu orada?"Jimin..."
"Imm şey," durdu ve boğazını temizledi. "Sen soruma cevap verir misin?" Sesi tuhaf çıkıyordu. Ağızımı açıp konuşacakken, bana dediği şey gelmişti aklıma. Benimle şu anda Jungkook'un telefonu sayesinde konuşuyorsa bu demek oluyor ki Jungkook'ta oradaydı ve bizi şu anda dinliyordu.
Gözlerimi kapattım. Umarım, umarım yaptığım şeyi hatırlamıyordur!
"Üzgünüm bugün seni arayıp gelemeyeceğimi söyleyemedim. " konuşurken hoseokun parmaklarıyla oynuyordum. Nedenini bilmem ama ne zaman biriyle telefonla konuşsam, bir şeyle oynama ihtiyacı duyuyordum. Uzun, ince parmaklarına bakmaya devam ediyorken, yeniden Jimin'in sesi yükselmişti.
"Hayırdır, bir şey mi oldu? "Sesi meraklı olduğunu gösteriyordu.
Hoseokun güzel yüzüne baktım. Yaraları hala oradaydı ve güzel yüzünde berbat duruyorlardı. "Gereksiz birisi, arkadaşımın yüzünü mahvettiği için arkadaşımın yanındayım şu anda. " Hoseok dediğimle, kaşlarını bir anda çatmış ve kızgın bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Dudaklarını açıp, konuşmaya başlayacakken Jimin'in sesi onu susturmuştu.
"Oh, o şu anda iy-" Jimin'in sesi kesilmişti. Telefonun ekranına baktım. Konuşma sonlandırılmıştı. Ne olmuştu az önce? Acaba yanlışlıkla kapatma tuşuna mı bastırmıştı? Alt dudağımı büzdüm ve omzumu silkerek telefonu kapattım.
Bakışlarım hoseoku bulduğunda, kanepeye sırtını yaslamış ve bir ayağını kendine çekmiş, diğerini ise yan yatırarak ayağının altını yerleştirmişti. Bana bakmayarak konuşmaya başlamıştı. "Giriksiz birisi arkidişimin yızini mahvetti. " diyerek beni taklit etmişti. Daha sonra yüzünü bana çevirdi ve ciddi bir sekildi konuşmaya başladı. "Dövüldüğümü herkese söylesene! Ne duruyorsun!?" Sesinde kızgınlık barındırıyordu. Bu dediğim hoşuna gitmemişti. Yaptığım şeyin sonradan farkına varmıştım. Jungkook'un Bunu duymasını istediğim için söylemiştim. Yaptığı şeyden pişman olmasını istemiştim ama Bunu yaparken hoseoku düşünmemiştim. Salak ben işte!
Çok ama çok az kıskanmasını istemiştir olabilirdim. Ama yaptığım aptallığın yeni yeni idrak etmeye başladım. Onun hiçbir şeyi olmadığım için beni kıskanması saçma olurdu. Hem neden arkadaşımın yanında bulunduğum için beni kıskansın ki? Yaptığım bu salaklık nedeniyle şu anda hoseokun kalbini kırmıştım. Farkındaydım. Bir erkeğin dövüldüğünü söylemek, o erkeğin gururunu kırmaya yeterliydi bence. Ve o şu anda bana kırıldığı için yanımdan kalkarak odasına gitmişti.
Yaptığım bu yanlışı hala kabul edemediğim için yüzümü yastığa vurdum. "Ugh SeoHyun, yaptığın bu şeyler yüzünden arkadaşını da kaybedeceksin yakında!" Sessiz oturma odasına kendi fısıldamam yükselmişti. Eğer şu an yanına gidersem, kavga çıkacağına adım kadar emindim.
Dayak yemenin önemli olmadığını söylemişken, daha sonra onun hakkında Bunu demem... Aslında kötü bir şey yoktu ki, yoktu değil mi? Vardı SeoHyun. Vardı.
Hoseok, her zaman her şeyi düşünen biriydi. O kişi, onun hakkında ne der, ne düşünür? Her zaman bu gibi soruları kafasının bir yerinde bulunduruyordu. Her şeyi o kadar detayına kadar düşünüyordu ki... bazen her şeyi detayına kadar düşünmek güzel bir şeydi.
Derim bir nefes alarak, yapacağım konuşmayı düşünmeye başladım. Her ne desemde, kızgınlığı gecene kadar benimle konuşmaz, dinlemezdi. Kanepede oturmaya devam ediyordum. Zamanın geçmesini bekliyordum.
Yaptığın şeyle ne kazandın SeoHyun? Hiçbir şey. Hatta bir şey kazanamayarak, bir şey kaybettin. En yakın arkadaşını, birisini kıskandırmak uğruna kaybettin şu anda SeoHyun. Yaptığım şeye hala inanamıyordum. Burada kendime sinirlenmeyi bırakarak, hoseokun odasına gittim. Daha fazla dayanamıyordum.
Kapısını tıklattım, ses gelmemişti. Yeniden tıklattım. Bir kaç saniye bekledim. Bu sefer daha sert tıklatmıştım kapısını. Ses gelmediğinde, kapısını gürültülü bir şekilde açmıştım.
Yatakta dümdüz bir şekilde yatıyor, telefonuyla ilgileniyordu. Kulağında kulaklık falan yoktu ve kapıyı tıklattığımı duymuştu. Kaşlarımı çattım. Ama daha sonra ona kızma hakkımın olmadığını fark ettim. Yatağına yaklaşıyorken, ona bakıyordum. Gözlerini bir an olsun bile telefonundan çekip bana bakmamıştı. Nefesimi dışarıya verirken, "özür dilerim." Demiştim. Gözlerini hala telefonundan çekip bana bakmamıştı. Gözlerimi göğüsüne indirerek konuşmaya devam ettim. "Yaptığım şeyin farkındayım. Gururunu incittim. Özür dilerim, yeniden. " ona baktığımda, gözlerini telefonundan çekmiş bana bakıyordu. Nefesini dışarıya verdiğinde sadece "tamam," demişti.
"Ne tamam?" Gözlerini devirdi. "İyi affettim işte." Gülümsedim. Umursamaz gibi davranıyordu.
BÖLÜM SONU.
Bölüm geç geldiği için üzgünüm. Sınırın geçildiğini görmemişim ve gördüğümde ise bölümü yazmaya başladım. Ama nedense bölümü bir türlü yazamadım. İki kelimeyi bir araya getiremediğim ve ortaya kötü cümleler geldiği için, bir türlü bölümü yazamadım. Bölüm pek içime sinmedi açıkçası ama sizi bekletmek istemedim daha fazla. Yazım ve mantık yanlışlarım falan varsa affola. Görmezden gelin.
Bu bölüm için oy sınırı 165.
Oy sınırının fazla olduğunu düşünenler içinde bir açıklama yapayım kısaca. Bir bölümü 600 civarı kişi görüyor, yani gören ve okuyan herkes oy verse o oy sınırı hemen geçilir. Ve biraz zamana ihtiyacım olduğu için bu kadar oy sınırı koyuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS || THE BOSS
FanfictionJeon JungKook, sırtını koltuğa yaslayarak bütün yakışıklılığı ile duruyordu. Beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açarak, kızları delirtiyordu. SeoHyun, bütün hayranlığı ile patronunu izliyordu. _ BxG [ Ana karakter JungKook'tur. ] _ @saricorap| Tüm ha...