Bir oyun oynamış ve bende o oyunun kazananına bu bölümü ithaf edecektim. Kazanan kişi: @KimMinYoung2013Sessizlik.
Az önceki eğlenceli anlar gitmişti. Kimse gülmüyordu. Taehyung sandalyede oturarak, telefonuyla oyun oynuyordu. Jungkook ise 12 dakika önce girdiği mutfakta birileriyle konuşuyordu. Sevgilisiyle mi konuşuyordu acaba? Bir dakika. Onun sevgilisi mi vardı? Jin ise hala o boğuşmadan sonra nefes alış verişleri düzelmemişti. Yanımda oturuyor ve başımda ki şişlikle ilgileniyordu. Jin, Jungkook'un aksine insanlara daha yakın ve sevecen birisiydi. Jungkook soğuktu. Herkesten uzak durmaya çalışıyor ve yanına kimseyi yakınlaştırmıyordu. Tabii, barda her akşam yanında bulunan kızları saymıyorsak.
Kısacası, koyuyordu. Onu her zaman yeni kızlarla görmek koyuyordu. Onlara soğuk davranmıyordu. Gülüşüyorlar, içkilerini içiyorlar ve yeniden gülüşerek bir odaya giriyorlardı. O kadar yarım akıllı değildim tabii. O odada Ne yaptıklarını biliyordum. İşte bu koyuyordu.
Hemen yanıbaşımda oturan Jin'e baktım. Dikkatliydi. Elinde ki buz torbasını birkaç saniye şişik yerde tutup, kaldırıyordu. Yardımsever birisine benziyordu.
Sandalyede oturan Taehyung'a gitti bakışlarım. Oyun oynamayı bırakmış biriyle mesajlaşıyordu. Kimle yazışıyorsa, aralarında komik bir konu vardı herhalde. Çünkü dudakları kıvrılmış mesajı okuyordu.
Aklıma bir anda burada Ne işim olduğu geldi. Ciddi ciddi kendime şu soruyu sormuştum: Geceyarısında bir evde, üç genç adamla Ne yapıyorsun SeoHyun? Sahi ben burada Ne yapıyordum?. Utanarak, koltuktan kalktım. O sırada Jin merakla bana bakıyordu.
"Ben gitsem iyi olur." Dedim gülümsemeye çalışarak. Taehyung başını telefondan kaldırarak bana bakmıştı. Jin ise ayaklanmış hemen yanımda duruyordu.
"Nereye? Bu akşam burada kal." Demişti.
"Yok ben en iyisi gideyim." Derken, Jungkook sesler yüzünden oturma odasına gelmişti. Elinde hala telefon vardı. Yav yeter! 15 dakikadır Ne konuşabilirsiniz ki! Acaba...acaba cidden sevgilisiyle mi konuşuyordu?
"Nereye?" Dedi gözlerini kısarak. Dudaklarımı aralamış, ona cevap verecekken Taehyung benden daha önce davranarak söylemişti.
"Gitmek istiyormuş." Dedi bana bakmayı sürdürürken.
"Kal." Dedi sırtını bana dönüp, mutfağa gidecekken. Onu durdurdum.
"Gideceğim." Dedim onun gibi yaparak. Üç genç adama sırtımı dönmüş gidiyorum.
"Kal işte." Dedi bu sefer daha yumuşak bir sesle demişti. Sesi o kadar güzel çıkmıştı ki. Hatta dudaklarım bu yumuşak sesle kıvrılmışlardı.
"Size iyi geceler." Dedim. Kapıdan çıkarken.
Kesinlikle arkamda şaşkın birilerini bırakmıştım. Bir anda ne oldu bu kıza? Demişlerdi. Emindim.
Asansörün içine girdim. Kapı yavaşça kapanırken ben alt katın numarasını tuşlamıştım. Bir el kapıları, kapanmasına engel olmuştu.
Karşımda Jungkook duruyordu. Onu gördüğümde istemsizce gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. En son bekledğim kişi tam karşımda duruyordu.
Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Saçları Jin ile boğuştuğu için dağınık ama güzel bir görüntü veriyordu ortalığa. Gözlerim onu yüzünde fazla gezinmişti. Gözlerine kısa bir süre bakmak istediğim için gözlerine bakacakken Jungkook zaten bana baktığını fark etmiştim. Göz göze gelmemizle gözlerini hızla çekmiştim. Kalbim neden deli gibi atıyordu? Ah... Sesli nefes verişinle konuşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS || THE BOSS
FanfictionJeon JungKook, sırtını koltuğa yaslayarak bütün yakışıklılığı ile duruyordu. Beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açarak, kızları delirtiyordu. SeoHyun, bütün hayranlığı ile patronunu izliyordu. _ BxG [ Ana karakter JungKook'tur. ] _ @saricorap| Tüm ha...