29| Pişman.

4.2K 400 66
                                    


Yazım yanlışlar olabilir. Kontrol etme vaktim olmadı.  Görmezden geliniz lütfen ❤️

"Hayır, sadece ikimiz."

Kız kardeşi, onun dediğini yaparak odadan dışarıya çıkmıştı. Jungkookun dediği gibi sadece ikimizdik şu anda. Ne yapacağımı bilmiyordum. Çalışma masasının önünde, bir elimde bardaklar ce diğerinde bol şişe olmak üzere duruyordum. Kız kardeşi odadan dışarıya çıktığında, oda sessizleşmişti. Ne o, ne de benim ağızımı bıçak acıyordu. Şahsen ben uyandığım için konuşmuyordum. O ne için konuşmuyordu, hiçbir fikrim yoktu. Acaba... itiraf etmemi mi bekliyordu? Çok beklerdin! Sonuna kadar bunu inkar edebilirdim. Aslında çok merak ediyordum. Eğer onu öptüğümü söylersem, ne yapacağını ve ya ne söyleyeceğimi merak ediyordum. Ama bunu yapmayacak, hatta eğer bu olay gerçekleşse bile sonuna kadar inkar edecektim.

Bunu yapma sebebim ise ortadaydı. Geri çevirilmek ve alay edilmekti.

"Elindekileri bırakabilirsin. Konuşmamız uzun sürebilir!" Söylediği son cümlede alay ettiğine dair kokusu vardı. Bakışlarım onu buldu. Sırtını oturduğu sandalyeye yaslamış, kollarını ise çiçek yapmıştı. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu, gözlerimin içine. İstemsizce tutkundum ve bakışlarımı ondan cektim. Jungkook'un gözlerine baktığımda onu öptugum aklıma geliyordu. Ve onu öptüğümü anlayacağını hissediyordum. Aslında, jungkooku bir kaç kez görsemde ne kadar miktar içki içtiğini görmüştüm. Ayağa ise hiç içki içmemiş gibi kalkmış ve yürümüştü. Yalpayarak yürümemişti. Bunu o geceye bağlarsak eğer, ne kadar o gece bok gibi gözükse de kesinlikle onu öptüğümü hatırlıyordur.

Hadi ama! Adamın bir barı var ve içkilerle arası iyidir. SeoHyun ne olursa ol inkar et kızım!

"Imm...," gözlerine bir saniye bakarak hemen geri cektim. "Aşağıda işlerim var. Konuşmak istediğiniz şeyi hemen söyler misiniz? " yüzüne bakmadığım için şu anda ki yaptığı miniği görmüyordum. Mimik yapıyor muydu onu bile bilmiyordum!

"Neden yüzüme bakmıyorsun?" Sesi sert çıkmıştı ve boşluğuma geldiği için bir anda basımı kaldırmış ve ağırımdan 'huh' diye bir ses çıkmıştı. Dirseğini koltukta bulunun kol koyma yerine koymuştu. Sağ yanağını, yunruj yaptığı elinin üzerine sabitlemişti. Kaşları hafif çatılık bir şekilde bana bakıyordu.

"Bakıyorum ya," dedim demesine ama gözlerim istemsizce gözlerinden ayrılmış ve başka bir yere odaklanmıştı. Gergindim. Dudaklarını bir birine bastırarak yanında bulunan yeşil ve uzun bitkiye bakıyordum.

"Birisiyle konuşurken, göz teması yapman gerekir SeoHyun." İsmim dudaklarından çıktığında gözlerim onu bulmuştu. İstemsizce yeniden yutkunmuştum. Düşme SeoHyun!

"Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?" Gözlerim gözlerindeydi. Ne söyleyeceksen söyle artık, zor duruyordum. Soğuk Terler sırtımdan süzülmeye başlamıştı.  Gözleriyle elimdeki bardakları ce boş şişeyi işaret etmişti. "İlk öncelikle onları bırak ve," çalışma masasının önünde olan koltuğu işaret etti "otur. "

Buradan ayrılmak için dediklerini hızla yaptım. Elimdekileri, az önce kız kardeşinin oturduğu koltuğun önündeki cam masaya koydum ve işaret ettiği koltuğa oturdum.  Heyecandan ve gergin oluşumdan dolayı parmaklarımla oynuyor, ona bakmıyordum. Dikkatimi ona vermem için, sanırım, derin bir nefes aldı. Bakışlarımı ona diktim. Dişlerini sıkıyordu ve bakışları masasının üzerindeydi. Zorlanıyor gibi duruyordu. Bir iki dakika konuşması için bekledim onu. Sonunda boğazını kibarca temizleyip bir nevi dikkatimi çekmek için, konuşmaya başladı.

"Hoseoka yaptığım şey için üzgünüm. " cümlesini o kadar hızlı söylemişti ki, anlamamıştım.  Ama duyduğum isim ve söylediği son kelimeyle ne demek istediğini anlayabilmiştim. Yine de ağızımdan 'ne?" Diye bir kelime çıkıvermişti. Düz bir yüzle bana baktı ilk önce. Baygın bir bakışla bana bakıyorken, "bana tekrarlatma." Demişti. İstemsizce dudaklarımı bir birine bastırdım. 

"Ondan... özür dikeyebilirim." Bunu tuhaf bir şekilde söylemişti

Eğer Jungkooku, hoseokun evine götürüp ondan özür dilerse, bu sefer hoseokun beni affetmesi gibi bir şans olmayacaktı. Kesinlikle bu sefer beni affetmez ve bir daha da konuşmazdı.

"Bunu neden yapmak istiyorsunuz?" Merak etmştim. Neden bir insan dövdüğü kişiden özür dilemek isterdi ki? Arkadaş ve birbirilerine yakın bile değillerdi!

"Çünkü," bakışları benden ayrılmıştı. " onun senin için önemli birisi olduğunu görebiliyorum."  Evet öyleydi ama bundan sana neydi ki?

"Evet, öyle. Ama benim için neden bunu yapıyorsunuz?" Aklıma gelen şeyle kalbim heyecandan normalden fazla hızda atmaya başlamıştı. Beni neden düşünüyordu ki? Gülümsememek için yanağının içini ısırdım.

"Anlayacağın üzere SeoHyun benim yanımda, benim mekanımda işleyen bir işçisin ve işçimle kötü bir ilişkim olmasını istemem, onun arkadaşını dövdüğüm için." Rahat bir şekilde bunu söyleyerek, sırtını sandalyesine yasladı. Dudaklarım düşmüş, kalbim normale dönmüş, karnıma bir yumruk yemiş ve aklım, başıma gelmişti. İşçi! Doğru, onun işçisiydim ama iyi koymuştu. Baya baya, güzel koymuştu.

"İşçinizle ilişkinizi düzeltmeniz saçma olmaz mı?" Ayağa kalktım. Burada onunla daha fazla duramazdım. Kalbim ve boğazımı birisi sıkıyormuş gibi hissediyordum. Nefes alamıyor ve kalbimde bir acı oluşmaya başlıyordu. "Diğer işçilerde gelmiş olmalıdırlar. Gitsem iyi olur!" Masadan bardakları ve şişeyi aldım. Hiçbir şey söylemeden beni izliyordu. Kapıya doğru yürümeye başladığımda konuşmaya başlamıştı. "Gidebilirsin dediğimi hatırlamıyorum. " sırtım ona doğru dönük olduğu için rahatlıkla gözlerimi devirmiştim. Vücudumu ona döndürdüm. Derin bir nefes aldım, sinirimin uçup gitmesi için.

"Arkadaşım bundan memnun olmaz. Bende arkadaşımı bu duruma sokmak istemem. Ama yine de kibarlığınız için teşekkür ederim. " gülümsedim ve eğilerek saygımı göstermeye  çalıştım. Sırtımı dönüp, yeniden kapıya doğru bir adım atmamla beni durdurmuştu.

"Sana hala gidebilirsin demedim. " dedi. Ee ama sen saka mısın? Ona döndüm ve bu sefer rahatsız olduğumu göstermemeyi çekinmedim.

"Benden ne istiyorsunuz?"







BÖLÜM SONU.

Geç gelen bölüm için üzgünüm. Bir sürü işim vardı ve bir türlü boş zaman bulup bölüm yazamadım. Sizi daha fazla bekletmemek için bir bölüm yazıverdim. Boş bir bölüm oldu sanırım? Aceleden bölüm hakkında pek bir şey düşünemedim. Ama umarım beğenirsiniz.

Bu arada  bir önceki  bölümde yaptığınız yorumlar için teşekkür ederim. 💕

Bu bölüm için oy sınırı 185.
Oy sınırı çok yüksek demeyin. Farkında mısınız bilmiyorum ama 165 oy sınırını geçtiniz. 🤗🥰

+

+

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BTS || THE BOSSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin