Okul başlıyor len :'(
Okula başlamadan önce size bir bölüm yazayım istedim. Bu arada, yorum yapmanız beni çok mutlu ediyor ama yorum yaparken de lütfen oy vermeyi unutmayın 🙏🏼 Oysa ki son bölüm bayağı uzun yazmıştım. Yani bana göre uzundu :)) Ama nedense pek ilgi görmedi diye düşünüyorum 🤔 Bir de, her bölüm sonu size soru soracağım herhalde çünkü düşüncelerinizi okumak istiyorum:)Neyse, iyi okumalar size ♥
___________________________
Ne yapmalıydım?
'Ah çok teşekkür ederim' mi deyip boynuna mı sarılmam gerek?
Boş bir şekilde yüzüne baktığımı biliyordum. Sadece nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum işte. Yoksa hoşuma gider ve illa bir şey yapardım. Belki benim için yapmamıştır. Ama benim için yaptığını düşünmek iyi gelirdi. Ve sevgim bir kat daha yükselirdi.
Sessiz arabada, sesli bir şekilde nefesimi verdim.
Arabanın tavan lambasının ışığı onun güzel yüzünü aydınlatıyordu. Kirpikleri, yanaklarına gölge indirmişti. Nedeninin ne olduğunu bilmiyorum ama dudakları vişne gibiydi. Ayrıca, yumuşakta duruyordu. Acaba onun sıcak ve yumuşak dudaklarını öpsem nasıl bir tepki verirdi? Beni ittirir miydi yoksa sadece öyle bekler miydi? Onu öpmek... düşüncesi bile güzeldi.
Ona kızamıyordum bile!
Sol kolunun dirseğini direksiyonun üzerine koymuş ve diğer kolunu ise kolçağa yaslamıştı. Hala bana bakması beni tedirginleştirmişti.
"Güzel," diye mırıldanmıştım. Sesim titremişti ve bu utanç vericiydi. "En azından başka kızlara benim gibi hissettirmez. " Bakışlarımı vites kolundan çekerek ona baktım. Çene hattı sertti.
Nedenini bilmiyordum ama şu anda eve gidip onu yalnız bırakmak istemiyordum. Tabii, yalnız kalmayacağını biliyordum. Hiçbir zaman yalnız kalmamıştır o. Her zaman yanında istemediği kadar kızlar dolaşıyordu. Onları onun yanında istemiyordum işte. Şimdi, onunla bu kadar zamandır kaldıktan sonra onu başka kızların yanına göndermek istemiyordum.
"Sana kahve yapmamı ister misin?" Bu nasıl bir saçmalıktı?
Lütfen!
Lütfen, beni geri çevirme.
Birkaç kez gözlerini kırpıştırmıştı. Ne? Şaşırmış mıydı?
"Olur," Dedi başını yavaşça yukarı aşarı sallarken. Sakın gülümseme SeoHyun! Sakın.
Arabadan indim ve o da inip kapıyı kapattı. Ben önde olacak bir şekilde yürürken, arabanın kilitlemiş sesini duydum.
Kapının önüne geldiğimde, asılı çiçek saksısının altındaki anahtarı aldım. Anahtarım çok kolay bir yerdeydi, biliyorum. Kapıyı açarak içeriğe girdim ve onun için kapıyı açık tuttum. Terliklerimi giyerek, diğer mavili terlikleri işaret ederek, "şunları giyebilirsin," Dedim.
Oturma odasından geçerek mutfağa girdim direkt. Kettle'ın düğmesine basarak onun çalışmasına izin verdim. O sırada, bize iki bardak çıkarmıştım. Bardaklara kahve koydum ama onun şekersiz ve şekerli içtiğini bilmiyordum. O yüzden mutfağın kapsının önünde durarak, Jungkook'a baktım.
Kendi evindeymiş gibi koltuğa yayılarak oturmuştu ve televizyonu izliyordu. Çok rahattı! "Kahveyi nasıl içersin?" Gözleri beni bulmuştu. Nedeni ne bilmiyorum ama beni süzdü. Ne için yapmıştı şimdi bunu? Kalbim hızlanmaya başlamıştı çünkü.
"Şekersiz olsun. " onu sadece başımla onayladım.
Mutfağa geri dönerek, sadece kendi bardağıma bir kaşık şeker eklemiştim. Daha sonra bardakları doldurmuş ve oturma odasına gitmiştim. Açık mavi, kanepenin önündeki cam masanın üzerine koydum bardakları. Daha sonra kanepenin en uçtaki köşesine oturmuştum. Onunla yalnızdım şu anda. Heyecanlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS || THE BOSS
FanfictionJeon JungKook, sırtını koltuğa yaslayarak bütün yakışıklılığı ile duruyordu. Beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açarak, kızları delirtiyordu. SeoHyun, bütün hayranlığı ile patronunu izliyordu. _ BxG [ Ana karakter JungKook'tur. ] _ @saricorap| Tüm ha...