Herkese merhaba!
Lütfen burasını okuyun,
Yeni bölüm için çok fazla beklediğinizi farkındayım ve üzgünüm. Evde kaldığımız süre boyunca bölüm gelecektir. Bölümün gelme süresi size bağlı ama. Uzun süre sonra yeniden bölüm yayınladığım için, oylar yüksek olmayacaktır Bunu farkındayım. Daha önce, hiçbir hikayem için oy sınırı koymamıştım. Belki koymuşumdur, hatırlamıyorum 🤦🏻♀️😂 Şimdi koyacağım ve bunun sebebi ise şu; yeni bölüm yayınladığım zaman çoğu kişi diğer bölümü istiyor ve bölüme az oy geldiği zaman insanın yazma hevesi gelmiyor. Oylar biraz daha yükselsin diye beklerken, bir kaç gün geçiyor. Ben de ne kadar oy istediğimi ve beklediğimden emin olmadığım için, zaman geçiyor işte. Pek iyi anlatamadım sanırım 😕 ama umarım anlamışsınızdır ne demek istediğimi 😅
Bu arada, uzun suredir bölüm yazmadığım için yanlış kelimeler kullanabilirim. Ve ya mantık yanlışlarım da olabilir. Hatta iki kelimeyi bir araya da getiremeye bilirim. Türkçem kötü. Bu yüzden lütfen anlayışlı olun, teşekkürler ❤️
Bölüm sonunda, oy sınırını yazacağım. Yorum sınırını koymak istemiyorum. Ama yorum yapmayı da unutmayın lütfen 🙏🏼
İyi okumalar,
Evin içerisine girdiğimde, kapıyı arkamdan sertçe kapatmıştım. Neden böyle bir pislik olmak zorundaydı? Beni eve getirmesi o kadar nazikti ki, daha sonra nedensizce kaba olabiliyordu. Düşündüğü kızlardan değildim. Beni böyle düşünmeleri umrumda değilidi çünkü ben öyle olmadığımı biliyordum ve diğerlerin benim hakkımda ne düşündükleri pek umrumda değildi. Onlara bir şey kanıtlamak zorunda değildim ama o, ona her şeyi söylemek, her şeyi kanıtlamak istiyordum. Öyle olmadığımı haykırmak istiyordum. Benim hakkımda öyle düşünmesini istemiyordum. Ama duygusuz pislik, duygularımı düşünmeden beni binlerce kez kırıyordu ve bir pişmanlık bile duymuyordu.
Neden her zaman bizler acı çekiyorduk?
Kapı sesini duymuş hoseok, oturduğu koltuktan kalkarak yanıma gelmişti. Uzun parmakları ve sıcak avucu, yanaklarımı sarmıştı. Ben buradayım, diyordu. Yüzümü yüzüne hizalayarak, gözlerimizin buluşmasına vesile oldu. 'Ne yaptı?' Kaşları çatılmıştı.
Hoseok arkadaştan daha fazlaydı benim için. O bir erkek kardeşti benim için. O bir aileydi benim için. O herşeydi benim için. Her zaman yanımda olmuştu. Mutlu anımda. Kötü anımda.
Dudağımı ısırdım. İzin vermeyecektim. Damlanın akmasına izin vermeyecektim. 'Seohyun, sana ne yaptı?' Gözlerinin içine bakıyordum. Endişe vardı, üzüntü vardı kahverengilerinde. Benden bir ses çıkmadığında ayrıldı ve kapıya doğru gitti. Onu durduramadan dışarıya çıkmıştı bile. Araba hala orada duruyordu.
Jungkook sol kolunu arabanın tavanına koymuş alnını da koluna yaslamıştı. Ne yapıyordu? Neden hala gitmemişti? Hoseok onun yanına yaklaşırken, "ne yaptın ona?" Diye sormuştu. Kıpırdamamıştı. Kafasını kaldırıp, Hoseok'a bakmamıştı. Bir yanıt alamadığı için, Hoseok onu omzundan tutarak kendine çevirmişti. Yakasını avuç içine hapsederek, dümdüz onun yüzünü bakıyordu.
Sırıttı. Hoseoku ciddiye almıyordu. "Dövecek misin beni?" Bir şeyin olmaması için yanlarına gittim. Bir elimi hoseokun sırtına koyarken, diğerini ise karnına yerleştirmiştim, Sakinleştirmek için. "Boşver." Demiştim daha sonra.
"Kız arkadaşını dinlemelisin." Bakmamıştım ona.
"Çünkü seni benzettiğim zaman, üzülmesini istemezsin demi?" Kaşlarımı çatarak yüzümü ona çevirdim. Ne saçmalıyordu bu. Bir kaç adım ilerleyerek hoseoku oradan biraz uzaklaştırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS || THE BOSS
FanfictionJeon JungKook, sırtını koltuğa yaslayarak bütün yakışıklılığı ile duruyordu. Beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açarak, kızları delirtiyordu. SeoHyun, bütün hayranlığı ile patronunu izliyordu. _ BxG [ Ana karakter JungKook'tur. ] _ @saricorap| Tüm ha...