Biraz boş bir bölüm sanki?
Yüz üstü yere kapanacakken, Jungkook beni belimden tutarak ayakta durmama yardım etmişti. Sıska kollarımı boynuna dolayarak ayakta durmaya çalıştım. Başka bir parfüm mü kullanmaya başlamıştı o? Çünkü o eski kokusu yoktu. Başımı kaldırdığımda karşımda Jungkook'u değilde onu görmüştüm. Yüzü yakından daha güzeldi. Bir kız güzelliğine sahipti. Ama baya da yakışıklı biriydi. Elim istem dışı havaya kalkarak onun esmer yüzünü bulmuştu. Yumuşacıktı. Pürüzsüz bir yüze sahipti. Yalan söylemeyecektim, kıskanılacak bir ciltle sahipti. Baş parmağımı onun yumuşak yanağından çekmek istemedim.
"Merhaba yakışıklı. Senin ismin ne, yakışıklı?" Sırıtmıştı ve bende düşmüştüm. Ağızımdan her an salyalarım akacak diye korkuyordum.
"Taehyung. Kim Taehyung, güzelim." Gözlerim dönüyor ve değişik sesler çıkarıyordum.
"Bana geçelim mi o zamn taehyung?" Gözlerini bir anda büyütmüştü. Şaşırmış bir görünüm vermeye çalışıyordu. Tatlıydı. Affet jimin ama o senden daha tatlıydı.
"Beni eve mi atmaya çalışıyorsun?" Sapık gibi gülümseyerek başımı evet anlamında onaylamıştım. O da normal haline dönerek, tek kolunu belimden ayırmıştı. Parmağını alt dudağına vurarak düşünüyormuş gibi yapıyordu.
"Hımm, peki. Beni evine atmaya izin veriyorum güzelim. " diyerek belimden çektiği kolunu yeniden belime yerleştirmişti. Onu beğenmiştim. Jungkook umrumda değildi. O daha eğlenceliydi ve hatta kabada değildi.
"Hadi taehyung bu kız sarhoş, peki ya sen neden ona uyuyorsun?" Dedi, jimini kıskanan daha sonrada onu aldatan şerefsiz.
Taehyung ağızını açmış bir şey söyleyecekken, yeniden konuşarak onun konuşmasına izin vermemişti. "Saçmalığınız bittiyse, gidelim taehyung."
"Kız ne olucak?" Demişti bana bakarak.
"İlla biriyle gelmiştir."
"Bu sarhoş kafayla kız Ne yapacak?" Sırtını dönmüş giden Jungkook durarak, sarmaş dolaş biz ikimize bakmıştı.
"E içmeseymiş kardeşim. Bana ne?" Bu neydi böyle? Benim bildiğim Jungkook böyle değildi. Tamam, onu o kadar çok tanımıyordum. Tamam, onu hiç tanımıyordum. Ama ben onu böyle tanımamıştım. İyi kalpliydi o. O, iyi kalpli bir insanda benim için.
"Senin kokuşmuş evine kalmıştım ben zaten aptal !" Diye sinirle bağırmıştım. Neden bir anda onu bağırmıştım bilmiyorum. Ama sarhoştum ve hiçbir şey umrumda değildi. Belki kendime sinirliydim. Onu yanlış tanıdığım icin kendime sinirliydim.
Şaşırmıştı. Gözleri onu ele veriyordu. Yürüdüğü yolu geri yürüyerek yanımıza gelmişti. Eğilerek yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı. Ben ise hala taehyung'un kollarının arasındaydım. Yüzü korkutucu gözüküyordu.
"Doğru, benim evime kalmamıştın," gözlerini gözlerimden çekerek taehyung'a bir baş işareti yaparak 'gidelim' demişti.
Taehyung başını aşarı indirerek bana bakmıştı. Üzüldüğü belliydi. Kollarını belime daha sıkı bir şekilde dolayarak kendisiyle beni yürütmeye başlamıştı. Jungkook benimde geldiğimi fark edince arkasını dönmüştü.
"Taehyung ne yapıyorsun?" Diye sormuştu.
"Onu burada bırakamam."
"Nereye götüreceksin onu peki?" Sana ne be istediği yere götürür. Bir dakika, beni cidden nereye götürecekti? Ya ıssız bir yere götürerek beni şey edip daha sonra şey yaparak ormana atarsa?
Tamam, SeoHyun saçmalama.
"Evine götürürüm herhalde. Olmadı kendi evime götürürüm. Senin gibi düşüncesiz biri değilim Jungkook." Ciddi ciddi konuşurken pat diye girivermiştim. "Ay aşık oldum galiba," sırıtarak aşarı bana bakmıştı.
"İş konuşacaktık." Demişti sert bir sesle. Taehyung ise umursamazca omuz silkerek yürümeye başlamıştı bile.
"Tamam, gerizekalı tamam," taehyung gülümseyerek yönünü değiştirerek, Jungkook'un arabasına doğru yürümeye başlamıştı.
x
"Yağ bıraksana beni!" Tek koluyla beni engellemeye çalışıyordu. Ben ise müziğin sesini yükseltmek için uğraşıyordum. Yakışıklı taehyung ise orada durarak bize gülüyordu.
"Al şu kızı !" Diyerek sesini yükseltmişti o ise.
"Ben şu kız değilim yağ!" İtiraf etmeliyim ki, sarhoş olduğunda gerizekalı oluyordum. Herhangi bir saçma konu için kavga edebilirdim. Ve insanları sarhoş halinle insanları kızdırıyordum . Şu anda da Jungkook sinir küpü olmuştu. Eski patroncuğumdan beni kovduğu için böyle bir intikam editordum kendimce.
Kırmızı Işık'ta durduğunda, bir anda kolumdan çevik bir şekilde kavrayarak yüzünü bana döndürmüştü. "Yeter." Demişti gözlerimin içine bakarken. Nefes alışım hızlanmıştı. Bir anda ne olduğunu anlamadım ama kalbim hızlı atmaya başlamış nefesim kesilmişti. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.
Neden ondan hoşlandığımı anlamıştım yeniden.
Yeşil yanan ışıkla arkadaki araba korna basmıştı. Kolumu bırakmak zorunda kalmıştı, bende susmak zorunda. Ellerimin içleri terlemeye başlamıştı. Gözleri tam dibimdeydi yine. Kalbim hızlı atmayı bırakmamıştı. Midemde ise bir şeyler tepişiyordu.
Onun evine kadar hiçbir şey dememiştim. Ne diyebilirdim ki?
Bu arada ben neden onun evine gelmiştim. Neden hayır dememiştim? Kendimi aciz hissediyordum.
Kapıyı açmadan önce, taehyung'u dürterek, "Ben gitsem iyi olucak."
Kapıyı açmış içeriğe giren Jungkook, " keşke buraya gelmeden önce söyleseydin bunu." Demişti. Peki, bu kadar aciz hissetmemiştim. Yüzüne baktım. Şaka amaçlı söylememişti. Ciddiydi. Ağlayacaktım. Gözlerimin dolduğuna emindim. Sarhoş olduğum zamanlardan nefret ediyordum. Duygularımı kontrol edemiyordum ve bu beni sinir ediyordu.
"Rahatsız ettiğim için özür dile_"
"Duygu sömrüsü yapmana gerek yok," baş işaretiyle içerisini işaret etmişti. " içeriğe geç."
BÖLÜM SONU
Merhabalar! İlk önce sizi o kadar çok beklettiğim için üzgünüm. Umarım sevginiz eksilmemiştir. Yanlışlarım ve mantık yanlışlar için kusura bakmayın. Yazmadığım için bir çok mantık yanlışlarım olacaktır ve akşam olduğu içinde biraz uykum var ve gözümden kaçmış yazım yanlışlarım da olabilr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS || THE BOSS
FanfictionJeon JungKook, sırtını koltuğa yaslayarak bütün yakışıklılığı ile duruyordu. Beyaz gömleğinin birkaç düğmesini açarak, kızları delirtiyordu. SeoHyun, bütün hayranlığı ile patronunu izliyordu. _ BxG [ Ana karakter JungKook'tur. ] _ @saricorap| Tüm ha...