30| Davet.

5.2K 377 134
                                    

Uzun mu uzun bir bölümle karşınızdayım! Yaklaşık 2000 kelime. O yüzden bol bol yorum yapmanızı istiyorum. Mantık ve yazım yanlışlarımın olma ihtimali vardır, lütfen görmezden geliniz hehe❤️
İyi okumalar! 🤍
——-

"Benden ne istiyorsun?"

İstediğin şeyi bana söyle ve şu lanet olasıca odadan defolup gideyim. Bardaklar ve boş şişe hala elimde duruyordu. Baygın bir şekilde bakmamak adına o kadar çaba sarf ediyordum ki şu anda... kol dirseklerinin ikisinide masaya yaslamış ve yükünü onların üzerine vermişti.

"Seni bir akşam yemeğine davet etmek istiyorum," işaret parmağını burnuna değdirdi, derin ve hızlı bir nefes aldı daha sonra. İşaret parmağını herhangi bir yeri geçiştirerek gösterdi ve konuşmasına devam etti. "Yani sizi. Arkadaşın ve sen. " dedi gözlerini kaçırarak. Göz temasından kaçınmasına rağmen sesi düz ve güçlü çıkmıştı. Ben ise dediği şeye kaşlarımı çatmıştım. Bir anda beni ve hoseoku neden yemeye davet etmişti ki?

"Kaba olmak istemem ama," utansamda göz  göze gelmekten kaçınmadım. "Amacınız ne?" Sesim sonuna doğru kaybolmuştu. Merak etmiştim, söylediğim şeyi duyabilmiş miydi? Boş bir şekilde gözlerimin içine bakmayı sürdürüyordu. Daha fazla dayanamayacağımı anlayarak, gözlerimi ondan kaçırmıştım. 

"Söylediğim şeyin saçma olduğunu düşünebilirsin. Bir patron neden bir işçisini yemeğe çıkarsın ki, değil mi?"

'İşçi' kelimesini söylemeye devam ederse yemin ediyorum ki, şu elimdeki bardakları kafasına atardım. Biliyordum, senin sadece bir işçin olduğunu lanet olsun ki biliyordum. Yüzüme vurmana gerek yoktu.

"Sadede gelebilir misiniz?" Gözlerimi istemsizce devirmiştim. Umurumda değildi. Sinirden dişlerimi birbirine bastırıyordum. Yüzünde ki küçük gülümseme yok olmuştu. Nedense bu hoşuma gitmişti.

"Hay hay!" Avuç içlerini birbirine yapıştırmış ve parmaklarını da birbirine kenetlemişti. Kaşları biraz olsada çatılmış ve gözlerini kısarak bana bakmaya başlamıştı. "Özür amaçlı, arkadaşın ve seni yemeğe çıkarmak isterim. " sesi düz ve kendinden emin bir şekilde çıkmıştı.

"Hoseok Bunu kesinlikle onaylam-" Sözümü bitirmeme izin vermedi. "Eminim ki Bunu seve seve kabul eder," sahte gülümsemesini yüzüne koymuştu. Masanın üzerindeki, kendine ait telefonu bana doğru ittirdi. "Onu ara ve akşam yemeğine davetli olduğunuzu söyle. " kaşlarımı çattım. Kimdi bu? Tamam, patron falan olabilirdi ama benim özel hayatıma karışma gibi bir yetkisi yoktu.

"Pardon, ama kim olarak bana bunu yapmamı emrediyorsunuz?" Başımı dik tutarak ona meydan okuyordum bir nevi. Kendinden emin bir şekilde söylemiştim. Sırtını koltuğuna yasladı ve dudaklarına bir gülümseme yerleştirdi. Sahte bir gülümsemeden uzaktaydı, dudaklarında yer bulduğu gülümseme. "Patronunum. Yetmiyor mu?" Kollarını çiçek yaptı ve başını yana yatırarak bana baktı. Sol dudak kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Yutkundum. O şu anda çok... çekici duruyordu! Kalbim yavaş yavaş hızını almaya başlamış, kanlar ise yavaşça yanaklarıma doğru pompalanmaya. "Pat-" sesim çatalı çıkmıştı. Ağlamak istiyordum! Boğazımı temizleyerek yeniden konuşmaya çalıştım. 

"Patronlar ne zamandan beri işçisinin özel hayatına karışmaya başladı?" Yaslandığı koltuktan kalktı ve tek kaşını kaldırarak bana doğru yürüdü . Gergince yutkundum bu sefer. "Bence," dedi yanıma yaklaştığında. Elimdeki bardakları ve şişeyi alarak masaya bıraktı. Ben ise boş boş onun yaptıklarını izliyordum. Yeniden yanıma yaklaştı. Gözlerimin içine bakarken konuşmaya başlamıştı. "Kibarca söylerken, dediğimi yap. Hım?" Sonuna doğru küçük bir gülümseme yollamıştı. Kolumdan kibarca tuttu ve kendi masasına doğru yürüttü. Beni Masanın onunde bulunan  koltuğa oturttu ve kendisi de tam önüme oturdu. Telefonunu alarak  ekranının kilidini açtı ve bana uzattı.

BTS || THE BOSSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin