•ÖZEL BÖLÜM SON•

15.1K 959 244
                                    


3. GÖZ
Bilgisayarın başındaki Tuğrul klavye üzerinde parmaklarını ustalıkla oynatıp, araştırmasına devam ederken kapı açıldı ve içeri iki adam girdi. Genç, kısa bir an gri gözleriyle adamlara bakıp işine döndü.

-Buldun mu?" Diyen Savaş'a kafasını aşağı yukarı salladı ve ekranı ona doğru çevirdi.

-Bu adam." Alex'in hafif çıkan sakalında gezinen eli duraksadığında, Savaş bunu farketmişti.

-Emin miyiz?" Dedi yine de doğrulatmak için.

-Eminim Savaş ağabey." Adam, Tuğrul'un omzunu sıkarak gülümsedi.

-Helal olsun aslanım." Genç kulaklıklarını çıkarıp, geniş omuzlarından aşağı sarkıttı ve kocaman sırıtarak cevapladı adamı.

-Ne demek Savaş ağabey. Sen iste yeter, annemin kanser tedavisi, benim okumam için yaptıklarını unutmam." Alex, ekrana iyice yaklaşarak mavilerini kıstı.

-Hatırladın mı Savaş amca?" Birkaç dakika hafızasını zorladı adam. Barda, Alex'in elinden tutarak dışarı çıkan Hannibal Lecterımsı adamdı bu. Saçları hala eskisi gibi geriye yatırılarak taranmıştı. Elmacık kemikleri, yaşlanan yüz çizgilerinden daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmış, onu, olduğundan daha zayıf ve yaşlı göstermişti.

-Hatırladım. Babanın sağ kolu muydu?" Kafasını aşağı yukarı salladı Alex.

-Evet. Bana saldırıyı düzenleyen de oymuş demek ki. Yıllardır izini bulamamıştım." Bakışları kararırken Savaş gitmelerini anlatan bir işaret çaktı, kaşı ve bakışlarıyla kapıyı göstererek. Çıkmadan önce masanın üzerinde, adres yazılı kağıdı da aldı.

Birlikte dışarı çıktıkları an Alex, karşısında Kadir'i buldu. Gözlerini devirip, bakışlarını Savaş'a çevirirken, hesap sormayı götü de yemiyordu aslında.

-Neden geldin?" Diye Kadir'e döndü bu yüzden.

-Ben, vurulduğunu duydum." Adamın eli, sargılı koluna uzanınca geri adım attı. Eliyle ensesini ovaladı. Mavi gözleri yere çevrilmişti.

-Sıyırdı, yok bir şey." Kadir havada kalan elini pantalonuna sürttü.

-Geçmiş olsun oğ..." kelimeyi yarıda kesip, sustu. Alex'in kızmasından çekinmişti.

Bunu fark edince, Badem yüzünden iyice kalbinde büyümeye başlayan merhamet duygusu içinin sızlamasına sebep oldu.

-Eyvallah." Dedi dudağının tek kenarını kaldırarak gülümsemeye çabalarken. Bu yine de Kadir'in deli gibi sevinmesine neden olmuştu.

-Bir şeyler yiyelim. Acıktım." Diye ortamdaki sessizliği öldürdü Savaş. (Adam sessizliği bile öldürüyor dediğinizi duyar gibiyim.)

-Buralarda bir kafe vardı aslında..."

-Bence Bade ve Elvin ablalar döktürmüştür." Dedi Alex kafasından geçen fikri çekinmeden söylerken. Hem Badem'i de görmüş olurdu. Zira görüntülü aramalar bile yetmiyordu sarışına duyduğu özlemini gidermede.

Onunla geçirdiği her an çocukluğunda aldığı bir yaranın üstü kapanmış gibi hissediyordu. Ama dövme gibi değil...Harbiden o izi yok etmiş gibi.

Kavin gülümsüyordu, kolundaki dikiş siliniyordu sanki. Sarılıyordu, dayaklardan defalarca zarar gören kaburgaları hamur kıvamı alıyordu. Öptüğünde, zaten kendini Alex gibi hissetmiyordu. Kavin'e daha layık biri gibiydi o anlarda sanki, daha az yaralı, daha sevgi dolu. Sanki olabilirmiş gibi...

Sevmeyi pek beceremezdi çok sevgi görmediğinden, korku denen bir duygusu da olmamıştı hayatında çocukluğundan beri ama Badem'i tanıdığından bu yana 'kaybetme korkusu' diye siktiri boktan bir düşünce yerleşmişti içine. İstiyordu ki kızın onu iyileştirdiği kadar o da iyileştirsin, iyi geldiği kadar o da iyi gelsin.

Kavin Badem: DilemmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin