Bir pazar sabahı hastanede uyanmak varmış kaderlerinde. Zümrüt, aldı kahvaltıyı eline; çekti sandalyeyi oturdu kocasının yanı başına. Bir güzel hazırladı onun için reçelli ekmeği. Götürdü elini ağzına doğru. Cevher, kaçırdı ağzını. Azarladı bir kez daha...
"Sana kaç defa söyleyeceğim. Ben çocuk değilim; kendim yiyebilirim. Bana çocuk gibi davranmayı bırak artık! "
"Bana niye böyle davranıyorsun Cevher? "
Suratı asıktı Cevher'in. Cevap vermedi; canı oldukça sıkkındı. Zümrüt, uzattı elindekileri.
"Al! Nasıl istiyorsan öyle yap! "
Yalnız bıraktı Cevher'i; ayrıldı odadan. Cevher, uğraştı tek eliyle; bölmeye çalıştı ekmeği. Beceremedi; tepesi attı. Fırlattı yere tepsiyi. Kinini kustu avazı çıktığı kadar bağırarak.
"Aaaa...! Aaaa...! Canını alacağım senin Ökteeem! "
Zümrüt, duydu gürültüyü; koştu hemen. Sarıldı boynuna Cevher'in. Sakinleştirmeye çalıştı gücü yettiğince.
"Öldüreceğim onu, öldüreceğim. "
"Tamam Cevher, sakin olmaya çalış. Lütfen sakin ol biraz. "
"Suçsuz yere hapse girmeyeceğim. Onu öldürmeden hapse girmeyeceğim. "
"Sen suçsuzsun. Suçsuz olduğunu kanıtlayacağız. "
"Nasıl olacak o? "
"Kızın uyanması için dua edeceğiz. "
"Kim bu kız? "
"Adı Zehra, on yaşında. Bir babaannesi varmış. O da torununun haberini duyunca kalp krizi geçirmiş. "
"Öldü mü? "
"Malesef; kızın hiç kimsesi kalmadı. Anne ve babası daha önce trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Tıpkı benim annem ve babam gibi. "
Duygulanmıştı Zümrüt. Yaşadıkları bir an için gözünün önüne geldi. Yaptıkları kazayı bir kez daha hatırladı.
"Bahtsız kız... Ağlama artık, ağlama Zümrüt! Bundan sonra biz ağlamayacağız; ne olursa olsun. "
Cevher'in bu cümlesi moralini yerine getirdi Zümrüt'ün. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Kocasının dudağına bir öpücük kondurdu.
"Birazdan birileri gelecek ziyarete. "
"Kimler gelecek? "
"Ekrem ve Hülya "
"Onlara neden söyledin burada olduğumu? "
"Her gün aradılar seni Cevher. Moralini bozma lütfen. "
"Peki, tamam bozmuyorum. "
Beş dakika sonra odalarının kapısı tıklatıldı. Zümrüt, ayağa kalktı.
"Gel "
Gelen Levent'di. Zümrüt, Cevher ve küçük kızı hastaneye getiren adam, bir kez daha ziyarete gelmişti. Cevher'in suratı düştü birden. Hülya ve Ekrem sanmışlardı gelen. Adamla tokalaşarak:
"Hoş geldiniz" dedi Zümrüt.
"Hoş bulduk. "
Sonra döndü Cevher'e yüzünü.
"Nasılsın Cevher? Daha iyisin umarım. "
Cevher yine adamı ve Zümrüt'ü utandıracak bir cümle kurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahtım Bahtım
General FictionBu hikaye yaşanmış bir olaydan yola çıkılarak kurgulanmıştır.Kötü bir şekilde karşılaşan iki kişiyi ve bu kişilerin karşılaştığı akılalmaz sürprizleri konu edinmektedir.Aksiyon sevenler için uygun bir kitaptır.İçerisinde kafa karıştırıcı sorular bar...