0.2

186 29 11
                                    

Hayatımda her şey yolundaydı, her şey. İyi bir okul olmasa da derslerim normal bir öğrenci statüsü içerisindeydim. Arkadaşlık ilişkilerim mükemmel denebilecek şekilde iyiydi. Ailemle aram arada sürtüşsek ve birbirimizi kızsak da iyiydi. Herkes den sakladığım öteki hayatım ise kusursuz derecede saklı kalmalıydı, saklı kalmalıydım. Kötü işlerde çalışan kötü bir kız değilim beni yanlış anlamayın. Bu işte kötü insanlarla epeyce uğraştım, uğraşmaya da devam edeceğime garanti verebilirim size. Bu hayat sizden çok şey aldığı gibi çok şey de katıyordu insana.

Sen sadece sıradan bir lise öğrencisisin dediğinizi duyar gibiyim evet öyleyim gündüzleri saf ve temiz görünen Yağmur Yıldırım geceleri ise acımasız merhametsiz ve savaşçı 'Moonlight' idim. Yüzüme kendi yaptığım kedi kızı maskem ve üzerime yapışan polarım ile bazı geceler hatta çoğu geceler gizlice Kadın kafes dövüşlerine katılıyordum.

Evet  yasa dışı illegal kanun dışı her ne deniyorsa diyebilirsiniz, ama bu benim küçük sırrım ve bu sır benimle ve Betül ile güvendeydi. 

Evet Betül'de bu sırrımı biliyordu dövüş yaptığım ve ufak tefek kazalar geçirdiğim zaman onun yanına gidebiliyordum ailesi yoktu teyzesinin evinde kalıyordu o da işin özünde sorumsuzun tekiydi ona her ay yüklü miktarda para yollar ve 3 ayda bir de ziyaret ederdi. Eh o da bunu sorun etmiyordu. Benim de işime geliyordu. 

"Hey sana diyorum konuşacak mısın?" yüzüne doğru elimi salladığımda kendine geldi bana kahverengi ve yeşilimsi bir tona sahip göz tonuyla baktı. "Hayatımı kurtardığın için te.. teşekkür ederim...bu yaptığını herkes yapmazdı. Sen orda olmasaydın belki de şu an.."
"Aptalca konuşmayı bırakacak mısın? Merak etme seni kimse öldürmeyecek." diyerek sessiz bir çığlık şeklinde konuştum.
"Öldürmek isteyen yok değil."  içinden söylediğini sandığı bu sözü karşısında tek kaşıma kaldırıp baktım.
"Senin gibi bir çocuğu kim öldürmek istesin ki varlığın ya da yokluğun bile belli değil."
"Ben olsam pek öyle konuşmazdım Ay Işığı." ellerini önünde kavuşturup yüzüme değişik bir bakışla baktı. Şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum ağzım yarım metre açılmış gözlerim yerinden fırlamıştı sanki. Güçlükle ağzımı oynatıp konuşmaya çalıştım.
"S..Se.. Sen nereden bi..biliyorsun? Kimsin sen." son kelimemle birlikte üzerine yürüdüm, üzerine doğru gelmem ile oturduğu yerden kalkmış duvara yaslanmıştı. Ellerimi boynuna koydum. Boyu benden uzun olduğu için gözlerine aşağıdan bakmak zorunda kalıyordum. "Kimsin sen? Benim kim olduğumu nereden biliyorsun? Açıklaman için sana iki dakika veriyorum yoksa seni o çocuklardan beter yaparım." gözlerimden çıkan alev yüreğimdeki yanardağının püskürttüğü öfkenin sadece bir kısmıydı, gözlerime baktı yapacağımı anlamış olmalıydı ki korkmuş bir şekilde bana baktı. Nefesini bıraktı, ellerimi gevşetici ve konuşmasını bekledim. "Ben şey seni merak etmiştim, okulda seni görünce ve seni araştırmak istedim. O kadar böyle öğrendim."
"A öyle mi"deyip karnına hafif bir tekme attım. Hafif büküldü doğrulmasını saçlarından çekerek sağladım. Söyle nasıl öğrendin. Yüzüne kükrermiş bir biçimde konuştum. "S..senden" korkmuştu korkmamalıydı bu salağa bir şey yapmazdım. Daha kendini koruyamayan bir çocuğu dövemem.
Ellerimi saçlarımdan geçirip güldüm. "Benden ha, nasıl söyledim sana peki."
"Söylemedin ama telefonuna girip mesajlarını okudum, yani böyle söylemiş oldun." yaptığı şeyle gurur duyuyormuş gibi bir ifadesi vardı. Şu an çıldırmak üzereydim yıllardır en yakınlarımdan bile sakladığım sırrı sümüklü bir çocuk öğrenmişti. Ve benim telefonumu karıştırarak, nasıl öğrenebilmişti. Parmak izi okuyucu ve neredeyse 10 tane şifre vardı. Ve hepsi farklıydı. "Şimdi seni dövmemem için bir neden var bana sen kimsin de benim özelimi karıştırma cürretine giriyorsun? Söyle kimsin sen ha bak çocuk seni öldürene kadar döverim şu an burada kimse yok dışarıda ki kameraların hiç biri çalışmıyor sırrımı ve kim olduğumu bildiğine göre bunu yapabileceğimi de biliyorsundur,değil mi? " tek nefeste konuştuktan sonra derin bir nefes aldım. Ağzından kelimeleri iğne ile alacağız galiba beyefendinin.
"Özel hayatına girdiğim için özür dilerim, seni merak ettim. Uzaktan telefonuna bağlandım ve senin hakkında bir kaç şey öğrenmek istedim. Ama çok özel şeyler öğrendim. Lütfen beni dövme."
"Aslında biliyor musun? Seni sevdim salaksın ve akıllısın telefonuma o kadar şifre koymuş olmam ve senin kırman iyi bir şey ama bu benim birazdan SENİN KAFANI PATLATMAYACAĞIM ANLAMINA GELMEZ! " Sonlara doğru sesim gittikçe yükselmiş elimi bulunduğu duvara sertçe vurdum. Elimin kenarından akan iki damla kanla bakışları elime döndü.
" Dövmek istiyorsan döv tamam mı ama kendine zarar verme benim yüzümden." bakışlarımı soğukça üzerinde gezdirdim. Siyah duvarın önünde yere çömelip sırtımı duvara verip oturdum.
"Sen kimsin ya?" elimi sabah ki gibi çevirip sordum. O da yanıma çömelip oturmuştu. "Benim de bir sırrım var, senin sırrını öğrendiğim için bende bunu sana söylemek istiyorum. Ama burda olmaz. Benimle gelir misin?" yüzüne anlamsızca baktım. Bana bir şey yapamayacak kadar korkak bir oğlandı, ayağa kalkıp elini bana uzattı eline baktım. Tutup tutmamak arasında kaldım ama o an sürekli birbirinden bağımsız çalışan kalbim ve beynim ortak bir karar vermiş ve tutmamı emretmişlerdi. Elini tutup ayağa kalktım. "Beni yanlış bir yere götürmeyeceğini düşünüyorum korkak çocuk."
"Götürmeyeceğim."
Birlikte yürüyüp dışarı çıktık.

SIRADANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin