0.6

91 11 1
                                    

İçimde bir yerlerde her zaman küçük bir kız çocuğu vardı. O, yaşadığı olaylara rağmen kırılan kabuğunu yeniden onarmış kendini korumuştu.

Bu kabuk onu korusada artık gittikçe uzaklaştırmıştı benden. İçimde olduğunu biliyordum ama benim için pek bir etkisi olmuyordu artık, ya da ben öyle düşünüyorumdur.

Yanımda dikilen sümsükle birlikte karanlığın ortasında ayın aydınlattığı yolda bizim önümüze geçen adama baktım. Yorulmuştum, kimseye sataşacak durumum yoktu.

Gözlüğünü düzelterek bana döndü, gözlerinde tutuşan alevler onun sinirlendiğini gösterse de pek bir şey yapamayacağını biliyordu. Bu yüzden bana bakıyordu. Gözlerimi yüzünde saniyelik gezdirdim, benden bir adım bekliyordu. Sigaramı bir nefeste içime çektim iki elimin arasıyla karşıda bulunanların önüne attım.

"Patronumuz seni görmek istiyor, bizimle gelin. Zorluk da çıkarmayın."
Elimi durması için havaya kaldırdım. "Patronun kim, burda tek patron var o da içeride kazanan."
Söylediklerimle bir kaç saniye güldü, gülmesini kestiğinde eliyle arkasından iki tane izbandut çıkması bir oldu.
"Kimin patron olduğunu birazdan görürsün."
Sümsüğün yüzüne baktığımda hafif korkmuş ifadesi yüzünde takılıydı kemik gözlüğünü geri itti, bana 'Ne yapacaksın' der gibi baktığında kendimin ve onun sağlığı için onlarla birlikte gitmeye karar verdim.

"Tamam çekilin geri bakalım şu 'Sözde' patronunuz ne istiyor."
"Ha şöyle kimsenin incinmesine gerek yok sevgilin dayak yemeni istemez değil mi?"
"O benim sevgilim değil. Sizi ilgilendirmez. İlerleyecek miyiz yoksa burda oturup dedikodu mu yapacaksın."
"Tamam beni takip edin."

Patronun kim olduğunu anlamıştım, içeride maçı izleyen küçük mafyaydı. Dövüştüğüm kızı izliyordu. Çünkü onu burda daha önce görmemiştim. Onlara güvenmiyordum ama yanımda getirdiğim şeye güveniyordum aklıma gelince sırt çantamı saliselik bir şekilde sıktım.

Sümsüğe baktığımda bana onaylamayan bakışlarıyla bakıyordu. Ona yürümesini söyledim, bela istemiyordum sadece paramın peşinde bir insandım. Ama onunla tanıştıktan sonra belanın benim peşimi bırakmayacağını nereden bilecektim ki.

Önde yürüyen adam ve arkamızda bulunan iki izbandutla birlikte geldiğimiz siyah kapının önünde durduk, içeri giren adamla birlikte Sümsüğe çantamı işaret ettim kafasını ne anlamında salladı. Arkamızda bulunanların duymayacağı şekilde 'Çantamda katlanabilir bir katana var şemsiye gibi gözüken eğer ters bir şey olursa sana işaret verdiğimde çekip al onu' diye şemsiye gibi gözüken özel yapım katanamı işaret etmeye çalıştım.

Arkamızda duran gerzek izbandutlar pek bir şey anlamamış gibiydiler. Kapının açılması ve bizimle konuşan adamın bizi içeri almasıyla bakışmamız bölündü içeri doğru yol aldıktan sonra siyah ve beyaz döşenmiş aralarda nadir griler bulunan bir odaya girmiştik, burada böyle bir odanın bulunduğunu bile bilmiyordum. Hatta burada böyle bir koridor bile görmemiştim.

Masanın önünde ayakta dikilen 'Sözde patron' bana ve yanımdaki Sümsüğe baktı.
"Bugün oynadığın maçı izledim. Benim kim olduğumu biliyor musun?" sesi toktu. Bir erkeğe göre oldukça düzgündü. Hele böyle bir erkeğe göre oldukça güzel bile denebilirdi şarkı söylerse çok güzel olabileceğini düşündüm bir an ama kafamdan düşünceleri hemen uzaklaştırdım.

"Böyle konuştuğuna göre önemli birisin sanırım senin kim olduğun beni pek ilgilendirmiyor açıkçası."
Gülerek bana baktığında yüzünde oluşan kibirli duruş beni kendinden tiksindirmişti.

Sümsüğe saniyelik bir bakış attığımda  korktuğunu belli etmemek için kendini kasmaya çalıştığını anladım.

"Benim para verdiğim kızı dövdün, bu benim için önemli. Aslında sana bir teklifim olacak. Bu kadar asilik çıkartman haklı ama teklifimi duyunca kabul edeceğini düşünüyorum."

"Teklifi söylerseniz kabul edip etmeyeceğime karar verebilirim."

"Teklifim şu benim için dövüşmeni istiyorum. Sana kazandığın parayı eksiksiz vereceğim sadece bana çalışmanı istiyorum. Şartım şu ben istediğim zaman istediğim yerde dövüşeceksin."

Koltuğuna oturup kendini ileri iterek konuştu. Teklifini düşündüm aslında cazip bir teklifti düşünmeye başladım.

" Kararımı sonra vermek istiyorum ama düşüneceğim emin ol. "
" Asilik sana yakışıyor, sana bir hafta veriyorum kararını benimle paylaşman için umarım benimle çalışırsın asi kız."

Gözünü yine ukala bir şekilde kırptı.
"Kimsin sen, seni buralarda ilk defa görüyorum."
"Ben mi? Ben buranın asıl sahibi ve Yücesoy Holdingin varisiyim buraya yeni geldim ve yorum seni gördüm seninle anlaşabileceğimi biliyorum. İkimiz benziyoruz."
"Beni tanımıyorsun."yanımda kıpırdanan sümsüğe bir anlık baktım bakışları donuklaşmıştı, onu daha önce böyle görmemiştim. Hiç iyi değildi koluma her an yığılacak gibi duruyordu şuan.

Bizi bu halde görünce arkasını döndü ve odadan başka bir odaya geçti. Orada bir anda öylece kalakalmıştık.

Sümsüğün koluna girip onunla kapıdan çıktıktan sonra yürümeye başladık. Geldiğimiz yola geri döndüğümüzde çantamdan su çıkarttım, elime döktüm ve yüzüne çarptım. Sanki kanı çekilmiş gibiydi. Beti benzi atmıştı. Seslenmeme rağmen duymuyordu beni. En sonunda yüzüne bir tane tokat attığında kendine geldi.

Etrafına şaşkınca bakan onu izledim, ne olmuştu da bir anda böyle olmuştu bir hastalığı felan olmalıydı. Bir an ona buraya geldiği için çok sinirlendim ve gitmeye karar verdim ama orada bırakırsam büyük ihtimal dayak yerdi. Lanet olsun vicdanım diyerek koluna girdim. Hala konuşmamış ve benim sinirlerimi germeye başlamıştı.

Köşede beklemeye başladık bir taksi geçerken evinin adresini hatırlamaya çalışıyordum taksiyi durdurup evinin yakınlarında bir yerin adresini verdim.

15 dakikalık geçen yolculuğun ardından taksici ayıplayan bakışlarla bize baktı parayı uzattım ve kolumda ki hala konuşmayan ve dik dik etrafa bakan sümsüğe baktım kalkmasına yardım ettim. Sümsük felan ama gayet kilosu boyu posu yerindeydi yani öyle sıska değildi.

Taksiden indikten sonra evinin kapısına geldiğinizde ceplerini karıştırdım ve anahtarını çıkardım. Kapıyı açıp apartmanda içeri geçmesine yardımcı oldum. Annesi büyük ihtimalle onu beklemiştir diye düşünüyordum ama anahtarı deliğe sokup çevirdikten sonra kimsenin gelmemesiyle içeri girmeye cesaret ettim.

Ayakkabımı çıkarttım ve onun ayakkabısını da çıkardım. Onun bu halden nasıl çıkacağını bilmiyordum bir çeşit uykudaydı sanırım hareket edebiliyor beni algılayabiliyor ama konuşmuyordu. Odasının kapısını açıp onu yatağının üzerine bıraktım onu oturtturduğumda karşımda gördüğüm yazıyla duraksadım.

YÜCESOY

MERHABA ARKADAŞLAR UMARIM BEĞENİRSİNİZ SİZLERİ SEVİYORUM KENDİNİZE İYİ BAKIN BİR DAHA Kİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE...

SIRADANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin