Gerçekten hayatını dolu dolu yaşayan insanları hep kıskanmışımdır, benim için her zaman önemli olan şey ailem ve bokstu. Ben güçlüydüm ama bu güçlülük içimde bir yerde yaşamaya çalışan o ufak kızda yoktu. Bedenen güçlü olmak ruhsal olarak güçlü olduğunuzu göstermez.
Ruhsal olarak iyi değildim, ama asla ve asla isyan etmedim. İsyan etmek korkakların işidir. Bana korkak olmamamı öğreten şey hayattı, insanlardı.Çünkü korktuğun zaman düşersin düşersen kaybedersin. Ve ben kaybetmeyi sevmem. Yıllardır içimde ölmemeye çalışan her zaman ufacık umutlara tutunan o kız şu an da bulduğu umutla birlikte tekrar yaşama tutundu.
Şu an da karşımda duran tahtanın üzerinde yazanlarla ufak ufak bir şeyleri yerine koyabiliyordum. Salak ya da saf bir kız değildim. Her şeyin farkındaydım, bazen herşeyi unutmak istiyordum. Keşke bu mümkün olabilseydi, keşke bende bir günlüğüne hiçbir şeyi kendinden başka kimseyi umursamayan o parti kızlarından olabilseydim. Yapacak çok işim vardı ve ilk işim önümde ki sümsüğü uyandırmaktı.
Odasına bir göz gezdirdiğimde etrafın bir erkeğe göre oldukça düzenli olduğunu gördüm. Bir masanın üstünde sürahi içinde suyu kaptığım gibi sümsüğün kafasından aşağı döktüm. Neden bir insan birini gördü diye böylesine şoka girer ki? Yaşadığı şokla bir anda öksürmeye başladı, yüzüme öküzün trene baktığı gibi baktığında. Kafamı salladım sabır dilenircesine ellerimi kaldırdım. "Cidden bu kadar salak olmanı anlayamıyorum. Ne kadar saf bir insansın o adamı tanıdığını daha ne kadar belli edebilirdin acaba merak ediyorum." ellerimi iki yanımda salladım ve yatağın köşesine dayandım. "Be..ben çok mu belli ettim ki." "Yok etmedin sadece dışarıda ki adamlar bile anladı. Sümsük." "N..ne dedin? Anlamadım." "Boş ver anlamana gerek yok." kafamı sallayarak cevap verdim.
Asıl mesele şu an ne yapmamız gerektiğiydi ve şuan tek yapmak istediğim arkadaşımın evine gidip kafayı vurup yatmak,kafamı ona çevirip "Ben gidiyorum yarın bunu ayrıntıyla konuşuruz.Şimdi uyu, ben çıkıyorum." kafamı çevirip kapının yanında duran çantamı aldım ve omzuma astım. Tam çıkarken "Bekle bu saatte nereye gideceksin burada uyu." dedi,kafamı çevirerek "Sence böyle bir şey yapar mıyım? "yüzüne alayla bakarak güldüm. "Çantamda katlanabilir bir katana var sümsük bana bir şey olmaz." diye kapıyı kapattım. Dış kapıyı açtığımda arkamdan gelmişti, "Yine dikkat et." dedi güldüm.
Saat gece 3 olmuştu, Betülü arayıp evde olup olmadığını sorduğumda verdiği yanıt beni hiç de mutlu etmemişti.Kafası güzeldi ve gidip onu almam gerekiyordu,yaşadığım her şeye küfür ederek çalıştığı barın oraya gitmeye başladım. Şükürler olsun ki sümsüğün evi bara yakın bir yerdeydi. Aslında tam bar değildi cafe tarzıydı ana caddeye çıktığımda etrafın biraz daha kalabalık olduğunu fark ettim.
Barın içine girdiğimde etrafta dans eden yarı çıplak bedenler ve onları etkilemeye çalışan arizona kertenkelerini görmek biraz utanç vericiydi doğrusu. Betül'ü uzaktan görüp yanına gittiğimde yanında yine hiç tanımadığı biri vardı. Kolundan tutup kaldırdığımda beni görünce gülümsedi, yaydığı acı koku aklıma yediğim yumruklardan sonra ağzıma gelen kan kokusunu hatırlattı. Yüzümü buruşturup bugünün ne kadar uzun olduğunu düşündüm.
Kolumun altına aldığım Betül'ün çantasını diğer omzuma astım. Çıktıktan sonra dışarıda taksi beklemeye başladık. Kenarda duran iki kişinin bakışlarını görmemle sinir kat sayım arttı, yeter artık uyumak istiyorum. Gelen taksiyle Betülü koyup ittirdim ve kendim bindim betülün evinin olduğu yerin adresini verdikten sonra betülün kafasını dik tutmaya çalıştım.
İndikten sonra yürümeye başladık. Hızla çantasından anahtarları aldıktan sonra kapıyı açtım ve onu da içeri soktum. Onu yatağına yatırıp diğer odaya geçtim üzerimi çıkartıp yatağın içine kuruldum. Elime telefonumu aldığımda gelen on iki mesajla karşılaştım, on tanesi sümsüktendi, kalan iki tanesi de tanımadığım bir numaradan dı. Sümsük nerdesin napıyorsun tarzı mesajlar atmıştı. Onları geçip diğer mesajlara baktığımda kayıtlı olmayan numaranın yazdıklarıyla sinirlenmeye başlamıştım anlaşılan bana bu gece uyku yoktu. Zaten saat beşe geliyordu.
0535*******=-Umarım teklifimi düşünürsün.
0535*******=Çünkü bu senin iyiliğin için..Sinirle saçlarımı çekmeye başladım ne tür bir psikopatla uğraşıyorduk hem teröre yardım eden hem özel dövüş organize eden ve kesinlikle daha nicelerini yapan bir sapkınla işimiz vardı. Bu en büyük görevimizdi. Ama ufaktan alıştırma yapmamız lazımdı bunun için de genç hayatları zehirleyen masumların ırzına geçen şerefsizlerden başlamamız gerekiyordu. Yıllardır sanki bu anı bekliyordum,her şey için hazırdım savaşa hazırlık yapıyorduk ve bu savaşta her şey olabilirdi.
Yataktan kalkıp Betül'ün laptobunu aldım. Arama motoruna "Tecavüz" yazınca çıkan haberlere bir göz gezdirmeye başladım. Kanımı her zaman ki gibi dondurmaya yetiyordu. İstanbul da daha çözülemeyen ve bize çok yakın bir olayı işaretledim hemen çantamda bulunan bir kağıda not almaya başladım. Benim yaşlarımda bir kıza 3 hayvan tarafından zorla yapılmıştı. Kayıplara karışmış bu 3 hayvanı bulmakta tabi ki benim ve Sümsüğün işiydi. Bu işten sonra her şey farklılaşacaktı, bu işten sonra her şey belirecekti.Saat 6 olmuş gözlerim artık tepki vermek istemiyordu. Telefonumu sessize alıp yatmaya karar verdim yatıp bu geceyi unutmak istiyordum.
Merhabalar umarım beğenirsiniz yavaş yavaş ana konuya giriş yapıyoruz.
Sizleri seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADAN
ChickLitEge 'Son of Death' kod adlı bir hackerdır. Türkiye'nin en bilindik şirketlerinden birinin terör örgütü olan bir gruba para aktarmasının izini bulmuştur. Bulduğu bu izle peşine düşen sanal ve gerçek hayattaki kişilerin elinden kurulabilecek mi? Yağm...