"Benden ne istiyorsun?"
"Çok zekisin, benim kadar olmasa da senden bana yardım etmeni istiyorum. Zekam yeterince kuvvetli anladığın kadarıyla bilgisayarla mükemmel işler çıkarıyorum lakin insanlar konusunda pek iyi olduğum söylenemez." bir nefeste konuşmuş söyledikleri zor anlaşılmıştı ama ona bir daha tekrar ettirecek değildim.
" Peki benden ne gibi bir yardım istiyorsun."
" Bana dövüşmeyi öğret,kendimi korumayı öğret.Bana hayatı öğret." dediğini idrak etmem biraz uzun sürmüştü. Gözlerimi yüzünde gezdirdim yalan söylemiyordu. Gözlerini kaçırmamış sonuna kadar bana bakmıştı, ayağa kalkıp yanıma geldi. Yüzünü gösterdi."Eğer kendimi korumayı bilirsem sana gerek kalmaz. Bugün olanları gördün. Hiç bir şey yapamadım ama sen öyle değilsin."
"Kabul ama bana bu şirketle ilgili daha fazla bilgi vereceksin. Fakat şimdi değil karnım açlıktan kazınıyor eve gitmem gerek."
"Te... Teşekkür ederim, peki seni geçireyim kabul edeceğini sanmıyordum."
"Ettim işte akşam bana mesaj atarsın ne zaman yapacağımızı konuşuruz." telefonuma girebildiğine göre numaram pekala da onda vardır.Odasının kapısını açıp çıktım arkamdan gelirken annesine görünüp iyi günler diledikten sonra beni yolcu etmek için aşağı indi. Beni evime kadar bırakmak istese de geri dönüşte dayak yeme olasılığı benimkinden daha fazla olduğu için kabul etmedim sünepe çocuk.
Kulaklığımı takıp yürümeye başladım hava kararmaya başlamıştı. Bu kararma güneşin batışı ile değil de daha çok yağmur yağma belirtisi olan kararmaya benziyordu çünkü güneşin batmasına neredeyse 1 saat vardı. Biraz daha yürüdükten sonra otobüs durağına geldim. Gözlerim ile etrafı süzmeye başladım, durakta duran 60'larının sonunda yaşlı bir teyze duruyordu. Yan tarafında benden bir kaç yaş büyük olduğunu gördüğüm bir kız oturuyordu ikisinin elinde de aynı marka poşetlerden vardı, anne kız olmaları muhtemeldi. Gelen otobüse binip boş yer bulup geçip oturdum.
Eve geldiğimde, hemen tuvalete girip ellerimi yüzümü yıkadım. Annem televizyonda hint filmi izliyordu. Beni görünce hoşgeldin diyip dizisine döndü. Hoşbulduk dedikten sonra mutfağa girdim acayip acıkmıştım, kavga etmek beni acıktırıyor midemin kazınmasına sebep oluyordu.
Ekmeğimin arasına birşeyler koyup odama geçtim, toz pembesi duvarın üzerinde çakılı olan askıma çantamı astım, üzerimi çıkartıp kirli sepetine attım. Tahta masamın üzerinde yemeğimi yerken telefonumu çıkartıp WiFi bağlandım, gelen mesajlara baktığımda bana maç ayarlayan Uğur abinin yarın akşama bir maç yazdığını gördüm.
Uğur abi: Yarına maç yazdım uygun mu senin için Ay Işığı.
Yağmur~: Uygun abi kaç gibi olucak maç?
Uğur abi: Gece 2'de başlıyor, gelebilecek misin Yağmur?
Yağmur~: Gelmeye çalışacağım artık abi.
Uğur abi: Tamam yarın kesin haber ver bana.
Yağmur~: Tamam abi, kolay gelsin..
Uğur abi: Eyvallah.
Yemeğimi yerken Uğur abi ile konuştum. Yarın akşam için annemden izin almalıyım, siz şimdi nasıl izin alıp çıkıyorsun evden diye düşünüyorsunuz. Babam beni boks konusunda destekleyen insandı, kız olsam bile bu konuda yetenekli olduğumu görünce bunun üzerine gitmeme izin verdi,o maçlara çıktığımı biliyordu ama kafes dövüşlerine gittiğimi bilmiyordu elbette. Sadece bunun normal bir maç olduğunu düşünüyordu, bu yönden şanslı bir kızdım. Babama söyleyince beni idare ediyordu. Annem konusunda sıkıntı olmuyordu, biraz endişelense de yapmayı sevdiğimi bildiği için fazla karışmıyordu.
Ailem 5 kişiden oluşmaktaydı, babam annem, ben, kız kardeşim Yaren ve abim. Abim üniversite okuduğu için bizimle birlikte yaşamıyordu. O ve kardeşim benim gibi değildi. Ben hep şüpheci bir karakterdim, ama onlar hep insanlara sıcak kanlı yaklaşmışlardır. Sanırım onları biraz kıskanıyordum.
Yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım, düşüncelerin beni rüya havuzunun dibine çekmesine izin verdim.
Uyandığımda gece saat 3'dü. Yatağımdan kalkıp tuvalete ve su içmeye kalktım. Camdan dışarı bakmaya başladım, mahallemiz aslında bilinen bir semtin arka sokaklarıydı, dışarıda gördüğüm iki kişi elinde sopalarla çevreyi tarıyordu. Köşede çöp kutusunun arkasında sessizce ve sabırla bekleyen kişiyle göz göze geldim. Elini ağzına götürdü ve sus anlamına gelen işareti yaptı, gözleri daha çok yalvarır gibiydi. Adamlar uzaklaşmıştı. Camdan uzaklaşıp, evin kapısını açıp apartmanın dışına çıktım. Çöp kutusu karşı kaldırımdaydı, yere çömelen benden en fazla 2 yaş büyük hafif kirli sakalı üzerinde kapşonu olan bir sweat, altında yırtığa yakın bir kot pantolonu, yüzünde bana anlamsız bakışları olan çocuğa baktım. "Neden seni kovalıyorlar?" mantıklı bir soru yöneltmiştim.
"Senin ilgilendirmez, kendi işine bak. Evine dön yoksa kurtlar seni kapar." gülerek ona döndüm.
"Pek emin konuşma istersen." yüzünde anlam veremediğim bir bakış vardı, kötü bakmıyordu ama iyi de bakmıyordu.
"Pek emin konuşmuyorum, direkt eminim evine dön. Küçük kız, başına kötü şeyler gelebilir."
"Komiksin."
"Tanımadığın bir insanın yanında hatta dibindesin sana kötü şeyler yapabilirim. Sapık olabilirim, katil olabilirim."
Elini yüzüme doğru uzatınca kolunu çekip arkasında ters çevirdim, ayağa kalkıp sırtında bastırdım.
"E benim için bir sıkıntı teşkil etmiyorsun. Hareketlerine dikkat ettiğin sürece." kolunu serbest bıraktığımda yüzü memnun olmuşcasına baktı,gülmeye başladı. Yere oturup sırtını dayadı, cebinden bir paket sigara çıkardı bana da uzattı,bir dal aldım. Ateşini bana tutarken gözlerimin içine bakıyordu. Yanına çöküp yanan sigaranın ucuna baktım. İçime derince çektim. Gece gece güzel gitmişti. Dumanı dışarı üflediğimde o da aynısını yaptı. İkimizde konuşmuyorduk, adamlar çoktan uzaklaşmışlardı artık sesleri gelmiyordu. Sırtımı dayadığım duvarın soğukluğu içime işliyor içimin soğukluğu ile birleşiyordu. Her içime çekişimde girdiğim iş aklıma geliyordu, o salakla işim vardı. Hem de çok, kendini zeki sanıyordu ama hayatla ilgili bildiği hiç bir şey yoktu.Sigaramı içime son kez çekişimden sonra yanımda oturan kişiye döndüm. Bana borçlandın, elbet bir gün sana işim düşer borcunu ödersin. Numaranı buraya yaz diye telefonumu eline uzattım, yanımda duran adam bana baktı. Telefonu elimden çekip numara yazdı, telefonu elime alıp çaldırdım. Cebinde çalan telefonla doğru numara verdiğini anlamıştım. Aslında numarasını almama gerek yoktu ama yakışıklı ve güzel yüz hatlarına sahipti. Telefonumda yakışıklı kişilerin numarasının olması hoş, ama elbet belki işim düşer.
Oturduğum yerden kalkıp, arkamı temizleyip apartmana yöneldim. Arkamdan baka kaldığını hissediyordum. "Ee adın ne Tüttüren Kız."
Elimle gökyüzünde bulunan ayı gösterdim. Gülerek arkamı dönerken konuştum.
"Ay Işığı."Umarım beğenirsiniz, sizleri seviyorum. ❤️💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADAN
ChickLitEge 'Son of Death' kod adlı bir hackerdır. Türkiye'nin en bilindik şirketlerinden birinin terör örgütü olan bir gruba para aktarmasının izini bulmuştur. Bulduğu bu izle peşine düşen sanal ve gerçek hayattaki kişilerin elinden kurulabilecek mi? Yağm...