O günden sonra mert beni kendi evine götürdü. Ne kadar inkâr etsemde götürdü. Bana tanıdığım mert'in bu olduğunu söylemişti. Bana hep iyi yüzünü göstermiş. O hep böyleymiş.
"Kalkmayacak mısın? "Dedi mert.
Yataktaydım ve uyandım uyanalı çıkmıyordum. Çıkmak istemiyordum. Konuşmak istemiyordum. Konuşsam ağlardım. Mete'yi anlatırdım. Ve o da delirirdi. En iyisi yatakta durmaktı.
"Konuşsana"dedi yine.
"Nil beni sinirlendirme. Konuş benimle"
Hızla arkama dönüp yüzüne baktım.
"Ne Konuşayım. Mete'yi nasıl dövdüğünü mü anlatayım? Canımı nasıl yaktığını mı anlatayım? Kalbimi nasıl kırdığını mı anlatayım? Benden konuşmamı isteme. Beni isteme! "Diye bağırdım.
Yatakta yanıma oturdu. Ellerini yüzüme yaklaştırdı. Hemen kendimi geri çektim. O ellerle dövmüştü. O ellerle bana dokunamaz. Konumu sıkıca tutup beni kendine çekti. Yüzümüz çok yakındı ve kolum da ki eli çok sıkı idi.
"Benden kaçamazsın. Sen benimsin. Buna alışsan iyi edersin. Buradan çıkamazsın. Sen benim kadınım sın. İstesen de istemesen de ben hep yanında olacağım. Benden uzaklaşma. "Bağırmadan kısa ve net sözler söylemişti. Keskin nefesi yüzüme her çarptığında kendimden geçiyor gibiydim. Mert yaklaştı ve kafasını boynuma koydu. Burnunu boynumda hissediyordum. Derin bir nefes aldı. O sıra da bende o erkeksi kokusunda eriyordum. Beni bu adama çeken ne peki? İstemsizce ellerim boynuna gitti. Sarıldım. Anında mert'in elleri belimi buldu. Beni kendine daha da çekti. Şu an sanki bir beden olmuştuk. Beni yavaşça yatağa yatırdı. Gözleri gözlerimi buldu. Anlamadığım bir duygu ile bakıyordu. Bana yaklaşıyordu. Korkuyordum. Yanlış bir şeylerin olmasından korkuyordum. Daha da yakalaştı. Tam öpecek ken kapı çaldı. İçimde alkış sesi duydum sanki. Ama mert kımıldamıyordu. Ne üzerimden kalkıyor ne de yaklaşıyordu. Çok yakındık. Mert'e baktım.
"Ka-kapı çalıyor. "
"Duydum"
"Açmayacak mısın? "
"Hayır"
Tekrar kapı çaldı.
"Ama ısrar ediyor"
"Umrumda değil"
Tekrar kapı çaldı.
"Belki önemlidir "
"Şu siktiğimin kapısı"deyip üzerimden kalktı.
Yataktan kalkıp zafer dansı yapmaya başladım. Kim gelmiştir acaba. Kapıyı yavaşça açtım. Yavasca merdivenlere yaklaştım. Bunu öğrenmeliyim. Merdivenlerden aşağı indim. Takım elbiseli bir adam vardı. Önemli bir konu konuşuyorlar galiba. Ama ne? Merdivenlerin sonuna geldim. Mert'in bakışları beni buldu. Üzerime bakındı. O bakınca bende baktım. Ne güzel! Altımda kalçamı bile yarıda bırakan bir şort vardı ve üzerimde karnımı açıkta bırakan bir t-shirt vardı.
"Çık yukarı!! "Diye kükredi bir anda.
Adamın bakışları da beni buldu.
"Sana çık dedim"
Bana emir veremez. Ben onun kölesi değilim. Bana böyle bağıramaz.
"Eğer çıkmazsan seni akşama kadar beceririm. "
Duyduğum sözle olduğum yere zımbalandım. Bu haksızlık. Bana kölesi gibi davranıyordu. Hızla merdivenlerden çıktım. Odaya girip kapıyı sertçe kapattım. Olduğum yer çöktüm. Bana çok kötü davranıyordu. O sözde neydi öyle? Beni adamın yanında küçük görmüştü. Sanki onun kölesi gibi davranıyordu. Ben onun kölesi değilim. Burada kalmak zorunda değildim. Hemen dolaba yöneldim. Mert evimden bir kaç parça kıyafet getirmişti. Hemen onlardan giyindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mafya ile oyun
Teen Fiction"Nil bu yaptığımız oyunun baş karakteri. Her şeyi onun sayesinde yapacağız, bu sorun sandığımızdan daha tehlikeli. Nil eğer bu tehlikeyi göze alamam diyorsan seni anlarım. " Her şey benim sayemdemi olacak. İyide bu sorun ne. "Peki sorun ne tam olar...