Bugün üniversitemin koridorlarında son kez öğrenci sıfatıyla gezdiğim gün.Etrafıma şöyle bir bakıyorum,gözlerim dolmadı değil.Oysa Ayşe'yle "ne zaman mezun olacağız?,bitmeyecek gibi bu okul!"gibi cümleleri sanki dün söylemişiz.Şimdi diplomalarımızı almak için merdivenleri 8 sene boyunca olduğu gibi Ayşe'yle kol kola çıkıyoruz.Ayşe benim bu dünyada en yakın arkadaşım,lisede tanışıp aynı üniversiteden mezun oluyoruz.Bu bizim liseden beri hayalini kurduğumuz tek şeydi diyebilirim.Üniversiteye ilk geldiğimizde şaşkın gözlerle etrafa bakmıştık,hani lise son sınıfta üniversite hayatı denilen kavramı gözümüzde o kadar büyütmüşüz ki ilk gün "acaba burası üniversite mi,yanlış gelmiş olmayalım Ayşe?" deyip bir süre kendime gelemediğimi hatırlıyorum.Neyse ki bir 10 gün kadar sonra tam anlamıyla üniversiteye adapte oldum.Üniversitede hem derslerimde hem de ders dışı etkinliklerde etkin olmaya çalıştım.Ders dışı etkinlikleri Ayşe sayesinde hiçbir zaman kaçırmadım.Bizim kız benden daha hevesliydi bu tür konularda.Ben ise boş bulduğum her anımda evime gidip,odamın o en güzel köşesine geçip geceden kalma yarım bıraktığım romanıma veya daha hiç başlamadığım ama okumak için sabırsızlandığım kitaplarımla vakit geçiriyordum.Belki kitaplara olan ilgim annem ve babam sayesinde diye düşünüyorum.Kendileri öğretmenler,çocukluğumdan beri kitapların arasında büyüdüğüm için onlara ne kadar teşekkür etsem az,iyi ki onların çocuğu olarak bu dünyaya gelmişim.Ben bunları düşünürken Ayşe'nin koluma vurmasıyla kendime geldim.
-Neye daldın böyle kuzum?"
-Hiç Ayşe,mezun oluyoruz ya ne çabuk geçti zaman diyordum öyle anılara dalmışım."dedim ciddi bir ses tonuyla.İki saniye sonra Ayşe'yle göz göze gelip kahkaha attık,boş koridorlarda yankılandı sesimiz.10 dakika sonra diplomalarımız elimizde,hayallerini kurup birbirimize anlattığımız mesleklerimiz ile yuvalarımıza dönmek için yola koyuluyoruz.Yarım saat sonra mahalledeyiz."Ahh evim evimm güzel evimm" deyip bahçedeki hamağa yayılıyorum.Ayşe de karşımdaki masada yerini alıyor.İçime çekiyorum bahçemizdeki mis gibi güllerin kokusunu.5 dakika sonra annem yanımızda yerimizi alıyor. Diplomalarımıza bakıyor usul usul,önce beni sonra da Ayşeyi tebrik ediyor.Yanaklarımıza birer öpücükte kondurmayı da ihmal etmiyor canım anneciğim.Yarım saat kadar sohbet ettikten sonra Ayşeyi kapıdan yolcu ediyorum bizim yan tarafa,Leman teyzeye hal hatır sorup,evime dönüyorum.Psikolog olmanın verdiği heyecanla çıkıyorum merdivenleri odama ulaşmak için.Diplomamı koyuyorum odamın en güzel köşesine.Akşam olunca da bahçede annem ve babamla diploma almamın şerefine güzel bir yemek hazırlayıp karnımızı doyuruyoruz.Yemek faslımız bittikten sonra anneme yardım edip,keyif kahvelerimizi içiyoruz.Yatmaya doğru evimize çıkarken babamın söylediği şeyle içime hüzün çöküyor.Merdivenin başında beni tebrik ettikten sonra;
-"Yarın dedene uğramaya ne dersin?"
-"Seve seve,çiçekte alırız giderken"dedim titreyen sesimle.Dedemi 2 yıl önce kaybettik.Babaanne ve dedeyle büyüyen bir çocuk olarak hiçbir zaman dedemin yokluğuna alışamayacağım.Bu yüzdendir ki babaannemin evine dedem öldüğünden beri gitmek istemedim.Ve dedem herkesten her şeyden çok farklıydı benim hayatımda ve de hep öyle kalacak.Yarın dedeme elimde diplomamla gideceğim zaman ona neler söyleyeceğimi hayal ederek güzel bir uykuya daldım.Sabah kahvaltımızı yapar yapmaz dedemin mezarlığında yerimizi aldık.Önce ona aldığımız çiçekleri verdik,güzelce suladık toprağını.Dualarımızı okuduk.Ondan sonra babam özlem giderdi biraz babasıyla,konuştu dertleşti.Ardından annem döktü içini dedeme belki de babamı şikayet etti.Babam ne zaman annemi dedemle dertleşirken görse "kesin beni şikayet ediyor baksana şuna" der ve ardından birbirimize bakıp dolan gözlerimizle gülümsemeye çalışırız.Annemden sonra ben yerimi aldım dedemin başucunda.Anlattım ona,hayallerimin birinin daha gerçekleştiğini söyledim.Ellerimi toprağında gezdirdim.Özlemimi az da olsa gidermek için.Babam usulca yanaştı
-"Kızım yavaş yavaş gidelim artık ne dersin? "
Gözyaşlarımı silip,"Olur baba gidelim" dedim.Babam ile annem önden ben ise gözyaşlarımla arkalarından yola koyulduk.Tam mezarlıktan çıkacakken bir adamı gördüm.Mezar başında durmadan konuşuyordu.Papatyalar getirmiş,güzelce yerleştiriyordu toprağa.Kimini kaybetmişti acaba,hangi sevdiği o toprağın altındaydı? Adamın hali derinden etkilemişti beni.Babama
-"Baba siz gidin ben 10 dakika sonra eve geleceğim,biraz yürümeye ihtiyacım var" dedim."Peki kızım fazla gecikme " dediğini duydum babamın.Babam ve annem gittikten sonra adamın olduğu yere usulca yanaştım.
"Alışamadım yokluğuna meleğim.Kaç sene oldu alışamadım bir türlü.Deli sanıyorlar artık beni,seni gördüğüm seni hissettiğim her yerde seninle konuşuyorum Nurcan'ım.Beni duyuyorsun biliyorum.Bazen rüyamda görüyorum o güzel yüzünü,sarılmaya çalışıyorum ama lanet olsun ki tam o zaman uyanıyorum bu sensiz hayata.Sevda da bana bir şey olacak diye dört dönüyor etrafımda görsen.Büyüdü kocaman oldu artık,genç kız oldu..Bugün gelemedi diplomasını almaya gitti üniversiteye ama alsın gelecek hemen.Papatyalarını beğendin mi sevgilim? Yarın hangi çiçekten getireyim sana?Hiçbiri senin gibi güzel değil biliyor musun? Ağlamıyorum merak etme.Sadece bir an önce yanına gelmek istiyorum.Bekliyorum günlerim geçsin diye.Seni çok seviyorum meleğim. "
Gözyaşlarım adamın sevdiceğinin mezar taşına öpücük kondurmasıyla gözlerimden usulca aktılar.Ağaç dibine çöktüm,gözlerim kuruyana kadar olduğum yerde ağladım.Bu biçare adamın hali hayatım boyunca aklımdan hiç çıkmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ (TAMAMLANDI) #wattsy2019
Romance" Dilime Zeki Müren'in şarkısı dolanmıştı o akşam. 'Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak' O akşamdan sonra onu bana soranlara hep bu şarkıyı söyledim. " Leyla. " Yine bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmak istemiyorum. Bekle ben...