"Bu gördüğünüz yatağında mışıl mışıl uyuyan adam bugün itibariyle hayatıma dahil olacak adam. Bu adam kalbimi emanet ettiğim ve sonra kalbimle birlikte aklımı da alan adam "
-Mecnunnn!
-Efendim anne
-Koş yetiş Sevginin dedesiyle babası sokak ortasında kavga ediyorlar.! Demesiyle attım kendimi sokağa. Sevgiye gitti ilk önce gözüm. Aldım kucağıma emanet ettim anneme.
-Anne Sevgiyi benim odama götür kapıyı da kapatın güzelce. Sonra Sevgiye döndüm "Geliyorum birazdan aşkım korkma sen. (İsmimi söylemesini beceremediği için hanımefendi bana küçüklüğünden beri aşkım der. ) Ortalığı yatıştırma gayreti içerisindeyim. Sevgi haricinde hiçbiri umurumda değil, Sevgi olmasaydı bu adamlara yapacağımı bilirdim.
Sevgi çok küçükken annesi onu terk etmiş, babası, babaannesi ve dedesiyle yaşama başlamıştı. Fakat ne yazık ki ona itinayla bakan babaannesi Sevgi 3 yaşındayken vefat etmiş. Durmadan içip sızan bu adamların eline kaldı benim aşkım. Neyse ki annemle bu mahalleye taşındık. Çok zaman geçmeden yanında aldım soluğu. Yine bir gün kavga gürültü sesleriyle uyandım. Koşarak bu vurdumduymaz adamların evinde buldum kendimi. Sevgi ise kanepelerin arasına saklanmış ağlayan gözleriyle etrafına bakıyordu. Onu o halde görünce hemen kucakladım, bizim eve götürdüm. Dedesiyle babasını (sözde) sakinleştirdikten sonra evimin yolunu tuttum. Eve girdiğimde Sevgi hala ağlamakta idi. Yanına usulca sokuldum. Burada istediği kadar kalabileceğini anlattım. Daha sonra elini yüzünü güzelce yıkadık prensesin ve annemin hazırladığı kahvaltıya oturduk. Sevgiyle ilk tanışmamız bu şekilde olmuştu. Bugün de aynı olay tekrarlanıyordu. Artık sabrımın kalmadığını hissettim. Ve Sevgi'nin bundan sonra bizimle kalabilmesi için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Günümün işten kalan kısmını 5 senedir Sevgiye adıyorum. Sadece yatmak için evine gittiği doğrudur. Bu durumdan ne ben şikayetçiyim ne de annem. O bizim evin küçüğü artık. Onun mutluluğu, hepimizin mutluluğu. Bundan sonrada uyumak için gittiği o eve kesinlikle gitmesine izin vermeyeceğim. "Beraber uyuyup beraber uyanacağız Sevgi. Senin huzurun için."
Öncelikle Sevginin yaşadığı olayları çok çabuk atlatabilmesi için psikologa götürmeye karar verdik. Hemen hastanede çalışan arkadaşımı aradım. Onun tavsiye ettiği doktora randevu almaya koyulduk. Randevu işlemimizi hallettikten sonra anneme Sevgiyi hazırlamasını söyledim. 5 dakika sonra dışarıdaydık. Elinden tuttum prensesin ve usulca hastanenin yolunu tuttuk. Güle oynaya hastaneye varmıştık. "Tek ihtiyacın olan şey sevgi aslında meleğim" dedim içimden Sevgiye bakarak. Kararımdan da vazgeçmedim, onun iyiliği için her şeyi yapmaya hazırdım. "Psikolog denilen adam eğer çok canını sıkarsa Sevgimin, onun orada beş dakika kalmasına dahi izin vermem" diyerek hastanenin kapısından içeri adımımızı attık. Sekretere yöneldim, biraz beklememizi söyledi. Bizde usulca hastanedeki koltuklara oturduk. Aldım prensesi kucağıma. Korkmaması gerektiğini, ona bir şey olmasına izin vermediğimi anlattım. Buraya gelmenin en doğru karar olduğunu izah ettim. Bu yaşadıkları ilerisi için çok büyük sorunlar olabilirdi. Ama biz beraber aşacaktık bunları. Kocaman öptüm alnından. Tam o sırada gülümsemesiyle etrafa hayat saçan bir kadına rastladım. Gördüğü herkese gülen gözleriyle "Günaydın" diyen bir kadın. Bize doğru yaklaşıyordu yavaş yavaş. O zarif hatlarıyla, tarif edemediğim kelimelere dökemediğim ses tonuyla, kışın ortasında bahar getiren gülümsemesiyle gözlerimin içine baka baka "Günaydın" deyip geçti yanımızdan. 5 dakika sonra sekreter hanım psikologun odasına girebileceğimizi kendisinin gelmiş olduğunu söyledi. Sevginin elinden tutarak sekreter hanımı takip ettim.
-"Buyurun,psikolog hanım birazdan burada olacak. "
-"Teşekkürler " deyip gösterdiği kapıdan içeri girdik. "Geç bakalım prenses, ablayı bekleyelim." diyerek masanın ucundaki koltuklara yöneldik. İçerisi bir hastanede olabilecek en güzel yerdi. Sevginin yüzüne baktığımda onunda benimle aynı fikirde olduğu kesindi. Kısacası ikimizin de yüzü gülüyordu. Buradan çıktığımda arkadaşıma bunun için teşekkür etmeyi unutmamalıyım diye geçirdim içimden. 5 dakika sonra kapının açılmasıyla o ses tonunun kulağımda yankılandığını hissettim bir an fazla etkisinde kaldığımı düşündüm ama bu o kadındı.
-Hoş geldiniz diyerek usulca sandalyesine oturdu.
-Hoş bulduk dedim şaşkınlıkla.
-Küçük kızımız için mi buradayız yoksa sizin için mi beyefendi ? dedi gülümseyerek.
-Kızımız için geldik dedim
-Peki öyleyse sizi dışarı alabilir miyim ? Prensesle baş başa kalabiliriz.
-Tabi dedim çıkmadan Sevginin kulağına eğilerek "bir şey olursa dışardayım seni çok seviyorum aşkım " dedim ve alnından kocaman öperek kapıya yöneldim. Tam kapıdan çıkacakken
-Beyefendi isminizi rica etsem alabilir miyim ? Kızımız küçük olduğu için velisinin ismini de dosyaya yazmam isteniliyor.
İsmimin ne için gerekli olduğunu duymamıştım bile.
-Mecnun dedim,gülümsedi. "Eğer bir kez daha gülümseyecek olursa bu kapıdan dışarı çıkabileceğimi düşünmüyordum."
-Latife ediyorsunuz herhalde gerçek isminizi soruyorum dedi
İsmimi tekrar yineledim. Şaşkınlıkla suratıma baktı. Ardından "Pekala Mecnun bey dışarı çıkabilirsin " dedi. Ve usulca beklemeye başladım. Aklıma Cemal Süreyya'nın bir şiirinden en sevdiğim kısım geldi.
"Ilıktır senin sesin." Bu kadın için yazılmıştı sanki.
1 SAAT SONRA
Kapının önünde yerimi aldım. Bir saat olmuştu ama hala Sevgi içerideydi. Artık dayanamadım ve kapıya doğru yöneldim. İçeriden Sevginin gülümsemesini duyuyordum. O muhteşem ses tonunu. Sekreterden bir kağıt ile kalem rica ettim. Ve Sevgiyi beklemeye başladım. Çok geçmeden kapı açılmıştı. Sevgiyle kocaman sarıldık. Mutluydu.
- Mecnun bey Sevginin dedesi ve babasıyla özel olarak konuşmam gerekecek. Onlara ait bilgileri sekreter hanıma bırakabilir misiniz ?
- Tabi dedim.
- Teşekkür ederim. Sevgi ne zaman isterse buraya benim yanıma gelebilir. Görüşmek üzere dedi
- İyi günler deyip kapının kapanmasını bekledim.
Sevgiye 5 dakika koltukta oturmasını rica ettim. Elimdeki notu kapının altından içeri yolladım. Ve sonra hızlı adımlarla prensesi de alıp evimizin yoluna koyuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ (TAMAMLANDI) #wattsy2019
Romance" Dilime Zeki Müren'in şarkısı dolanmıştı o akşam. 'Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak' O akşamdan sonra onu bana soranlara hep bu şarkıyı söyledim. " Leyla. " Yine bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmak istemiyorum. Bekle ben...