Geçen birkaç saat sonucunda akşama doğru uykularından uyandı ikili de. Akılları her ne kadar dolu olsa da, ne kadar üzgün olsalar da uyuyabilmişlerdi sıkı sıkı sarılarak.İkisine de sessizlik eşlik ediyordu.
Düşünceleri çok fazla karmaşıktı ama buna rağmen ağızlarından tek kelime çıkmıyordu. Ağızlarını açtıkları anda ortalık karmaşaya dönebilirdi, asıl görevlerinden şaşabilirlerdi ve bu yüzden susmayı seçtiler.
Jungkook eşine daha fazla yaklaşıp ensesi ve saçları arasına öpücükler kondurdu usulca. Öpmeye bile kıyamadığı bu adamdan ayrılmazdı, onu bırakmazdı. Halkını güvende tutmak başka bir şeydi, sevdiğinden vazgeçmek bambaşka bir şeydi. Mücahedele etmek yerine ikisini de birlikte yürütmeyi seçti.
Jimin eşinin yaklaşımıyla gözlerini yummuştu. Kafayı yiyebilirdi birazdan. Öpücükleri arasında yok olup kendinden geçeceği kadar güzel öpüyordu onu. Bedenini biraz daha arkasına yapıştırıp Jungkook'un kolları arasında küçüldü. O hep onu kollasın, sıkıca sarsın istiyordu.
İkisi içinde zordu.
Jimin, Jeon krallığının kralına güvenmiş ve oğluyla evlenmişti. Başta ona bu kadar kucak açacağını bilemezdi, şimdi ona tutulmuşken bir anda hem sevdiği hemde krallığı tehlikeye girmişti. Bir kral her şeyi yapabilirdi, oğlunu dahi kontrol altına alabilirdi. Jimin en çok bundan korktu.
Eğer bir gelecekleri olsaydı ikisi de prens olmayı seçmezdi. Herkesin istediği bu konumdan birbirleri için vazgeçebilirlerdi fakat artık çok geçti, olan olmuştu. Jimin'in krallığı ayakta durabilecek miydi yoksa çoktan yıkılmış mıydı?
Jungkook eliyle Jimin'in elini yakalayarak parmaklarını birleştirdi, Jimin de uzanıp eşinin elinin üstünü öptü. Bu sefer ki her şeyden farklıydı, sanki sonmuşçasına öpüyorlardı birbirlerini.
Jungkook yerinden doğrulduğu sırada Jimin korkuyla koluna asıldı, gideceğinden korktu. Eşini yatıştırmak için sakince yanağını okşadı prens. "Odaya yemek göndermelerini söyleyeceğim. Bekle beni burada, işim kısa sürecek."
"Çabuk dön."
Uzanıp alnından öptü. "Elbette güzellik."
Üzerine örttükleri örtüyü kaldırıp yataktan çıktı Jungkook, yerdeki ayakkabılarını da giyerek çıkmadan önce Jimin'e baktı. Yatakta küçücük kalmış arkasından ona bakıyordu kızarmış gözleriyle. Derin bir iç çekti Jungkook. Ne yapacaklardı da toparlanacaklardı?
Arkasına daha fazla bakmadan odalarından çıktı, daha fazla baksaydı Jimin'e yapışabilirdi. Onu o kadar çok seviyordu ki düğünde gördüğü o surata anında aşık olmuştu. Tam ona sahip olduğunu düşünürken elleri arasından gitmesine müsaade etmezdi.
Kapıdaki yardımcıların selamlarını aldı. "Prens için yiyecek bir şeyler ayarlayıp odaya gönderin. Hiçbir şey eksik olmasın."
"Emredersiniz efendim."
Başka bir şey söylemeyerek Prens Kwang'ın odasına doğru yürüdü. Abisine danışıp ne yapılması gerektiğini öğrenecek. Abisinin daha yeni çocuğu olacağı sırada savaş haberine denk gelmeleri çocuğun hayatıyla birlikte prensesin hayatını da tehlikeye sokabilirdi, onlar için de endişelendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Prince |Jikook|
FanfictionJeon Kraliyeti ve Park Kraliyeti evlendirdikleri büyük çocuklarından çocuk haberi alamayınca dış tehditler yüzünden iki kraliyette iki oğlunu evlendirme kararı alır. İki aile çocukları tekrar bir araya getirmek için çalışmalarına başlamıştı artık...