Günler iki aşığın gizli saklı buluşmasına engel olmamıştı. Onlar çoğu engellere rağmen tekrardan bir araya gelmeyi başaran iki aşıktı.Jimin sarayda kapalı kalmasına rağmen mutluydu, Jungkook yanındaydı. Her fırsat bulduğunda buluşmak için can atıyorlardı. Şimdiyse öpmekten bırakamadığı kocasını mecburen bırakmış, kendi odasında oklarla uğraşıyordu.
Jungkook sıcak çayını yudumlayıp düşünürken kapının açılmasıyla gördüğü kişi yüzünden ayağa kalktı. "Kraliçem? Bir sorun mu var, nedir sizi buraya kadar getiren?"
Kraliçe genelde Jungkook'un odasına gelmez hatta onu odasına çağırttırırdı. Jungkook'un telaş yapması oldukça normaldi, belli ki önemli ya da gizli bir şey vardı.
Kapı kapanan kadar bekledi kraliçe. Kapanacağı an Jungkook'un yanına gelip kimsenin duymaması için fısıldadı. "Baban çok rahatsız."
"Neyi var?" Sıcak çayını bırakıp kraliçenin sözlerine kulak verdi.
"Bir süredir böyleydi, bugün tam anlamıyla çöküş yaşadı."
Jungkook anında hızlı adımlarla ilerleyip kapısını açıp kendisini dışarıya attı. Ayakları onu tek bir yere, babasının yanına götürüyordu. Ona kızdığı günler olmuştu, şimdiyse hepsi bomboştu. Özellikle Jimin ve kendisi için yaptıklarını düşünürse babasına minnet borçluydu.
Prens, soluğu hemen babasının yanında almıştı. Prensi gören görevliler kapıyı açarak girmesine izin verdiklerinde Jungkook anında daldı içeri.
"Baba?"
"Gel Jungkook." Yorgun çıkan bir ses. Jungkook'un korktuğu başına geliyordu. Yatağında uzanan babasının yanına geldiğin çöktüğünü görebiliyordu.
"Neyiniz var?"
"Bir süredir kalbim sıkışıyor. Yaşlandım artık biliyorsun." Hastalığına rağmen güldüğü an öksürükleri birbirine karıştı. Jungkook hemen babasının sırtına destek verip doğrultarak arkasına yastıkları dizdi.
"Hayır tek bahanen bu olmaz baba." dedi sinirle. Düşündüğü şey geniş çaplıydı. "Baba, sen önlem almak için mi beni veliaht yaptın?"
"Ben yapmam gerekeni yaptım." Kralın sözleri oğlunun dediklerini onaylıyordu şu an. Hastalığı olduğu için taht kavgaları yaşanmasın diye şimdiden oğlunu veliaht yapmıştı.
"Neyin var? Neyin var da böyle olacağını anladın hemen?" Elini kavradı hasta babasının. Bir süredir didişip durmaları yüzünden şu an vicdan azabı dahi çekiyordu.
Boşta kalan elini veliahtının yüzüne yaklaştırıp yumuşakça okşadı. "Sen benden sonra ki kral olup aileni koruyacaksın. Prenses Jihyun'u da buraya aldırtacağım, bununla senin ilgilenmeni istiyorum."
Jungkook, babasının konuyu kapatmaya çalıştığını görebiliyordu. Öfkesine hakim olamadı. "Baba bana düzgün bir açıklama yap."
"Jungkook, yorgunum." Bitkin bir nefes sesi duyuldu odada. "Söyleyecek bir şeyim yok. Eğer söylemem gereken tek bir şey varsa o da ailene, sevdiğine ve abinin oğluna sahip çıkıp koruman olacaktır."
"Hekimi çağıracağım. Saray hanımlarına söyleyeceğim sana sıcak taş ve çay getirsinler." Telaşı bedenine yansıdı genç çocuğun. Babasının elini yorganın üzerine hafifçe bırakarak ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Prince |Jikook|
FanfictionJeon Kraliyeti ve Park Kraliyeti evlendirdikleri büyük çocuklarından çocuk haberi alamayınca dış tehditler yüzünden iki kraliyette iki oğlunu evlendirme kararı alır. İki aile çocukları tekrar bir araya getirmek için çalışmalarına başlamıştı artık...