Prensin eşi tüm ihtişamıyla karşısında duruyordu. Uyuyamadığı için uykusuz kalan gözleriyle sevdiğinin yüzüne bakıyordu Jungkook. Jimin'in de dolan gözlerini görmüştü, o da özlemişti aynı kendisi gibi."Sen..." Devam edemedi Jungkook çünkü Jimin'in orada olup olmadığına bile emin değildi. Belki de sürekli içmekten hayal görmeye başlamıştı. Parmaklarıyla gözlerini ovuşturup karşısına baktığında hâlâ gözleri dolan eşini görüyordu.
Jimin gittiğinden beri onu sürekli bir yerlerde bulup karşılaştığını hayal etmişti ama böylesini beklemiyordu. Kalbi onu gördüğü andan beri o kadar acımıştı ki nefes alışverişleri güçleşmişti. Sahiden, bakmaya kıyamadığı eşi şu an ağlayarak onu mu izliyordu?
Jungkook'un kaskatı kesilip tepki verememesin büyük kısmı da şaşkınlığındandı. Jimin eşinin kıpırdamadığını görünce sessizce akıttığı gözyaşlarını parmaklarıyla sildiği gibi eşine koştu ve boynuna atladı. Şok da olan diğer prens ten temasından sonra uyarılmış gibi hızlıca Jimin'in beline yapışıp sıkıca sarıldı.
"Seni çok özledim." diyebildi Jimin titreyen sesiyle. Onun da Jungkook'tan farkı yoktu, ikisin de bedenleri özlem ve şaşkınlıkla titriyordu. Birlikte ağlayıp birlikte sarılarak birbirlerini teselli ediyorlardı.
Jungkook eşinin sardığı beline daha sıkı sarılıp kucakladığı gibi yatağa sürükledi. Kendisini yatağa bırakıp Jimin'i de kıcağına oturttuğunda açmaya zorlandığı gözleriyle eşinin güzel yüzüne bakmak için zorladı. Hâlâ güzeldi, geçen mevsimler güzelliğinden hiçbir şey eksiltmemişti.
Özlemle öne atılıp Jimin'in dolgun dudaklarıyla kendisininkini buluşturup sıkı sıkı sarılmaya devam etti. Bu sıcaklığı o kadar özlemişti ki anlatmaya kelimeleri yetmezdi.
"Seni aradım." Şaşkınlığından çıkan Jungkook yanaklarına akan sıcak gözyaşlarını takmayarak Jimin'in sırtını sıvazlıyordu. "Her yerde seni aradım. Bulamadım Jimin. Yer yarıldı sanki de içine girdin. Bunca zaman nerelerdeydin?"
Jimin, Jungkook'un omuzlarına tutunup doğrularak ona baktı. "Min Krallığını hatırlıyor musun? Prens Yoongi savaş sırasında bizi bulup çıkartmış. Zamanında babam onlara çok yardım ettiği için şimdi onlar bize yardıma geldi ama geç kalındı. Krallık yıkıldı. Sadece bizi kurtarabildiler. Bize orada çok iyi baktılar."
"Prens Yoongi mi?" Jungkook onu hatırlıyordu. Birkaç düğünde görmüştü onu, kendi düğünlerinde de görmüştü ama pek fazla konuşmuşluğu yoktu.
"Karşına daha erken çıkacaktım ama seni de tehlikeye atmak istemedim." Titrekçe nefes alarak başını omzuna yasladı. "Sensizlik çok zordu. Oda ne kadar sıcak olsa da yatak sensiz buz gibiydi."
"Bana geldin. Bana geldin ve ben seni bundan sonra hiçbir yere bırakmam."
"Kral ne olacak?" Asıl sorunu buydu Jimin'in. Kral hayatta olduğu sürece hepsini ezip emirler verecek ve Jungkook ile yakınlığını kesmeye devam edecekti. Evliliğini bile yok sayacaktı. Kim bilir belki de çoktan yok saymıştı ama parmaklarındaki yüzükler bunun tam tersini söylüyordu.
"Her şeyi halledeceğim. Sen bunları düşünme, tamam mı? Sadece yanımda kalıp bana böyle sıkı sıkı sarılmaya bak."
Bütün endişeleri bir kenara bırakarak ikisinin yüzük olan ellerini buluşturup sıkıca tuttu. Birbirlerine ettikleri yeminden sonra kendi yüzükleriyle eritilip bir olan yüzüklerini birbirine değdirerek gülümsedi Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Prince |Jikook|
FanfictionJeon Kraliyeti ve Park Kraliyeti evlendirdikleri büyük çocuklarından çocuk haberi alamayınca dış tehditler yüzünden iki kraliyette iki oğlunu evlendirme kararı alır. İki aile çocukları tekrar bir araya getirmek için çalışmalarına başlamıştı artık...