Multimedia - Mira Etkin!
Etrafında ki herkes ölürken, nasıl bu kadar güçlü olabiliyorsun?
Düşen melek gözlerini kapat. Bu gece düşmene izin vermeyeceğim.
Acıyı nasıl alabilirim? Nasıl kurtarabilirim?
Düşen meleği, karanlıkta.
...
Ve ben, kurtaramadım.
Düşen bir meleği...
Bölüm şarkısı; Three Days Grace - Fallen Angel
Ölümden kaçıyordun en son, saklanabildin mi çocuk? Yoksa benim gibi o da mı sobeledi seni acıya.
Sessizlik çok yüksek sesli bir şarkı gibiydi. Herkes duyuyor ama çok azı eşlik edebiliyordu. Her dile çevrilip, her dile dolanmıyordu. Bazılarını çok rahatsız ediyorken, bazılarının birazda olsa kaçmak istedikleri hayatlarından sıyrılma nedeni olabiliyordu. Hepimizin her gün en az bir kez dinlediği bu şarkı, düşüncelerimizin tercümanıydı ancak içinde bir kelime dahi yoktu... Her insan bu dilde anlaşamazdı, kutsal harfleri vardı.
Bu alfabeyle anlaşabilen Mira ve Yağız, şu an onu yapıyorlardı. Birbirleriyle sessiz harflerle anlaşıp, kimsenin duyamayacağı uzun cümleler kuruyorlardı. Kim bilir belki de bu duymadığımız kelimeler canımızı yakacağından sessizdiler.
"Ateş et hadi, neyi bekliyorsun?"
"Eğer seni vurmak istiyorsam canın yanmalı." dedi Mira. Bunu söylerken ciddiydi ve Yağız'ın öfkesini uykusundan dürtüğünden belki de bir haberdi. Belki de istediği tam olarak buydu. Bilerek yapıyordu... "Ama istesemde daha fazla yakamayacağımı biliyorum."
Yağız'ın kaşları çatıldı. Mira'nın ne demek istediğini anlamak için birkaç saniyeliğine ifadesini analiz ederken Mira'nın silahı daha sıkı tuttuğunu fark etti. Gözlerini gözlerinden ayırmasada göz ucuyla elinin kıpırdadığını görmesi bu sonucu çıkarmasını sağlamıştı Yağız'ın. Yapabileceğini söyleyen bir yanı vardı, fakat bir yanı vardı ki bağıra çağıra kendini olgunlaşmış bir kadın gibi göstermek istediğini, ancak gözlerinin içinde küçük Mira'yı taşıdığını; tam da bu yüzden o tetiğe basamayacağını söylüyordu. Öyle miydi? Göstermek istediğini görmelerini mi istiyordu, Mira? İçindeki Mira'yı saklamaya çalıştığı için yeni bir maske miydi bu?
O maskenin arkasında o küçük kız çocuğumu vardı. Ürkekçe orada mı gizleniyordu. Eğer öyleyse Yağız uğraşır ve o maskenin ardından küçük Mira'nın kendininkine göre minik elinden tutup çıkarabilirdi.
Mira, Yağız'ın elini silahla birlikte tutup yön vermiş olduğu, sol göğsüne bastırdığı silaha küçük bir göz attı. Ve Yağız'ın şaşıracağı kadar hızlı bir atakta bulunup diğer eliyle Yağız'ı itti. Yağız bir adımdan fazla gitmezken silah elinden bir an koptu ancak o değil, düşünceleri bu itiş ile sarsıldı. Silah göğsündende kopmuştu elinden koptuğu gibi. Bir an şaşırsada Yağız kaşlarının çatıp yüzünün tekrar gerilmesi uzun sürmedi. Yağız'dı o, afallaması bile birkaç saniye süren adam. Fakat bana olan nefreti ve öfkesi asırlar süren adam... "Eğer ki bu acıyı hissetmeni istiyorsam," dedi Mira gözlerini Yağız'ın gözlerinden ayırmıyordu ve bunu yaparken sanki zorlandığını göstermek istemiyordu. Gözlerini kırpmamasının nedeni yine aklından her ne geçiriyorsa kendiyle bir rekabete girip, içindeki gizlediği Mira'ya meydan okuması yüzündendi.
![](https://img.wattpad.com/cover/88598303-288-k587438.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL - Ölümün Ayak Sesleri (İkinci Seri)
Genç Kız EdebiyatıKirli ruhuna fısılda insanoğlu: Bu dünyaya gelen hiçbir ruh temiz dönmedi ahirete! İçki kokan nefesinle ağzına aldığın üç avuç su, kurtarmayacak seni. Elindeki kanı suyla temizlediğini sanan kaatili... Zaten hangi yargıç affetti ki? Yağız KARA 19 Oc...