Yılların, bana öğrettiği şeylerden biri de bu oldu; Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama. – Bukowski
"Ben o kadının yanında kalmam!" sesimi yükseltmiştim.Çünkü beni küçükken terk eden sonrada hiç birşey olmamış gibi beni bulan ve ben izin vermeden hayatımın bir anda merkezi olan ANNEM yani Hande Yüce beni yanına İstiyordu.Babam yanıma yaklaştı ve saçımdan öperek bana sarıldı ve derin bir nefes alarak"Bak kızım,biliyorum affedemiyorsun anlıyorum fakat çok az ömrüm kaldı kızım.Bunun sende farkındasın"dediğinde babamdan hemen ayrıldım ve "Nasıl bunları söylersin sen baba!beni bırakıp hiçbir yere gidemessin.anladınmı beni!" dediğimde babam"mecbursun"dediği anda dondum.
"Ben hiçbirşey için mecbur değilim!O kadının yanında mutsuz olucam bunu sende biliyorsun baba !" dediğimde babam masaya doğru ilerleyip cebinden bir anahtar çıkardı ve çekmeceyi açıp içinden tahta oymalı bir kutu çıkarttı ve elime tutuşturdu"Bu ne şimdi?"dediğimde babam kutuyu göstererek"Ben seni ikna edemiyorum.Belki bu kutu seni ikna eder"dedi ve yanımdan ayrıldı bende arkasından"Hayatta en değer verdiğim kişi bile ikna edemediyse bu tahtadan kutu beni hiç ikna edemez"dedim ve koşarak odama çıktım.
Babam kanserdi.Beyninde tümör vardı.Orta halli bir adamdı babam.Benim evimiz dublex ti.En üst kattaydık.Benim odam çatı katındaydı.Kutuyu yatağın üstüne fırlattığım anda yere bir adet patik,bir kaç zarf ve bir küçük kutu daha düştü.
Yatağa yürüyüp yere çömeldim ve yere düşen patiği elime aldım.Patiği kokladığımda içimde bir his belirdi.Mektuplardan birini elime aldım ve zarfı açıp mektubu okunmaya başladım.
Canım kızıma.
Küçüklüğünü göremedim belki.Kokunu koklayamadım.Ağladığında susturamadım.Hatalıyım.Evet.Ama seni çok seviyorum.iyi ki benim kızımsın.Güzel günler çok yakında güzel kızım benim...
Gibi şeyler yazıyordu mektupta.Diğer zarflardada aynısı yazıyordu.İster istemez içimdeki o burukluk tekrardan ortaya çıkmaya başlamıştı.Derin bir nefes aldım ve diğer küçük kutuyu açtım.Kutunun içinden minik bir inci kolye ile inci küpeler vardı.
Gitmelimiydim?Yoksa babamın yanında kalıp ona destek mi olmalıydım?Gerçeklerle yüzleşmelimiydim?Yoksa geçmişin o tozlu kitabını sonsuza dek açmamalımıydım.Kafam çok karışmıştı.Lise 11.sınıfa başlamama son 4 gün kalmıştı.Herşey darmadağınıktı.Herşeyi eski düzenine sokup kutunun içine koydum ve masanın üstüne bırakıp yatağa yattım ve derin düşüncelerimle birlikte uykuya daldım...
‡★‡★‡★‡★‡
3 Gün Sonra:
Yola çıkmıştık.İstanbula gidiyorduk.Bu 3 gün içinde yeni yeni kavgalar meydana gelmişti.ve sonunda o kadının yanına gitmem-Zorla- kabul görmüştü.
Ankara dan ayrılmak istemiyordum.Arkadaşlarını,dostlarını sevdiklerimi özelliklede Babamı yalnız bırakmak istemiyordum.Annem beni bıraktığında ben daha 3 aylıkmışım.Babam ise 34 yaşındaymış.Adam hem çalışıp hem bana bakmış.O kadın ise zengin bir koca bulup hemen kaçmış.
5 Saat Sonra:
Koca bir villanın önünde durdu babam.İnmek istemedi.Anlyordum.çünkü bende istemiyordum.Babama sarıldım ve kokusunu içime çektim"Bak kızım ben her hafta seni ziyarete gelicem tamammı"dediğinde gözlerim dolu dolu "tamam babacım" dedim ve babamdan ayrılıp villanın bahçesine girdim.
Artık yalnızdım.Başıma ne gelecek yada kimlerle tanışıcam bilmiyordum.Derin bir nefes aldım ve kapıya doğru yürümeye başladım.Zile basıcağım anda kapıyı orta yaşlı bir kadın açtı ve boynuma sarıldı.
Kadını yavaşça ittirdiğimde yüzüne baktım ağılıyordu.Yoksa bu kadın benim annem miydi!Bir kaç adım geri gittim ve Kafamı eğip rahatsızca"o senmisin?"dediğimde durdu ve hafif ve buruk bir gülümsemeyle"evet benim"dediğinde yanından geçip gittim.
Onun bana dokunmuş olması bile midemi bulandırıyordu.Koltuklardan birine oturduğumda direkt konuya giriş yaptım "Açık ve net 3 kuralım var.ilki beni düşünüyormuş gibi yapma! İki benle ilgili hiç bir şeye karışma üç burada uzun süre kalmıycam yani bana fazla alışma!" dediğimde karşımdaki koltuğa oturduğunda gözlerime dikkatlice baktı ve "Gözlerin aynı baban" dediğimde ukalaca sırıttım ve "Evet! Herşeyim babama benziyor.Hiç birşeyim sana benzemiyor" dediğimde gözleri doldu.
"Odam nerede" diye sorduğumda "üst tarafta kızım gel götüreyim seni" dediği anda elimle dur işareti yaptım.Gözlerim dolmuştu"Ben kendim giderim.17 yıldır kendi başımaydım Şimdide tek başıma bulurum ben yolu!"dedim ve merdivenlerden yukarıya çıktım.
Neredeyse 10 yakın oda vardı.Dikkatimi siyah tahta ,üstünde de sürgülü demir parmaklıklı kilitli bir kapı çekti.Kapıya doğru ilerlerken arkadan biri "durun!O kapıya kimse dokunamaz!" sesin geldiği yöne doğru baktığımda beyaz önlüklü bir kadın karşımda duruyordu.Ellerimi birleştirerek " bu odada ne var?" dediğimde kadın "Bizler bilmeyiz. O oda 10 yıldır kilitli.O odanın içindekini ancak hanımım bilir" dediği anda sahada çok merak ettim.
Kadın beni odama getirdiğinde teşekkür edip içeriye girdim.Odam mor ve beyaz renginden oluşuyordu.Çok güzeldi.Tabi abartıda vardı.Eşyalarımı hizmetliler yerleştiricekti.Bana ise sadece uyumak ve okula gitmek kalıcaktı.
1 Gün Sonra:
Hızlıca arabaya bindiğimde o biyolojik yetersiz arkamda kalmıştı.Nefret ediyordum ondan.
Okula doğru gidiyorduk.Yol yaklaşık yarım saat sürücekti.Ben ise acaba okuldan nasıl kaçarım diye düşünmeye başlamıştım.Okulun önüne geldiğimde devasa bir tabela gözüme çarptı Koray Koleji burada okuyacakmışım .İçeriye girdiğimde herkes bana bakıyordu.Ne yani ilk defa mı insan görüyorlardı?okulun için yürümeye devam ederken aniden biri omuzuma çarptı ve elindeki tüm belgeler etrafa saçıldı.Çocuğa baktığımda çok tatlı birine benziyordu.bana baktı ve ellerini havaya kaldırıp"özür dilerim"dediğinde "sorun değil" dedim ve önümd düşen kağıtları toplayıp eline verdiğimde gülümsedi ve "merhaba benim adım tolga" dediği ve elini uzatınca elini sıkıp"merhaba bende ada yeni öğrenciyim"dediğimde "öyle mi bende bu okulun başkanıyım" dedi ve elindeki belgelerden bir kaçını inceledikten sonra "adın ne demiştin?" dediğinde "Ahu soydan." dediğimde dikkatlice baktı ve "ahu soydan demek ki.Ama burada ahu yüce yazıyor" dediğinde "o benim.Yani off durumlar biraz karışık.Sınıfım neymiş?" dediğimde "11-D eşit ağırlık demek" dediğinde kafamı sallayıp "teşekkürler ,herneyse sonra görüşürüz" dedim ve sınıfa doğru yürümeye başladım.
Merhabalar Ben Tuana Uçluok.Kitabıma yorum yapmayı ve vold vermeyi unutmayın.....Okumaya Devam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamet Öncesi Sessizlik : A.R.A.F
Teen Fiction"Dokunma bana!" kadın bağırarak söylemişti adama bu hiç samimi olmayan sözleri.Adam kadına yaklaştı ve "dokunduğumda yanarsan eğer o zaman yak beni kendi ateşinde." dedi.Kadın ise adamı ittirerek"Eğer yanmaktan korksaydım seninle bu cehennemde olmaz...