Akşamüstü olduğu zaman bir hüzün çöker üstüme, geçmiş kokar her taraf.Gözümün önüne iki göz gelir, kahverengi gözler. İçine kendimi gömmek istediğim o gözler...
O gözlere her baktığımda durdu zaman benim için. O gözlere her baktığımda dünyanın rengi değişti benim için. Daha çok parladı hava, daha yumuşak oldu.
Ama bu aşk hiçbir zaman tam anlamıyla aşk olmayacak biliyorum. Tüm kalbimi içine gömdüğüm iki kahverengi göz olacak sadece.
O kadar zaman geçtiği halde halâ ona aşık olmam ne tuhaf.
O kadar kalbim kırıldığı halde yine olsa yine yapardım demek ne tuhaf.
Bir insan kırdığı bir kalbin içinde nasıl yaşar?
Bunu nasıl anlatsam sanki, insanın ciğerlerine birsürü cam kırığı battığı halde hâlâ nefes alması gibi bir şey.
Acı veriyor, hem içten içe yaşamaktan vazgeçiyorsun hem de halâ yaşamak için çırpınıyorsun. Hem öleyim de bitsin bu acı diyorsun hem de içinden yaşamak için dua ediyorsun.
Seni sevmek de böyle bir şey işte...
Peki bu hem mucize hem de imkansız aşktan geriye ne kaldı diye sor bakalım.
Ara sıra akla gelip gitmek bilmeyen anılar ve keşkeler...
Keşke derken seni sevdiğime olan pişmanlık değil kastettiğim sadece... keşke biraz umut olsaydı'nın keşkesi.
Peki ben bunları neden mi yazıyorum? En samimi şekilde açıklayacağım.
Bazen dolarsın ya aşktan,ya hüzünden, ya sevinçten.
Anlatmak istersin sevdiğine dostuna en yakınına.
Sen neden benim halimi hatrımı sormuyorsun?
Eğer huyundansa en sevmediğim huyun o.
Eğer sebep benden bıkmansa şu anda en üzüldüğüm şey o.
Eğer sebep yine ben isem en sevmediğim insan benim.
Ama unutma... hiçbir zaman en sevmediğim sen değilsin.
Benim kalbim akıllanmadıkça sen halâ benim bu dünyada en sevdiğimsin.
Kalbimin tahtına seni oturttum. Bu kadar acımasız olmayın kralım. 💋
...
Kadın defterine yazdığı kelimelere bakar, defterin sayfalarına dökülmüş göz yaşlarına bakar. Keşke bu yazdıklarını onun yüzüne söyleyecek cesareti olsaydı. Onu sevdiğini söylemişti evet ama hislerinin sadece sevmekten çok daha fazlası olduğunu söyleyememişti. O zaten sevmiyordu ki onu. Aşkının büyüklüğünü bilse ne fark ederdi ki? Belki biraz vicdan azabı duyardı. Kadının amacı kendini acındırmak değildi ki. O sadece kahverengi gözler tarafından sevgiyle bakılmak istiyordu o kadar. Ama bu imkansızdı o kadını asla sevmeyecekti. Sadece onu bu kadar çok sevdiği için ona acıyacaktı. Yolda ona para vermesi için yalvaran bir dilenci gibi görecekti onu. Acıyacak ama görmezden gelecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşamüstü Olduğu Zaman
RomanceKadın deri kapaklı defterini çıkarır ve yazmaya başlar.