Kadın mektubu adamın kapısının önüne koydu ve yatağına yatıp kendini uykuya teslim etti. Aklından çok fazla düşünce geçtiğinde, kendini kötü hissettiğinde uyuyup hayata mola vermeyi her daim sevmişti.
Mektubu vermesinden iki gün geçmişti. Adamdan haber yoktu. Tabii ki olmayacaktı! Ne düşünmüştü ki zaten. İki gündür adamla karşılaşmamak için evinden dışarı da çıkmamıştı. Sıkılmıştı bu ruh hallerinden, onu görse en fazla nolurdu? Suratına mı tükürürdü? En fazla acıyarak bakardı. O kırılmaya alışıktı, artık kırılırım diye korkmuyordu. Bu ruh haline en iyi gelen iki şey vardı;yazmak ve ağaçların arasında boş boş yürümek. Dışarı çıksa daha iyi olurdu belki de... Evet artık çıkmalıydı, yoksa onu düşünmekten delirecekti. Aslında çoktan deli olmuştu aşkından ama farkında değildi.
Evinden çıktığı anda adamın kapısının önünde birsürü koli görmek onu şaşırtmıştı. Taşınıyor muydu yani?!... Kadın yüzünden mi taşınıyordu? Tamam, kadın ona psikopatça aşıktı, adam bunu artık biliyordu. Ama sırf bu yüzden evinden taşınmak daha da deliceydi. Kadın tüm bu düşüncelerin arasında boğulurken kırmızı kazak gözüktü.
Adamla kadın göz göze geldi. Kadının aklındaki tüm düşünceler silindi. Şu an tek düşündüğü aklındaki onca endişenin adamın gözlerini görünce nereye saklandıklarıydı.
Adamın ne düşündüğünü ise belki de asla bilemeyecekti. Kadının gözleri doldu, adam gözlerini kaçırdı. Kadının aşkı adama ağır gelmiş. Kadının aşkını taşıyacağına evindeki eşyaları taşımaya karar vermişti. Kadın ise sadece ya onu bir daha göremezsem, onu son görüşüm bu mu olacak diye düşünüyordu.
Kadının aşkı mantığından ağır bastı, adamın yanına gitti, adını söyledi. Adam ona ne diyecek diye bakarken kadın ona sımsıkı sarıldı. Adam şaşkındı, hislerini yüzüne karşı söyleyemeyen bir kadının sarılma cesaretini göstermesi beklemediği bir şeydi. Adam önce ne yapacağını bilemedi, sonra o da sarıldı. Kadın gözlerini kapattı, sadece o anı hissetti. Bu anı ruhuna kazıdı, onu her özlediğinde bu an aklına gelecek ve her bu an aklına geldiğinde hem tebessüm edecek hem de ağlayacaktı. Ona sarılınca sıcak tenini hissedeceğini, sırtının ise peluş bir ayının sırtı gibi olacağını düşünmüştü. Sıcak tenli olduğunu doğru tahmin etmişti ama sırtı oldukça sertti. Bu his onu şaşırtmıştı. Aslında şu an ona sarılı bir şekilde durması onu daha çok şaşırtmıştı. Bu bir mucizeydi. Bu imkansızlıktı. Kadın ancak bunu rüyasında görürdü. Bu an güneş ile ayın tutulması gibiydi. Kadın aydı, adam güneş. Tutulma oldu ,etraf büyülü bir karanlıkla doldu. Kadın ona sarıldığında sanki ona zincirle bağlanmış gibi hissetti. Zincir kadının kalbinden adamın kalbine uzanıyordu. Ama eğer kadın adamdan ayrılırsa zincir kadının kalbini koparacak, kalp idam ipi gibi adamın kalbinde asılı kalacaktı.
Ayrıldılar ve kadının kalbi kendini astı....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akşamüstü Olduğu Zaman
RomanceKadın deri kapaklı defterini çıkarır ve yazmaya başlar.