👑 3 👑

619 21 2
                                    

Karşımda Alp hoca duruyordu. Oda beni gördüğü zaman, benim kadar büyük bir tepki vermedi. Ama şaşırmıştı. "hocam siz-" lafımı kesen kadına döndüm. "kızım içeri davet etmiyecek misin bizi?" kapının önünde durmayı bırakıp kenara çekildim. "buyrun".

Herkes içeri girdi, en son iki kız girdi ikisi bana gülüp içeri girdiler. Herkes salonda yerini alırken ben de Hayat'ın ve Esil'in yanına gidip oturdum. "Esil hangisi" Alp hoca ve ikizi olduğunu bildiğim hoca hariç üç kişi daha vardı. Esil kulağıma eğilip.

"solda oturan yeşil gözlü olan, Caner" diyerek çekildi, gözlerim dediği kişiyi aradı bulup süzdüm. Alp hocanın gözlerinin zıttı olan zümrüt yeşili olan gözleri Esil'in üstünden ayırmadan bakıyordu. Koluma dürten Hayat'a bakıp 'ne oldu' anlamında kafamı salladım.

Kulağıma eğilip "Alp hoca ne alaka ben onu anlamadım, kardeşi falan mı?" omuzlarımı silkip "bilmiyorum." diye cevapladım şaşkın bir halde.

Kafasını omuzuma yaslayıp "hangisi eniştemiz?" sesimin tonunu iyice kısarak "solda oturan, gözleri zümrüt yeşili olan, adı Caner'miş" dedim.
Kafasını sallayıp saçlarımla oynamaya başladı.

                      ~~~~~<>~~~~~

Büyükler hararetli bir konuşma yaparken ben ise Hayatla uğraşıyordum. "yarın yapalım olur mu, kardeş kardeşe beraber parti yapalım olur mu?" dudaklarını büzüp bana yavru kedi bakışı atıyordu.

"bilmem belki olur" ben Hayatla konuşurken bana seslenen kişiye baktım. "adın ne senin güzel kızım?" Hayat omuzuma vurarak "hadi" diye söylendi.

Gözlerimi yeşil gözlü genç kadına çevirdim. "şey....... ismim Nefes efendim" gözlerimi kaçırıp Hayat'a döndüm. Bana 'ne var' bakışını atıp elinde ki telefona döndü. "kaça gidiyorsunuz siz?" kadına dönüp "şey..... lise son sınıf hatta Alp hocayla aynı okuldayız".

Bütün bakışlar bana döndü. yanlış bir şey söylemişim gibi, Hayat bana bakıp gülümsedi. "ne olmak istiyorsunuz?" gözlerimi Hayat'dan çekip genç kadına baktım. "ben iç mimarlık okumak istiyorum, Hayat ise tasarım okumak istiyor." kadın gülümsedi.

"saçların boya mı?" "hayır efendim doğal hali, doğuştan beyaz" kadın kaşını kaldırıp. "hasta falan mısın? tenin de beyaz, bir sorununuz mu var?" onun teni de beyazdı ama ben sormuyordum o niye soruyordu? hafif gülümseyip "hayır efendim hasta değiliz, bizi görenler şaşırıyorlar oyuncak bebek gibi olduğumuz için. Ama hasta değiliz".

Kadın neden soruyordu. "anne öğrencilerimle uğraşma!" gözlerim büyüdü, anne dediği kadın neredeyse 35 gösteriyordu. Benim gibi Hayat da şaşırmış olmalı ki ağzından 'hıh' kelimesi çıktı.

Kendimi toparlayıp "şey, pardon ama kaç yaşındasınız?" Alp hoca'nın kaşları çatık bir vaziyete bana bakarken "48 kızım" dedi. Bir yaşıma daha girdim yok artık. "inanın ki benden daha genç duruyorsunuz" gülümsedi. Araya amcam girerek "kızım siz kahveleri yapın." Esil hızla ayağa kalktı, bizde ona uyarak mutfağa doğru ilerledik.

Kahveler hazırdı, şimdi damadın kahvesine tuz koymak kaldı. Ben kahveye tuz koyarken bir miktar kahvenin tekine döküldü. Neden ben koyuyorum tuzu biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz anlatayım.

Benim ikizim korkak + sakar, Esil zaten heyecandan ölecek kahveyi ben yapıp ben tuz koyuyorum. artık yanlışlıkla dökülen tuzlu kahveyi ben içerim. Aslında ben de sakar değilim ama Esil sağ olsun koluma durmadan vurup duruyor yoksa ben öyle çok sakarlık yapan biri değilim.

Tamam sakarım, ama konu misafir ise asla sakar olmam, dikkat ederim evin en sakarı benimdir ama mutfakta asla sakar değilimdir.

Kahve tepsisini eline verdim. "hadi bakalım mühendis kız yaparsın sen bunu." Derin bir nefes alıp verdi "hadi ikizler, ben hazırım". İçeri girip tabi kahveyi dökmemeye özen göstererek kahveleri dağıtı. Damat tuzlu kahveyi aldı ama yanlışlıkla döktüğüm tuzlu kahveyi ben almam lazım.

Bay Vampir Mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin