℘30℘ FİNAL┊DÜĞÜN ┊

11.8K 824 822
                                    


Multimedya: Esat

Okumaya başladığımız saati buraya bırakalım mı? 🥀

Herkesin sevdiği slow bir parçayla okumasını tavsiye ediyorum..

30. FİNAL BÖLÜM. "DÜĞÜM."

-6 AY SONRA-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-6 AY SONRA-

Uçurumdan sarkan hayallerim vardı bir zamanlar. Hayata meydan okuyan davranışlarım, hiçbir imkânsız dinlemeyen düşüncelerim vardı. Sınırları zorlamayı seven karakterim. Armağan'la aşkı dibine kadar yaşarken imkânsızlığı bana ilk öğreten şey o olmuştu. Ölümü, bazen benimde sınırlarımın olduğunu, ona bir daha kavuşmamın imkânsızlığını dibine kadar öğretmişti. Ya da ben öyle sanmıştım bilmiyorum. Sonra Armağan'la uçurumdan sarkan hayaller, Ekin'le bir bir aşağı atlamışlardı. O koca sonsuzluğun içine atlayıp bir bir yok olmuşlardı. Artık ne hayalim, ne de sınır tanımayan kişiliğim vardı. Ben yoktum. Bulunduğum hayatta yalnızca nefes alıyordum. Ne eskisi kadar susmadan konuşuyor, ne de her şeye müdahale eden hallerimi takınıyordum. Elimden geldiğince kaçıyordum insanlardan. O kafaların içindeki düşünceler midemi bulandırıyordu. Karşısındakinin hayatını, ne yaşadığını, neler hissettiğini düşünmeden konuşan o insanlara aslında insan dahi demek istemiyordum. Çünkü insanları diğerlerinden ayıran şey akıllarıydı, düşünme kabiliyetleriydi. Bunu kullanmayan kişiler ise asla insan sınıfına girmiyordu gözümde.

Gözlerimin önüne gelen Ekin'in gülümsemesiyle boğazım düğümlendi, gözlerim doldu. İçim burkuldu. Ne de güzel gülerdi ben yanındayken. Ne de güzel bakardı gözlerime. Evet, bana âşık değildi belki ama beni sevmişti. Beni gerçekten sevmişti. Yüreğini hissetmiştim ben onun, nasıl yalan olabilirdi ki? Sahte biri öylesine güzel sevebilir miydi? Öyle büyük bir şefkat verebilir miydi? Sevemezdi. Asla onun baktığı gibi güzel bakamazdı gözlerime.

Yanaklarıma süzülen bir damla yaşla baktım olduğu yere. Evlerin bahçesinde, beşiğin üzerinde ağırca bir ileri, bir geri gidiyordu. Uzayan saçları omuzlarına kavuşuyordu neredeyse. Yüzü her zaman ki gibi asık, bakışları her zaman ki gibi derindi. Sesimin çıkmaması için dudaklarımı ısırdım.

Altı ay geçmişti.

Koskoca altı ay fakat o gözlerini açtığı anda öğrendiği gerçekle bir daha konuşmamıştı kimseyle. Sesini bir daha duyan olamamıştı. Onu yakından son kez uyandığı an görmüştüm. Ama onun gözleri beni görmemişti bile. Daha fazla tutamadığım hıçkırığım ağzımdan kaçtığında, gözleri anlık bir şekilde beni buldu. Asık olan yüzü iyice asıldı o an. Yumruklarını sıktı. Onun öfkesi, benim sevgime takılıp yüreğime düştü. Kezzap olup kaburgalarıma yapıştı. Küçük bir meleğin kanatları kırılıp, ruhuma batırıldı.

DESTİNA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin