Eylül, Ali, Serkan ve Kader geri dönüyorlardı. Su bidonları ellerindeydi. Bütün yol Eylül ve Ali bakışıp sırıtıyorlardı. Serkan bunu anlamıştı.
Serkan: Sizinle de ne muhabbet ediliyormuş be.
Ali: Seninle de pek iyi muhabbet edildiği söylenemez.
Eylül: Ne saçmalıyorsunuz ya geldik zaten hadi biraz daha çabuk olun.
Serkan: Eylül hastayım zaten ayakta zor duruyorum. Daha hızlı yürüyemem.
Eylül: Özür dilerim, unuttum bir an. Sen elindeki bidonları bana ver.
Serkan: O kadar da değil.
"Fırsatçı" diye düşündü Ali. Campuse geri döndüklerinde yemek hazırdı.
Meral: Hoşgeldiniz. Bakın ne yaptık.
Songül: Daha doğrusu Meral ne yapmadı. Meral hiç oralı bile olmadı. Neymiş efendim tırnakları kırılırmış.
Herkes gülmeye başlar.
Yemekte Eylül Alinin yanına oturur.Ali: Eylül neden Serkanın senin eski sevgilin olduğunu söylemedin bana?
Eylül: Önemli olduğunu düşünmedim.
Ali: Önemli ama. Belli ki sana karşı hala birşeyler hissediyor.
Eylül: Nerden çıkarıyorsun bunları? Hiç öyle olduğunu sanmıyorum. Beni terk etti Cemreye aşık artık.
Ali: Eylül sana nasıl baktığını görmüyor musun? Bence sana karşı hala birşeyler hissediyor.
Eylül: Bence bu konuyu burda kapatalım.
Ali: Sen bilirsin.
Yemek yedikten sonra Toprak Hoca öğrencilere istediklerini yapabildiklerini söyler ama en geç 12'de geri gelme şartıyla.
Güney: Ee gençler ne yapıyoruz?
Ali: Gelirken gizemli bir ev gördük. Oraya mı gitsek?
Güney: Ormanın ortasında ev ne alaka?
Ali: Bilmiyorum işte bakıp görelim.
Serkan: Saçmalamayın abi.
Ali: Ne oldu korktun mu?
Serkan: Ne korkucam be!
Ali: İyi o zaman hadi gidelim.
Eve yaklaştıkca kızlar biraz korkmaya başlamıştı.
Kader: Ya geri mi dönsek hava da karardı zaten.
Meral: Bence de.
Cemre: O kadar geldik şimdi niye geri gidelim.
Evin önünde dururlar.
Eylül: İçine girmeyi düşünmüyorsunuz herhalde.
Güney: Tabi ki düşünüyoruz, hadi.
Ali: Korkma Eylül, yanındayım ben.
Eylül: Korkmuyorum zaten ama ev kocaman.
Songül: İçerisi karanlık nasıl birşey göreceğiz?
Güney: Telefonlarınızın lambasını açın.
Serkan: İyi fikir.
İçeri girerler. Her yer çok karanlıktır. Meral ve Kader birbirlerinin elini tutarak yürürler. Eylül ise Alinin yanından ayrılmıyordu. Cemre de korkmuştu. Sadece Songül korkmamıştı.
Songül: Siz de amma ötleksiniz.
Birden bir ses gelir. Kızlar bağırır.
Eylül: Bu neydi şimdi?!
Ali: Kedi felandir korkma.
Meral: Ne kedisi ya. Burda bizi çiği çiği yiyecekler.
Güney: Alt tarafı bir ses geldi. Niye bu kadar korktunuz anlamadım.
Tam o sırada kapı sesi gelir. Bu sefer Güney'de tedirgin olmaya başlamıştı.
Serkan'da öyle.Cemre: Buranın iyice tadı kaçtı hadi gidelim.
Ali: Bence de hadi.
Dışarı çıktıklarında rahat bir nefes almışlardı.
Kader: Hadi uzaklaşalım bir an önce.
Ali: Bir dakika...Eylül nerde?
Serkan: Nasil Eylül nerde? Yanında değil miydi?!
Ali: Evet yanımdaydı!
O sırada bir araba sesi duyarlar.
Songül: Bu Kemalin arabası değil mi? Arka koltukta biri yatıyor kesin Eylül o!
Cemre: Allah kahretsin! Nereye götürüyor kardeşimi?
Meral: Hayır ya, Eylül!
Kader: Ya birşey yapın!
Ali ne yapacağını şaşırmıştı. O Kemal pisliği göz göre göre Eylülü bayıltıp kaçırmıştı ve o bunu anlamamıştı. Eylüle verdiği sözü yerine getirememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çözümüm Yok
Teen FictionKırgın Çiçekler onlar - dostlar, dosttan öte kardeşler. Kızlar yurtta kalıyor ve hepsinin kendine ait hikayeleri var. Yosun gözlü kız bir gün okula yeni gelen mavi çocuğa aşık olur. Başı beladan kurtulmayan yosun gözlü kız aşık olduğu çocuğa zarar...