Yn: Jimin hastalanmış sanırım az önce gördüm haberleri, umarım yakında iyi olur:( Haberi duyup morali bozulanlara da bölüm moral kaynağı olur umarım
İyi okumalar!
&&&&
Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu.
Bir sürü insanın aynı anda konuşması yüzünden uğultulu olan yemekhanede herkes kendi halindeydi. En köşedeki ve en az göz önünde olan masanın etrafında oturan insanlar da her ne kadar yemekhanedeki diğer insanlar gibi kendi halinde gözükse de hepsi bir şeylerin peşindeydi...
Hoseok ve Taehyung -Jimin'in deyişiyle asla yan yana gelmemesi gereken şeytani ikili- sessizce aralarında bir şeyler konuşuyorlarken Yoongi kısık gözleriyle etrafı süzmekle meşguldü. Muhtemelen sinirlenmek için bir sebep arıyordu.
Jimin ise başındaki bere ve yüzünün yarısına kadar çektiği kazağıyla tam karşı masada oturan Jungkook'a bakmamaya çalışıyordu. Bu onun için zordu çünkü Jimin'in aksine Jungkook gözlerini dikmiş ona bakıyordu.
"Bir şey anlattı mı?" diye fısıldadı Taehyung Hoseok'a.
Hoseok başını olumsuz anlamda sallarken göz ucuyla rahatsızca dudaklarını dişleyen arkadaşına baktı, "Anlatmadı hala ama bir şey olmuş olmalı. Deli gibi merak ediyorum."
"Bu akşam Jungkook bende kalıp kalamayacağını sordu. Acaba direk sorsam anlatır mı?"
Hoseok'un aksine biraz daha sesli konuşan Taehyung Yoongi'nin dikkatini çekti, "Neyi soracaksın? Hem, Jungkook neden sende kalacak ki?"
Taehyung ve Hoseok kaş göz hareketleriyle Yoongi'ye 'sessiz ol!' deselerde Jimin'in onları duymasını engelleyemediler;
"Ne demek sende kalacak?"
Taehyung Yoongi'ye kötü bir bakış attıktan sonra gülümseyerek Jimin'e döndü, "Eve gitmek istemediğini söyledi. Şey, yüzündeki morluklardan sebebi belli zaten. Hayır diyemedim."
Jimin istemsizce hala ona bakmakta olan Jungkook'a göz ucuyla baktı. Jungkook'un ona sarılıp olanları anlattığı akşamın üzerinden dört gün geçmişti. Yüzündeki morluklar artık yavaş yavaş iyileşmeye başladığı için yeşile dönüyordu.
Vizelerin başlaması sebebiyle tiyatro provalarına ara verilmişti ve onun dışında da Jungkook hiçbir şekilde onunla iletişim kurmamıştı ama Jimin sık sık onu kendisine bakarken yakalıyordu. Bakışları romantik falan da değildi, daha çok bir şeyi anlamaya çalışıyormuş gibi duruyordu.
"Arkadaşları varken neden sen Taehyung?"
Tae kaşlarını çatıp önündeki çubuk krakeri arkadaşına fırlattı, "İmalı cümlelerini benden uzak tut! Tiyatro sayesinde yakın arkadaş olduk sayılır. Ayrıca ben nereden bilebilirim!"
Hoseok Taehyung'un sandalyesinin arkasına kolunu attıktan sonra sırıttı, "Kıskanıyor musun yoksa Jimin?"
Jimin Jungkook'un hala ona bakıyor olma ihtimali yüzünden Hoseok ve Tae'ye çok bir tepki vermek yerine sadece dik dik baktı.
Yoongi ise masadaki yoğun iletişim akışı sayesinde arkadaşlarının yemeklerini rahat rahat didiklemek için zaman bulmuştu. Son patates kızartmasını da ağzına tıktıktan sonra Jimin'in ensesinden tutup masadan kaldırdı, "Benim dersim, Jimin'in de temizlemesi gereken bir yurt odası var. Gevezeliğe bir son verme vakti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Theater| Jikook
أدب الهواةTAMAMLANDI| "Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." -William Shakespeare/Romeo and Juliet