Yn: 107k olmuşuz... Gerçekten söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bu hikayeyi ilk yayınlamaya başladığımda sadece 2-3 tane okuyucum vardı... Bu kadarını asla hayal edemezdim, çokçok teşekkür ederim!Şöyle ki aslında bu bölümü içinizden birine ithaf etmek istemiştim ama kendi içimde kendim ile çıkardığım kavga sonucunda karar veremedim... Bu yüzden bölüm hepinize aynı anda ithaf edilmiştir, öptüm hepinizi
İyi okumalar!
&&&&
O sabah Jimin bıraksalar bütün gün uyuyabilecekmiş gibi hissediyordu ama içini kötü his ile dolduran bir ses onu uyandırdı.
Birbirine girmiş yorgan ve çarşaf içerisinde yüzünü buruşturarak gözlerini açtığında yalnızdı. Bu, onun uykusundan tamamen uyanmasına sebep olurken hemen yattığı yerde diklenip odayı inceledi.
Jungkook yoktu.
Üzerinden yorganı çekerek uykulu bir şekilde üzerini giyindi. Evde bir yerlerde olmalıydı çünkü Jimin bir ses duyduğu için uyanmıştı. Arkadaşları çok erken saatte işe gidiyorlardı, Chinsun ve çocuklar da bu saatte uyanmazlardı.
Tam o anda o ses yine tekrarlandı.
Sesin ardından iç çekişler gelince Jimin gözlerini kocaman açtı. Jungkook ağlıyordu. O ses ise onun hıçkırıklarının sesiydi.
Jimin hiçbir şeyi düşünmeden sesi takip ederek mutfağa girince Jungkook'u yerde oturur halde buldu.
"Jungkook?"
Jungkook Jimin'i fark eder etmez hızlıca ayağa kalktı. Gözyaşlarını silip yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirirken elindeki telefonu eşofmanının cebine sokmuştu.
"J-jimin? Uyandın mı? Ben yanına gelecektim, erken uyanmışsın-"
"Jungkook ne oldu?" diye sözünü kesti Jimin. Eğer üzerine gitmezse belli ki Jungkook rol yapmaya devam edecekti.
Jungkook yüzündeki gülümsemeyi iyice genişletip gözlerini kısınca Jimin şaşkınca kaşlarını çattı. Az önce gözlerinin önünde ağladığını görmese inanacaktı.
Korkutucu bir şekilde çok iyi mutlu taklidi yapıyordu.
"Ne? Bir şey olmadı."
Jimin bunu yememişti. "Neden bana yalan söylemeye devam ediyorsun?" dedi yanına doğru giderken. "Benden bir şey saklama artık."
Jungkook yüzündeki sahte gülümsemenin arkasına saklanmaktan vazgeçti. Gözleri bir anda yeniden dolmaya başlarken başını aşağı eğdi. "S-sunhi," dedi titreyen sesiyle. "Telefonuna baktım. Sırt çantamdan kıyafetleri çıkartırken karşıma çıktı, orada unutmuşum ve ben kendimi durduramadım ve-" Sözü kendi hıçkırığı ile kesilirken Jimin hızlıca öne bir adım atıp Jungkook'a sarıldı.
Jungkook'un hıçkırıklarının sonu gelene kadar öyle beklediler. Sonu gelmedi.
En sonunda bu sefer ikisi birden soğuk mutfak zeminine oturduğunda Jimin'in de gözleri dolmuştu.
"N-ne gördün?" diye mırıldandı.
Jungkook cevap vermek yerine deli gibi titreyen eliyle cebinden telefonu çıkartıp şifreyi girerek Jimin'e uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Theater| Jikook
FanficTAMAMLANDI| "Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." -William Shakespeare/Romeo and Juliet