"Ayarın yok biliyorsun değil mi?" dedi Yoongi duvara sırtını yaslarken.Jungkook omuz silkmek ile yetindi.
Taehyung'un ciddi anlamda bayılması üzerine topluca hastahaneye gelmişlerdi. Hoseok ve Jimin aşağıda evrak işlerini hallediyordu ve Taehyung'un yanında da Jin vardı.
"Taehyung ve Hoseok'a istemediğim hiçbir şeyi yapmayacağımı söylemiştim," dedi Jungkook bir süre sonra.
"Gerçekten bir evliliğe hazır mısın?" dedi Yoongi temkinli bir şekilde. "Bu çok fazla sorumluluk demek."
"Evet," dedi Jungkook hiç beklemeden. "Düşünebilecek yaşa geldiğimden beri gerçek bir aile istiyorum ve Jimin tam da o kişi."
Yoongi cevap vermeden önce bir kaç saniye bekledi. Söyleyeceği şeyler onu biraz zorluyordu, "Senin bir ailen zaten var."
Jungkook kaşlarını kaldırıp ne diyeceğini beklemeye başlayınca rahatsızca olduğu yerde kıpırdandı, "Yani şey, biz senin arkadaşlarınız biliyorsun değil mi? Taehyung, Hoseok, Jimin, Jin ve Namjoon senin arkadaş-"
"Ve sen," dedi Jungkook gülerek. "Sen de benim arkadaşımsın."
Yoongi gözlerini kıstı, "Evet, her neyse. Duygusal konuşmalar yapmaktan nefret ederim ve bunu bir daha tekrarlamayacağım o yüzden beni iyi dinle. Genelde yeni insanlarla tanışıp onu aileden kabul etmek pek huyum değildir. Sana karşı bu kadar temkinli davranmamın sebebi de buydu. Ama sanırım sınavı geçtin Jungkook."
Jungkook başını yana yatırdı, "Yani bu sarılabilir mi demek oluyor?"
Yoongi kaşlarını çattı, "Hayır."
Jungkook üzülmüş gibi dudaklarını büzdüğü sırada Hoseok ve Jimin yanlarına gelmişti.
Jungkook onların olduğu tarafa ilk baktığında, Jimin Hoseok'un tam arkasında durduğu için onu göremedi.
Hoseok derin bir nefes alıp sağ tarafa bir adım atınca Jimin de onunla birlikte sağa kaydı.
"Arkamdan çıkacak mısın artık Jimin?" diye homurdandı Hoseok.
Jimin cevap vermeyince başını çevirip baktı.
"Gözlerini kapattığında sırf sen bizi görmüyorsun diye bu, bizim de seni görmediğimiz anlamına gelmiyor Jimin."
Jungkook hafifçe gülümseyerek Jimin'in yakışıklı yüzünü inceledi.
"Jimin," dedi gülümsemesi sesine yansırken.
Jimin Jungkook'un sesini duyunca başta gözlerini daha sıkı kapasa da kısa süre sonra pes etti ve gözlerini araladı, "Efendim?"
"Bir konuşabilir miyiz?"
Panik içinde etrafa baktı Jimin. Bir kaç kişi koridorun diğer tarafında kendi hastalarını bekliyorlardı.
"Etraf çok kalabalık," diye mırıldandı. "Sonra konuşalım."
Tam bu sırada Jin Taehyung'un odasından çıkınca Jungkook anında arkadaşına dönüp "Boş oda lazım," dedi.
Jin'de sanki bu dünyanın en normal isteğiymiş gibi Jungkook sorar sormaz çaprazında duran odayı göstermişti, "Orası."
Jungkook Jimin'e elini uzatınca Jimin iyice paniklemişti, "T-taehyung uyandı mı? Onu öğrenemedik-"
"Ben Taehyung'un yerinde olsam o anı böldüğüm için asla uyanmazdım," diye mırıldandı Jungkook.
Jin güldü, "Kendisi gayet iyi. Bu arada Jimin," gözleri gülümsemekten kaybolmuştu, "Tebrikler!"
Hoseok ve Yoongi'den de herhangi bir yardım gelmeyince Jimin çekinerek de olsa elini Jungkook'un avucuna yerleştirdi ve kendisini boş odaya götürmesine izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Theater| Jikook
FanfictionTAMAMLANDI| "Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." -William Shakespeare/Romeo and Juliet