30. Bölüm

44.3K 3.1K 3.5K
                                    


Yn: Hala. Lanet. Olası. Mesaj. Panosunda. Bir. Şeyler. Paylaşamıyorum. Üstelik, kimseye cevap da veremiyorum. Allahını seven oraya yazmasın, cevap veremedikçe içim içimi yiyo asfghdd Hayatta sevmediğim üç şey var; 1.OKUL 2.OKULUMSU ŞEYLER 3.MESAJI GÖRÜP CEVAP VEREMEMEK

Bu arada, hikaye 51k olmuş. Geçen gün baktığımda 41k'ydı neDEN BU KADAR ÇABUK ARTIYOR KORKUYORUM YAPMAYIN

ama yine de sonsuz teşekkürler tabi :)))9)999)))

Notun notu: YOONGİ ŞANTİYEDE İŞÇİ DEĞİL ARKADAŞLAR SGSJHD Boşuna üniversite okutmadım zavallıcığa, inşaat mühendisi olduğu için oralarda takılıyo asdfghjk

İyi okumalar!

&&&&

Eve üç diğer kişinin gelmesine dakikalar kala Jimin ve Jungkook hala salondaki kanepede uzanıyorlardı.

Jimin durumun net bir şekilde farkında olmasına rağmen yerinden kıpırdayamıyordu çünkü başını kaldırdığında Jungkook ile göz göze gelecekti?

'Sürekli istememe rağmen beni dinlemiyorsun ama,' diye geçirdi içinden. 'Sence de dünyayı yok etmek için çok mükemmel bir zaman değil mi sevgili Tanrım?'

Bir şekilde başını sakladığı Jungkook'un boynundan çıkmalı, belinin üzerinde duran eli çekip o koltuktan kalkmalıydı.

'Tamam, dünyayı yok etmeyi kabul etmiyorsun, bari beni yok et?' diye bir daha denedi.

Hiçbir değişiklik yoktu doğal olarak...

'Madem görmezden gelecektin, neden yarattın? Engelledin mi beni anlamıyorum ki?'

Birbirlerine dolanıp koltuğa uzanmadan hemen önce en azından pantolonlarını giydikleri için şükretti Jimin.

"Jungkook," diye mırıldandı yavaşça en sonunda. İlahi bir şekilde kimsenin ona yardım edeceği yokmuş gibi gözüküyordu.

Bir cevap alamadı.

Sonra, dikkat edince Jungkook'un nefes alış verişlerinin düzene girmiş olduğunu fark etti. Uyuya kalmıştı.

Hastahanede geçen on günün sonunda çok normaldi.

Jimin bu fırsatı değerlendirerek yavaşça Jungkook'un kollarının arasından çıkıp koltuktan kalktı ve yerdeki tişörtünü aldı.

Jungkook bu sırada anlamsız bir iki şey mırıldanmıştı ama uyanmamıştı.

Jimin onun olduğu tarafa bakmaktan kaçınarak odasına koştu. Bundan sonra ne yapacağını bilmiyordu ama bildiği bir şey varsa o da Jungkook'un yüzüne bakabilmek için aradan yılların geçmesi ve ikisininde alzaymır olup bu olayı unutması gerektiğiydi.

"Alzaymır olunca geçmişi unutmuyorsun ki ya," diye kendi kendine konuştu.

Kendi kendine kendi düşüncesini çürütünce sıkıntıyla oflayıp ellerini yanaklarının üzerine yerleştirip öylece bekledi.

Busan'a geri mi gitseydi acaba?

"Neyseki işler daha da karmaşık hale gelemez. Daha kötü ne olabilir ki?" diye kendini avuttu.

Tam o anda dış kapının anahtarla açılma sesini duydu.

Dehşet içinde gözlerini açarken sinirli bir şekilde olduğu yerde zıpladı, "Demeyecektim işte ya! Ne zaman daha kötü ne olabilir desem daha kötüsü oluyor! Dememem gerekiyordu!"

&&&&

Taehyung ve Hoseok arabanın içinde uyuklayan Yoongi'yi bırakarak -çünkü bırakmazlarsa arabanın tekerleklerini patlatmakla tehdit etmişti- eve girdiklerinde içerideki bir odadan bir ses gelmişti.

Like a Theater| JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin