Yn: Sizi bu kadar bekletmeme rağmen bana karşı kibar ve sabırlı olduğunuz için teşekkür ederim.İyi okumalar!
&&&&
ÖNCESİ
Jin, masanın üzerindeki boş alkol şişelerinin arasından açılmamış bir tanesini ararken sıkıntıyla iç geçirdi.
"Jungkook bize ne olduğunu anlatacak mısın artık?"
Jungkook ayağını sehpaya uzatıp kollarını yukarı kaldırarak gerindi. Ağrıyan gözlerini ovuştururken arkadaşlarına yaptığı aptallıkları nasıl anlatacağını düşünüyordu. Üstelik anlatacak cesareti bulabilmek için fazlasıyla içmesine rağmen hala utanıyordu.
"Hadi Jungkook," diye üsteledi Namjoon. Jin'in aksine, Namjoon'un Jungkook ile birlikte bir sürü ortak dersi vardı ve böylece okulda daha fazla vakit geçiriyorlardı ama buna rağmen Jungkook biraz içine kapanık bir çocuktu. Genelde okuldaki kalabalık grubuyla takılıp her şey yolundaymış gibi yapar, insanlarla fazla konuşmazdı. Çoğunlukla derslere gelmiyordu bile. Ailesi ile büyük sorunları vardı. Namjoon kaç kere onu hastaneye son anda yetiştirmişti. Bir çok kez de hastaneye açıklayamayacakları şekilde yaralandığı için Jin onunla ilgilenmişti.
Tüm bunlara rağmen Jungkook hala onlara bir şeyleri anlatmakta zorlanıyordu. Sanki ne kadar çok konuşursa Namjoon ve Jin'e o kadar çok bağlanacak, ne kadar bağlanırsa sonrasında arkadaşlıkları bittiğinde o kadar üzülecekti.
Her güzel şeyin bir gün biteceğine körü körüne inanıyordu.
"Baban ile mi ilgili?" diye üsteledi Namjoon. Jungkook evlerine çok nadiren gelirdi. Şimdi kendi isteğiyle buradayken onu konuşturmadan bırakmamakta kararlıydı.
"Hayır," diye cevapladı Jungkook direkt. "Hiç alakası yok."
Jin yanında duran yastığı sertçe Jungkook'a fırlattı, "Jeon Jungkook! Beni sinirlendirme de anlat artık!"
"Tamam," Jungkook'un sesi hala sıkıntılıydı ama yine de konuşmaya devam etti; "Tiyatro kulübünde olduğumu biliyorsunuz."
Jin ve Namjoon aynı anda başlarını sallayarak Jungkook'u onayladılar.
Namjoon "Şu sarışın çocuk için girdiğin tiyatro kulübü..." diye yorum yapmaktan kendini alamadı.
Jungkook da itiraz etmedi zaten. "Yıl sonu için bir oyun hazırlıyorlar. Baş rollerden birinde de ben varım."
"Aferin sana!" diye bağırdı Jin. Jungkook'un bir an önce sadede gelmesini istiyordu.
"Sarışın, yani Jimin -ki artık sarışın da değil zaten, beklediğim gibi diğer baş rolü almadı. Başka birine verdiler rolü." Jungkook sıkıntıyla iç geçirip içkisinden bir yudum aldı ve kendi kendine "Saçlarını pembe yapmış..." diye mırıldandı.
Jin, "Bir saniye," diyerek araya girdi. "Oyunun konusu ne? Genelde baş rollerden biri erkek diğeri kadın olur."
"Eşcinsel ve bir türlü kavuşamayan bir çifti anlatıyor oyun," diyerek Jin'i yanıtladı Jungkook. Başını koltuğa iyice yaslayıp gözlerini kapatmıştı.
"Ah, o zaman sen başka biriyle oynuyorsun... İşler pek planladığın gibi gitmedi anladığım kadarıyla..."
Jungkook gözlerini açmadan yüzünü buruşturdu, "Evet... Chanyom diye biri."
Namjoon kaşlarını çatarak Jungkook'a baktı. Sanki bir şeyleri kafasında oturtmaya çalışıyordu. Kendinden emin olmayan bir sesle, "Bu çocuktan bahsettiğini hatırlıyorum," diye mırıldandı. "İki hafta önce bize gelmiştin yine... Benden sana kullanılmamış bir diş fırçası vermemi istemiştin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Theater| Jikook
FanficTAMAMLANDI| "Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi." -William Shakespeare/Romeo and Juliet