18. BÖLÜM

156 5 0
                                    

                                        Eva Deran'ın ağzından:
Bunu nasıl yaptığıma, Justin'e bunu yapmasına nasıl izin verdiğime hala inanamıyorum. Kasıklarım çok arıyor. Justin kremi sürdükten sonra beni giydirdi. Birkaç saat hiç ayağa kalkmama izin vermedi. Gerçi ayağa kalkmak istesem de kasıklarımın arısından dolayı oturamazdım bile. Şimdi yeni yeni ayağa kalkıyorum. Mete ile Bora'ya Justin'i uyutmamalarını tembih ettim. İki günü nöbetleşe nöbetleşe geçirdiler. Bu arada bu iki gün içerisinde bir tane daha ortağımız oldu. Ortağımız Türk'tü ve adı Gürkan Demir'di. Bu adam her kimse gerçekten işinde muhteşemdi. Tamam yakışıklı olabilirdi ama Justin kadar yakışıklı ve seksi olamazdı. Üstelik benim hayatımda Justin varken ona yer yoktu. Bugün o şirketimize ortak olduğu için bunu kutlayacaktık. İş yemeğine gittik. Daha sonra Gürkan, Mete ve Bora ile beraber gece kulübüne gitti. Tabi bana da teklif ettiler ancak ben istemedim. Bu yorgunlukla bir de kafam o kadar müzik sesini götürmezdi. Eve vardığımda Justin'i aradım.
Alo aşkım. İşin var mı?

Şimdi bitti güzelim. Ne oldu?

Ya. Ne bileyim? Bu geceyi seninle beraber geçirmek istedim. Seni özledim.

Hımmmm. Bekle o zaman güzelim. Bu geceyi beraber geçirelim geçirmesine deee...

Aklında ne var?

Yaklaşık 45 dakika sonra anlarsın. Çünkü o zaman sana iki tane konum yollucam. İlk yolladığımda üstünü değiştiriceksin. Artık ikincisine sabret güzelim.

Yaaaa. JUSTİİİN!!! der demez 'Bye' diyerek kapattı. Öküz ya. Tam öküz. Hayvan. Yolladığı konuma gitmek için arabama biniyordum. Birinci konuma geldiğimde dediği gibi üzerimi değiştirdim. Şimdiyse ikinci gönderdiği konuma geldim. Burada şeffaf beyaz olan merdivenler vardı. Benim bastığım her merdiven ben bastıktan sonra şeffaf beyazdan kar beyazına dönüşüyordu. Genellikle el fenerlerinin süslediği bir yerden geçerken karşımda Justin'i gördüm. Bana doğru yaklaşıyordu. Yanıma geldiğinde arkasındaki papatyadan yapılmış tacı kafama taktı. Aklıma benimle sergilediği 'One Less Lonely Girl' adlı şarkı aklıma geldi. Tanıştığımız günü hiç unutmuyorum. Daha sonra beni elimden çekiştirerek hazırlanan masanın yanına getirdi. Masanın etrafı mumla süslüydü. Hem de kokulu. Ba-yıl-dım. Yemeğimizi de yedikten sonra da puflara oturduk.
Neden buraya geldik?

Film izleyeceğiz de ondan.

Filmin ismi ne?

Yıldız Savaşları.

Ya bu kadar romantik bir gecede gele gele aksiyon filmine mi geliyoruz?

Yapıcak bir şey yok. Başka bilet kalmamış ne yapayım?

Tamam tamam sustum, dedim yıldızlar çok güzeldi. 15 dakika sonra da beni iskeleye sürüklüyordu. Gördüğüm şey o kadar güzeldi ki... bir sandal vardı ışıklarla süslenmiş ve göz kamaştıran, suda yüzen ve ışık saçan kokulu mumlar vardı. Justin bana göre fazla mükemmel bir adamdı. Benim mutlu olduğumu gördü.
B-bu çok güzel Justin.

Bu güzelse kim bilir sen nesindir? Herhalde melek, cennet falan.

Seni seviyorum.

Ben de seni seviyorum güzelim, dedi ve beni sandala bindirdi. Güneşin doğuşuna birkaç saat vardı. Sandaldan indik beni bu sefer nereye götürüyor diye merak ediyorum. Dağları, denizleri görebileceğimiz bir yerdeydik. Güneş doğduktan 15 dakika sonra uyuya kalmıştım.

İLK GÖRÜŞTE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin