2.2

3K 245 48
                                    


"Hey !"

İçime çektiğim derin bir nefesle arkama dönerken, burukça gülümseyerek bana yaklaşan Murat'ı  gördüm.

Hızla yanıma ulaşırken, kollarını sırtıma sardı ve, "Yapmamalıydın Hilal." dedi usulca. "İyileşip geri döneceksin bu okula, kaydını sildirmen çok manasız."

Bedenimden ayrıldığında yüzüne baktım. Öyle bir seçeneğin hayatımda yer almadığını ikimiz de biliyorduk fakat bunu yok sayması daha da acı veriyordu.

"Yarın sabah hastaneye yatıyorum Murat. Belki de haftalarca  çıkamayacağım."

Birkaç saniye bekleyip gülümseyerek ekledim.

"Tabi o zamana kadar ölmezsem."

Bakışları derin bir acıyla kasılırken, "Saçmalama." dedi sertçe. "İyileşeceksin, biliyorum bunu. Sen güçlü bir kızsın."

"Değilim." dedim güçsüzce. "Ben bu dünyaya direnemeyecek kadar güçsüzüm."

"Belki de asıl sır yok saymaktır. Direnmek insanı yıpratır Hilal, insanı asıl yaşatan şey, umursamamaktır."

Fakültenin giriş katında, öğrencilerin gelip geçtiği orta yerde biraz yaklaştım kardeşim gibi gördüğüm adama.

"Damarlarıma kan pompalamaktan bile aciz bir kalple mi ?" dedim gözyaşlarım gözlerime hücum ederken. "Bu kalp, benim değil bile. Fakat bedenim 3. kalbi istiyor, onu da yok etmek için. Ama yok, anlıyor musun ? Bir daha uygun bir kalp bulunamayacak ve ben içimde ki kalp çürüyene kadar azap çekeceğim bu dünyada."

Ne diyeceğini bilemez gibi bekledi birkaç saniye.

Aylarca emek verip kazandığım okulu henüz bitirememişken kaydımı sildirmiştim. Fakat içimi yakan şey bu değildi.

İçimi yakan şey, bu okulun duvarları arasında tattığım aşkın kalbimden silinemeyecek olmasıydı.

Bana duyduğu nefrete rağmen, Pamir'in kalbime soktuğum aşkını yok sayamamaktı asıl acı veren şey.

"Hep yanında olacağım." dedi sert çehresine rağmen gözleri dolarken. "Ne yaşarsan yaşa, kardeşimin yanında olacağım Hilal."

Kollarımı hızla boynuna sararken, hıçkırıklarımı durduramıyordum. Gelip geçen herkes duraksayarak bize bakıyor, daha sonra şaşkın bakışlar eşliğinde yollarına devam ediyorlardı.

Fakat benim bir yolum yoktu artık.

Bir insanın, ölüme yaklaştığını bilmesi kadar tuhaf bir şey yoktu.

Ölecektim ve bunun farkında olmak acı bir şeydi.

Kollarımı Murat'ın boynundan ayırıp onun da gözyaşlarını tıpkı ben gibi koluna silmesini izlerken, elimi omzuna koyup dikkatini çektim.

"Öldüğümde..." deyip titrek bir soluk aldım. "Pamir merak edip sorarsa, söyleme nedenini. Sadece öldü de, tamam mı ? Vicdan azabı duymasın benim yüzümden."

Bakışları tiksintiyle dolarken, "Evveliyatını sikeyim o piçin !" dedi öfkeyle tıslayıp. "Daha seni tanımadan, bilmediği bir numaraya seni kötülüyor. O kadar adi bir herif ve sen hala onu düşünüyorsun !"

"Beni sevmiyor." dedim yüzüm acıyla kasılırken. "Sevmeye mecbur değil, Murat. Onu suçlama."

Başını iki yana sallarken, sinirini yok etmek ister gibi bakışlarını çevrede gezdirdi.

"Yarın sabah sizinle hastaneye geleceğim, dersim yok."

"Hayır," dedim yavaşça. "Finaller yaklaşıyor, ders çalış. Gelme hastaneye."

Derin bir nefes alıp düşünceli bir halde başını salladı, ardından "Tamam." dedi.

Fakat gözlerinde ki parıltılar beni ürkütmüştü. Dediğini yapmayacağım, parıltılarıydı onlar.

"Babam dışarıda bekliyor, gideyim ben." dedim arkadaşıma sarılıp geri ayrılırken.

Biliyordum ki bunu, son sarılışlarımızdan biri olarak hatırlayacaktı ileride.

"Tamam, ben de Melda'nın yanına gideyim."

Yanımdan ayrılıp kaçarcasına hızla merdivenleri çıkarken, derin bir soluk bırakıp arkamı döndüm ve fakültenin çıkışına doğru yürümeye başladım.

Tam da o anda, kolumda ki bir temas, adımlarımı durdurdu.

Görüş açıma bulutlu mavi gözler girerken, her şeye rağmen heyecanla çarpan kalbime lanet ettim.

Kan pompalamaktan aciz olan yumruk kadar organım, Pamir'in gözlerine baktığım anda deli gibi çalışmaya başlıyordu.

"Evet ?" dedim sorarcasına Pamir'e bakarken.

Benden nefret ettiği halde ne diye kesiyordu yolumu ?

"Senin," dedi durgun bir sesle. "Adi bir kız olduğunu biliyordum fakat bu kadarını beklememiştim."

Gözlerim acı ve şaşkınlıkla açılırken, kalbim hareketini kesmişti.

Ne diyordu bu !?

"Okulu neden bıraktığını biliyorum." dedi alaylı bir tebessümle. "Bir daha kendinden büyük heriflerin altına yatarken, okulunu unutma."

Tenimden elektrik çarpar gibi bir titreme geçerken, gözlerini kısıp alaylı gülümsemesini kesif bir hale getirdi.

"Gerçi bundan sonra bir okulun yok..."  Burnundan alaylı ve sert bir soluk bıraktı.  "Şimdi git, o herifin altına yatmaya devam et. Sana yakışan tam olarak o."

.

ZITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin