26.Bölüm 'Final'

189 16 44
                                    

Bölüm şarkısı; Toygar Işıklı-Bu Bir Veda

🌹Özgü'den🌹

Bir anneye daha ne kadar uygunsuz yakalanabilirsiniz? Ya da bekleyin, bir anne bir kızını üvey oğlunun kucağında, bir kızını da tanımadığı birinin elini tutmuş görürse ne hisseder. Ben söyleyeyim, bir açıklama bekler. Ve ne kadar şaşırtıcıdır ki bir açıklama yoktur. Herşey ortadadır.

Hemen Baran'ın kucağından inip üstümü silkeledim. Şuan Baran'ın o çocuğu görüp görmemesi umrumda değildi. Muhtemelen görmüştü ki kolumun dürtüldüğünü hissettim.

Annem bir açıklama ister gibi ellerini göğsünde birleştirmiş, bir bize; bir de arkamızdaki ikiliye bakıyordu. Belli ki, sıra ilk bizdeydi.

Tam konuya girecektim ki beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım.

"Özgü, odana."

İtiraz etmeye kalksam büyük fırça yiyecektim, belliydi. Ben de dediğini yapıp yukarıya çıktım. Kapıyı kapatıp sırtımı yasladım.

●●●●●○○○○○

Yatağımın üstündeki kalemle kağıt arasında gidip geliyordu gözlerim. Annemin bırakmış olduğu bu boş sayfa ve onu kirletecek olan kalem belki de psikolojimi inanılmaz etkileyecek birşeyin habercisiydi.

*Flashback*

"Al bakalım." deyip arkasında tuttuğu şeyleri önüme koydu.

"Bu ne?" dedim korku içinde.

"Ayrılık mektubu yazacaksın ya. Onun için. Kolay gelsin kızım."

Odadan çıktığında arkasından bakmaktan başka yapabileceğim birşey yoktu.

*Flashback son*

Bir cesaret elime alıp çalışma masama oturdum. Ve birşeyler karalamaya başladım. Edebiyatım çoh mikkemmel olduğundan çoh güzel yazardım.

Sevgilim,
Bunu söylerken bile kendimden o kadar utanıyorum ki. Bil ki bu mektubun annemle bir ilgisi yok. Ben anladım ve farkına vardım. Biz hep bir engel, hep kısıtlama içinde olacağız. Ben özgürlüğümden ödün veremem. Biz üvey kardeşiz. Senin baban, benim annemle evli. Bu hiçbir zaman peşimizi bırakmayacak. Ayrılıyorum. Ve merak etme, işini kolaylaştıracağım. Sen bu mektubu okuduğunda ben çoktan gerçek hayatıma geri dönmüş olacağım.

Harika!

●●●●●○○○○○

Odasının içine balkon kapısından baktığımda uyuduğunu gördüğümden normal bir insan gibi normal kapıdan girmeye karar verdim ve en yavaş hareketlerimle içeriye girdim.

Sırt çantamı yere bırakıp notu yatağının baş ucundaki çekmeceli komodinin üstüne koydum. Biraz kıpraştıktan sonra gözlerini açınca panikle iki adım geriledim.

"Özgü?" deyip gözlerini ışığa alıştırmaya çalışıp önünü tam döndü.

"Noldu?" dediğinde yatağın ucuna oturdum. Ellerini tutup derin bir nefes verdim.

"Yok birşey. Yani, boşver. Öğreneceksin."

"Özgü korkutuyorsun beni." deyip yanaklarımı avuç içlerine aldı. Ellerini indirip kalktım.

Çantamı omzuma atıp balkon kapısından çıktım. Kendi odama girip son kez etrafa bakındım. Derin bir nefes verip gözyaşlarımı sildim. Odadan, ardından evden çıktım.

Koşuyor, adeta kaçıyordum. Ta ki, benim <eski> odamdan camı parçalayarak çıkan telefonunu görene kadar.

Benim elime sığmayan telefonla beraber pencere de paramparça olmuştu. Bağırışlarını duymamam imkansızdı.

Bu işkenceye daha fazla katlanamayacağım için ağlayarak büyük demir kapıdan çıktım.

Yolda ağlayarak yürürken tek isteyebileceğim şey ölmekti. Sanki birileri sesimi duymuş gibi beni bilinçsiz bir uykuya yatıracak o eten kokusu burnuma dolduruldu.

●●●●●○○○○○

🌹Yazardan🌹

Özgü uyandığında vücudunun iki büklüm olduğunu ve bulunduğu ortamın ne kadar soğuk olduğunu fark etti.

Kollarını vücuduna dolayarak ayağa kalkmaya çalıştı ama başının döndüğünü hissettiği için geri yere yığıldı.

Buz gibi zemine kollarıyla destek vererek sürünüp kocaman beyaz demir kapıya ulaşmaya çalıştı. Tam elini kapı kulbuna götürecekken anahtar sesiyle açıldı.

Açan kişi bir iki adım atarak içeri girdi. Özgü'nün hala orada yattığını görünce kapıyı sert bir hareketle kapatıp onu bacaklarından tutarak karşısına sürükledi.

Özgü'nün yüzünden saçlarını çekerek yüzünü iyi görebileceği şekilde eğildi. Ama Özgü karşısında bir tane daha kendisinden görüyordu. Sanki klonlanmış gibi. Ama bu kızın yüzü daha uzun ve dudakları daha küçüktü.

"Ö-övgü?" dediğinde soğukla buluşan nefesinden duman çıkmıştı.

"Neden buradasın biliyor musun?" dedi Övgü ayağa kalkarak.

"Se-sen ö-ölmüştün." Özgü'nün soğuktan dişleri titriyordu. Övgü ise simsiyah kıyafetleri ve ifadesiz yüzüyle kendisini başka bir yere bahşetmiş gibiydi.

Özgü'nün anlayamadığı bir başka konuysa, Övgü'nün doğumdan bir hafta sonra ölmüş olmasıydı. Nasıl oluyordu da buradaydı?

"Şimdi sana hayat hikayemi anlatacağım Özgücük." dedi Övgü ellerini göğsünde bağlayarak.

"Siz, hepiniz beni doğumdan sonra pek yaşayamadığımı, hayata veda ettiğimi düşünürken, ben daha kundakta hayatla savaşmayı öğrenmiştim. Doğumun gerçekleştiği hastanenin psikopat bir doktoru tarafından, üstelik solunum sıkıntısı çekerken kaçırılıp, tarafından büyütüldüm. Ama biliyor musun, aslında ben seni hep takip ediyordum. Ve tam da zamanı geldi artık. Sen benim hayatımı çaldın!" dedi Övgü sonunda sesini yükselterek. Ve ardından devam etti.

"Annemin karşısına ilk ben çıkacaktım, Şermin Ablayla o çayları ben içecektim. Emre benim abim, Tuğçe'yle Dicle benim kankam olacaktı. Baran benim sevgilim olacaktı! Çünkü ona ilk ben aşık olmuştum! Ve amacıma ulaşacağım! Baran yolda, geliyor. Sen burada donarak ölürken ben onunla evleneceğim." dedi Özgü'nün dibine kadar girerek.

Özgü ise duydukları karşısında şekilden şekile giriyordu. Övgü onu orada bırakıp gitmeden önce odanın soğukluğunu daha da artırdı. Bir insanın dayanamayacağı kadar soğukta kalacaktı.

"Ö-övgü, gi-gitme. Bi-biz i-ikiziz, ka-kardeşiz." diye yalvardı Özgü son bir kez.

"Benim adım Övgü değil, Hayal. Ama belli ki bundan sonra Özgü olacak." dedi ve kötü kadın kahkahasını atıp buz gibi odadan arkasına bakmadan çıktı.

Baran, gelmişti ve deli gibi hönkürerek Özgü'yi arıyordu. Övgü üstünü düzelterek Baran'ın yanına gitti. Koşarak ona sarıldı.

"Buz kesmişsin." dedi Baran ellerini sevdiği kız sandığı kişinin saçlarından geçirerek.

"Hiç gelmeyeceksin sandım." dedi Övgü mükemmel oyunculuğunu gözler önüne sererek.

"Ben gelirim, ben hep gelirim." dedi Baran ve Özgü sandığı yabancının yüzünü avuçları içine alarak.

"Hadi, gidelim buradan." dedi Övgü ve Baran'ın elinden tutarak onu sürüklemeye başladı.

Özgü ise son nefesini vermek üzereydi. Odanın buz gibi havasıyla adeta tepkileşime girdi o son kez üflediği nefesi. Kafasının soğuk zeminle bululması yalnızca saniyeler aldı.

Bir şeye daha veda ediyoruz. Teşekkür ederim, herşey için. Unutmayın gülümgiller, mutlu olanın sonu olmaz.

Son kez. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum... Sizi çoook seviyorum...❤❤❤

-Ceyda

Kardeşimin Abisi ~ÖzBar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin