Sabah kendime bir söz vererek kalktım yataktan, herşey nasılsa öyle devam edecek, madem ben bu hayatı yaşamış arkadaş edinmiş hatta sevgilisi olan bir kızdım hatırlamasam da bu hayat akıp gidiyordu, beni önemseyen insanlar vardı ve ben kimseyi yok yere üzmeyecektim.
Akışına bırak hayatı deniz dedim kendime ve harika bir kahvaltı hazırladım.
''deniz'' diyen sesle saçları başları dağılmış gözünden uyku akan ama hala ayakta durmaya çalışan seçile baktım.
''günaydın canım ilk dersimiz bir saat sonra hadi hazırlan çay olmak üzere'' dedim ve hemen mutfağa koştum yumurtalı ekmekler yanmak üzereydi ki son anda yetiştim.
''deniz yine korkutuyorsun sen beni ama'' diyen kızın endişeli sesini ve korku dolu gözlerini yok etmenin tek bir yolu vardı. Ben.
''canım sende korkmak için bahane arıyorsun ne yapsam ne desem kokuyorsun hadi ama hazırlan bu gün yağmur yok hava da güzel'' dedim ve tavada ki ekmekleri alıp tabağa koydum çaydanlığı da alıp sofraya götürdüm. bana E.T görmüş gibi bakmaya devam eden kızı görmezden gelip kahvaltıma başladım.
Herşey güzel olacak....
Okula dolmuşla güle oynaya gitmişte olsak kapıda bizi bekleyen çocuğu görünce gerilmiştim. Ve ben bu gün gerilmek istemiyordum.
''günaydın güzelim'' diyen eren yanıma yaklaştı hatta biraz fazla yaklaşınca ve dudağını iki metre uzatıp beni öpmeye kalkınca ondan birkaç adımda kaçıp yanından geçerek okula girdim. Onu arkamda bırakmak hiçbir işi yaramayacaktı tamamen konuşup hatırlamadığım ama var olduğu aşikar olan ilişkimi bitirmeliydim. Onu sevmiyor hatırlamıyor hatta elimden gelse köşe bucak kadar itici buluyordum.
''bizim uygulama sınıfımız nerde'' diye sordum seçile ve yine çam devirmiştim ki ona bana öyle bakıyordu. Eliyle işaret ederek,
''koridordan sola dön sağdan sonuncu oda sen git bende geliyorum'' deyince başımı salladım.
Başarabilirsin deniz, sen babanın yokluğunu atlatmış bir kızsın bunu da atlatırsın yeter ki inan dedim kendime ve sola döndüğümde gördüklerimle hiçbir şeyi atlatamayacağımı anladım.
Murat hocanın yanında benden bir iki yaş büyük siyah kalem etek beyaz gömlek ve borda stiletto giymiş siyah dalgalı saçlarını beline kadar indirmiş bir kız vardı ve kahretsin ki kız çok güzeldi. Murat hocanın burnunun dibine girmiş onun kravatını düzeltiyordu ve murat hoca ona gülümsüyordu. Tam arkamı dönüp gidecekken
''deniz'' diyen sesle donup kaldım. Koşarak uzaklaşmalı kendimi yatağıma atıp ağlamalıydım ama yapmayacaktım, ben güçlüydüm evet güçlüydüm.
''günaydın deniz, seni ırmak hanımla tanıştırayım'' dediğinde yanında ki kız ince uzun parmaklarının oluşturduğu elini bana uzattı. Sıkıp sıkmamak arasında gidip gelsem de sonunda elimi uzattım.
''ırmak hanım yeni asistanım'' aman ne güzel ne güzel
''deniz de heykel bölüm başkanı yeni sergi için yoğun bir çalışma içindeler salona mı gidiyordun'' dediğinde alelade başımı salladım.
''bir şeye ihtiyacın olursa ben buralardayım deniz tanıştığımıza memnun oldum'' diyen kız bana neden bu kadar dikkatli bakıyordu ki anlamıştım. Tek kelime etmeden yine başımı salladım ve uygulama salonunun kapısından geriye dönüp baktığımda ırmak hanımında bana baktığını gördüm. Hiçbir tepki vermemek daha iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR MUHAFIZI
Fantasybir kaza neyi değiştirir, bilir misiniz? aslında her şeyi, hayatı gelmişi geçmişi tüm zamanı, bir kız, geleceğini kuracağı adama mı aşık olur yoksa geçmişindeki unuttuğu adama zaten aşık mıdır?