"Farkındaysan çıplak olan sensin. Utanması gerekende sensin" "Sanırım haklısın." dedim ve utançla banyoya geri girdim. Mert'ten kıyafet istedim ve getirdiğinde kurulanıp giydim. İçeri yanlarına gittiğimde sarışın kızın adının Cansu diğerinin de Cemre olduğunu öğrendim. Onlar zaten benim kim olduğumu biliyorlarmış. Onlara güçlerinin ne olduğunu sordum. Cansu "Ben okulun en güçlü su büyücüsüyüm. Aynı zamanda suyun farklı formu olan buzda da." dedi. Cemre "Ben ise çevremde büyü savurucu kalkan oluşturur sonra onu genişleterek bir saldırı gerçekleştiririm. Ama ateş , su , toprak , hava büyüsüne karşı işe yaramaz çünkü bu dördü birer büyüden daha çok elementler. Peki senin gücün ne Ayaz?" "Bilmiyorum. Şuana kadar iki kere farklı gücüm oldu. Birisinde birini felç bıraktım. Diğeriyse daha bugün oldu , biriyle zihinden konuştum. Hatta Mert'te gördü yani konuşmalarımızı değil de gücümü kullandığımı." Mert'te kafasıyla onayladıktan sonra devam ettim "Peki ya senin gücün ne Mert?" "Benim gücüm zihin okuma. Yani adı zihin okuma ama farklı özellikleri de var." dedi Mert. Onlara kıyasla gücüm hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Yarın büyü tarihi dersinde hocaya gücüm hakkında bilgi alabileceğim bir şey olup olmadığını soracağım. Mert "Her neyse. Hadi şişe çevirmece oynayalım." dedi ve boş bir soda şişesi getirdi. Hepimiz yerde bağdaş kurduğumuzda Mert şişeyi ortamıza koyup çevirdi. Şişenin ucu beni arkası Mert'i gösteriyordu. Bu demek oluyordu ki Mert bana soracaktı. "Doğruluk mu? Cesaret mi?" diye sordu. Doğruluk demeyi pek sevmem. Bu yüzden "Cesaret" dedim. Mert bir süre "Hm..." , "Im..." gibi sesler çıkarttıktan sonra "Buldum!" diye bağırdı. Bende "Eee?" dercesine kafamı salladım. O da "Bize gücünü göster." dedi. Bende direk "Ama bunu yapamam. Gücümü isteğime göre kullanamam. Aklıma kelimelerin gelmesi lazım. Kelimelerin aklıma gelmesi için de gücümü tetikleyen bir durum yaşanması lazım." diye karşı çıktım. Mert heyecanla "O zaman senin zihnine girerim , olur belki." ne kadar istemesem de "Tamam." dedim.Mert yanıma yaklaştı , işaret ve orta parmaklarını birleştirip şakaklarıma koydu. Sonra birden etraf karamaya başladı. Sadece mert ve ben vardık bu sonsuz gibi görünen karanlıkta. Birden Mert'in gözleri parlamaya başladı. Sonra başıma katlanılmaz bir ağrı girdi. Ağrının etkisiyle bağırmaya başladım. O sırada aklıma sözler geldi "gegonóta" sonra ellerim ister istemez onun şakaklarına gitti. Sonra benim gözlerim onunkinin beş belki de on katı parlamaya başladı. Sonra birden Mert bağırmaya başladı. Acı çektiği her halinden belliydi. Bunu yapmak , ona acı vermek istemiyordum ama kendime engel olamıyordum. Sanırım Briphoenix'in söylediği şey oluyordu kontrolden çıkıyordum. Bu sefer ortam değişti ve ben onun zihnine girdim. Bir odadaydım elimde bir makas vardı önümde de kırmızı , yeşil ve mavi renk ipler vardı. Sonra bir ses yankılandı "Eğer iplerden birisini kesmezsen buradan asla kurtulamayacaksın.". Mert'e zarar vermekten korkuyordum. Şimdi gücüm düzelmişti ama artık çok geçti buraya gelmiştim. Etrafa bakınıp başka bir yol bulmak istedim ama kafamı çeviremiyordum. Mecbur kaldığımdan dolayı iplerden mavi olanı kestim. Sonra kendimi okuldaki odamda buldum Mert yarde yatıyor kızlarsa korkuyla onun başında ayılmasını bekliyorlardı. Hızlıca Mert'in yanına gittim ve nefes alıp almadığına baktım. Aldığını görünce şükrettim. Ama nefesi birden kesilmeye başlayınca heyecanlandım ve aklıma bir kelime daha geldi "epoulothoún". Sonra Mert'in gözleri parlamaya başladı ve nefes alıp vermeleri hızlandı. Gözlerinin parıldaması durunca nefes alma hızı da düzeldi. Ayıldığında kalkmasına yardım ettik ve sandalyeye oturttuk. Bana "İyi misin?" diye sordu. "Salak mısın oğlum sen? Asıl sen iyi misin?" "İyiyim iyiyim. Her neyse sanırım yeni bir güç öğrendin?" "Aslında bir değil iki." "Görüyor musun? Hep benim sayemde. Peki neymiş bunlar?" "Senin gibi zihin okuma. Aynı zamanda da iyileştirme."...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Okulum
FantasyBüyücülerin dünyasında gücü olmayan kişilerden biriydi Ayaz.Belki de o böyle biliyordu.