"Senin gibi zihin okuma. Aynı zamanda da iyileştirme." "Ooo. Çok iyi işte. Gittikçe yeni şeyler öğreniyorsun." "HI hı. Ne demezsin az daha katil oluyordum." "Olsun , sorun değil. Benim hatam senden bunu istememeliydim." "Neyse ben çok yorgunum.Saatte geç olmuş yatsak mı?" diye sordum. Cemre'de "Aynen Cansu biz odamıza gidelim. Bu olaydan sonra hepimiz stres yaptık." dedi. Cansu kafasıyla onayladı ve iyi geceler dileyip gittiler. Mert'e "Yatalım o zaman. Gel yardım edeyim." dedim ve kolunu omzuma attım. Yatak çok uzak olmasa da kendimi suçlu hissettiğimden ona sürekli yardım edeceğim. Onu yatırdıktan sonra kendi yatağıma yattım.
***
"Büyük ilerleme kaydediyorsun Ayaz. Güçlerini senin kadar hızlı öğrenen bir tek ben vardım." dedi Briphoenix. "Briphoenix sana bir şey sorabilir miyim?" "Tabi ki küçüğüm." "Şey bugün Mert'in zihnine girdim biliyorsun. Mavi olan ipi kestiğimde Mert ölüyordu. Eğer iyileştirme yeteneğimi keşfetmeseydim ölmüştü de. Peki kırmızı ya da yeşil olanı kesseydim ne olacaktı?" "Yeşili kesseydin Mert'in yaşadıklarının kaydedildiği yere girecektin. Yani yaşadığı , gördüğü , hissettiği şeylerin tutulduğu yere. Orada da her hangi bir ya da birkaç anıyı seçip Mert'in unutmasına sebep bilirsin. Kırmızı olansa kişinin yeteneklerini belirtir . Yani bisiklet sürmek , konuşmak , yürümek ve benzeri her şey. Aynı zamanda bunların dışında büyü gücü de buradadır yani kişinin gücünü bile yok edebilirsin." "Anlıyorum , demek bu kadar güçlü bir özellik." "Hayır Ayaz , özellik güçlü değil sen güçlüsün , normalde bu güç bu kadar ileri gidemez. Sadece karşındakinin düşündüklerini gösterir ve güçlü bir baş ağrısı yaratmanı sağlar. Ama sen bu gücü geliştirdin Ayaz.".
***
Bu sefer Briphoenix ile diğer konuşmamızın aksine normal uyanmıştım. Yataktan kalkıp uyanmış mı diye Mert'e baktım. Hala yatıyor. Yanına gidip uyandırdım. Gözünü kaşıyıp yatağında doğruldu. Gözünü açıp boş boş etrafa baktı. Sonra "Ne yiyeceğiz?" diye sordu. Bilmem anlamında alt dudağımı büzdüm ve ellerimi iki yana açtım. "Hmm. Kızlarla yapalım mı? Onlar her gün üşenmez yemek hazırlarlar." "Tamam giyinip gidelim." dedim ve dolaba doğru ilerledim. Dolaptan hafif dar kot pantolonumu ve gri tişörtümü giydim. Mert'e baktığımda siyah kot ve yeşil bir tişört giydiğini gördüm. "Hadi gidelim." dedi. Bende kafamla onayladıktan sonra odadan çıktık. Ben kızların odasını bilmediğimden Mert'i takip ediyordum. Bir kapının önünde durduk ve Mert kapıyı tıklattı. Kapıyı Cemre açtı. Mert gülümseyerek "Şey merhaba , biz ne yiyeceğimizi bulamadık da sizinle yiyebilir miyiz?" dedi. Cemre'de aynı şekilde gülümseyerek "Tabii içeri buyrun." dedi ve eliyle içeriyi gösterdi. İçeriye bakınca kız odası olduğu gerçekten belli oluyordu. Kafamı sola döndürünce 4 kişilik masada oturan Cansu'yu gördüm. Masada da bir sürü yiyecek.
***
Yemeğimizi bitirmiş sohbet ediyorduk. Dersin başlamasına daha yarım saat vardı. Cansu "Düelloya hazırlandınız mı?"diye sorunca Mert hemen atladı "Ah nasıl unuturum ya? Bugün düello var." "O da ne?" diye sordum. Bu sefer de Cemre devam etti "Düello okul öğrencileri arasındaki güç gösterisi gibi bir şey. Herkes teke tek yarışır ve en sona kalan dört kişi ikiye iki takım olur ve savaşırlar. Sona kalan iki kişi de kazanan olur.". Bende "Ama ben güçlerimi sizler kadar iyi kullanamıyorum ki. Düellodan önce öğretmenden ihtiyacım olan kitabı alsam iyi olur." diye karşılık verdim. Zilin çalmasına 15 dakika kala kızlar giyinecekleri için bizi odadan attılar. Bir süre sonra çıktılar. Cemre normal günlük kıyafetler giymişti ama Cansu biraz , hatta fazlasıyla açık giyinmişti. İster istemez "Cansu niye böyle giyindin?" diye sordum. Sana ne der gibi baktıktan sonra "Düello için , ben buzu kullanırım. Buz vücudum soğuğu dışarı çıkarttıkça güçlenir. Vücudum ne kadar açılırsa gücüm o kadar artar." dedi. "Hmm biraz saçma , aynı zamanda mantıklı. Her neyse hadi gidelim." dedim. Yürümeye başladık ve sınıfa gittik. Düello 2. ders olacakmış. İlk dersim Büyü Tarihi olduğu için şanslıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Okulum
FantasyBüyücülerin dünyasında gücü olmayan kişilerden biriydi Ayaz.Belki de o böyle biliyordu.