Ayaz kutuyu müdürden alıp elini kutunun üstüne koyunca kutunun içindeki mavi taş kutudan çıktı. Işığa dönüşüp Ayaz'ın göğsünden içeri girdi...
Güçlerim geri gelmişti , hissediyordum. Aynadan gözlerime baktım ama aynıydı , kahverengi. Sırtımda bir yanma oldu refleks olarak "Ah!" dedim. Herkesin kafası bana dönünce müdür "Sakin olun çocuklar , özellikle sen Ayaz. Sembol belirmeye başladı acı ondan geldi." dedi. Bu sefer daha fazla yanınca tekrar "Ah!" diye bağırdım ve yerimde dikleştim. Acı artarak ve kesilmeden devam edince daha sesli bir şekilde bağırmaya başladım "Ah!!!". Başım dönmeye ve gözüm kararmaya başladı. En son hatırladığım şey frenleyen arabaydı...
***
Gözlerimi açtığımda bordo bir duvarla karşılaştım. Ayağa kalktığımda bizimkileri gördüm. "Ne oldu böyle?". Sorumu müdür yanıtladı "Briphoenix sen baygınken vücuduna girdi ve bizimle konuştu. Güçlerini ne kadar kısa süreliğinede olsa basit bir şekilde kaybettiğin için seni cezalandırmak istemiş ve canının daha fazla yanmasına sebep olmuş." "Bunu yapabildiğini (Briphoenix'in) bilmiyordum." dedim. Müdür "Şimdi hepiniz polisler burada olmadan valizlerinizi alın ve gelin." dedi ve hepimiz odalarimıza çıkıp valizlerimizi aldık. Herkesin 2-3 valizi vardı. Müdür "Ayaz az daha unutuyorduk. Seni efsunlayacağız gel." dedi. Valizimi bırakıp müdürün yanına gittim. Briphoenix Parşomenini tamamem açıp masaya serdi. Bir elini parşomenin üstüne diğerinide kafamın üstüne koydu. Gözlerini kapadı ve derin nefes aldı. Sonra parşomenin üstündeki kolundan vücuduna sarı ışıklar geçiyordu. Sarı ışıklarda vücudundan kafamın üstündeki koluna ve beynime. Tahminimden daha basit olmuştu. Hiç bir değişiklik hissetmiyordum. Müdür elini çektiğinde burnumdan sıcak bir sıvının süzüldügünu hissettim. Müdür bir peçete uzatti bende burnumu sildim. Kendi kendime Briphoenix ile ilgili birkaç soru soruyordum. Gerçekten her şeyi biliyordum. Müdür "Şimdi söyleyeceğim büyüyü hep beraber yapın. Biliyorum hiç birinizin ışınlanma gücü yok , Ayaz hariç ama bu büyü hangi konuyla ilgili yeteneğiniz olduğuna değilde sadece içinizde bulunan güce bakıyor. Şimdi el ele tutuşup bir çember oluşturun ve ortanıza valizleri koyun. Söylüyorum 'Yaptım ben bu büyüyü bir kere , şimdi götür beni istediğim yere. Özellik değil güçtür önemli olan. Yıldızlardır DÜNYA'ya tepeden bakan. Londra Rose caddesi 16 numara." dedi. Hep beraber büyüyü yapmaya başladık "Yaptım ben bu büyüyü bir kere , şimdi götür beni istediğim yere. Özellik değil güçtür önemli olan. Yıldızlardır DÜNYA'ya tepeden bakan. Londra Rose caddesi 16 numara.".
***
Gözlerimizi açtığımızda havuzlu bir evin bahçesindeydik. Arkamızı döndügümüzde iki katlı koca evi gördük. Valizlerimizi alıp içeriye girdik. Kapıda bir not vardı 'Merhaba çocuklar ben Çağatay(müdür). Evi sade bir şekilde dekore ettik. Düzenlemeye kendiniz karar verin. Masada evin ve arabanın anahtarı var'. Araba mı? Valizimi olduğu yerde bırakıp mutfaktaki masaya ilerledim. İki tane anahtar vardı. Ev anahtarını cebime koyup araba anahtarıyla dışarıya çıktım. Adını veya markasını hiç bilmediğim ama son model olduğuna emin olduğum arabayı görünce ağzım açık kaldı(Porshe. Doğrumu yazdim bilmiyorum.). Arkamdan Mert ve diğerleri geldi. Mert arabayı görür görmez elimdeki anahtarı alarak arabaya koştu. Arkasından "Nasıl kullanacağını biliyor musun?" diye bağırdım. O da "Umurumda bile değil." dedi ve arabaya bindiği gibi gazı kökledi. Hızlı bir şekilde arabayla giderken şöyle bağırıyordu "Merhaba Dünya!"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Okulum
FantasyBüyücülerin dünyasında gücü olmayan kişilerden biriydi Ayaz.Belki de o böyle biliyordu.