Daha Da Yaklaş. İçimde Şeytanlarının Yaşayabileceği Bir Cehennem Var

27 6 6
                                    

          
Elimde hissettiğim sıcaklıkla uyandım. Elim Jared'ın yanağında, onun eli de elimin üstündeydi. Ayrıca bütünleşmek üzere olduğum yastık da ona aitti sanırım, çünkü onun gibi, harika bir kokusu vardı. Gözlerimi açmadan gülümsedim, ateşi düşmüştü. Uykulu bir sesle; "Ateşin düşmüş.." dedim. "Ilık duş aldım da, ondan düşmüştür" dediğinde parmaklarımı hareket ettirerek okşadım. Dokunuşum altında kaslarının gerildiğini hissediyordum, ancak bunun nedeni hakkında hiçbir fikrim yoktu. "İyi gelmiş.." bunu dememle yüzümü yeniden yastığa gömmem bir oldu.

Yüzüme bakıp gülüyordu, ama bunun için kızamayacağım kadar tatlıydı. Ona her baktığımda üzerine atlayıp sarılmak istemem normal miydi? "Saat kaç?" diye sordum gözlerimi açarken. "Bakmadım.." "Geç kalırsam..biterim ben" Gerçek buydu, eğer tekrar geç kalırsam muhtemelen işimi kaybederdim. İşimi severek yaptığım için iyi sayılırdım ancak bu patronum için yeterli değildi. Onun 'kurallarına' göre oynamak zorundaydım, ki  bu kurallar sabahın 5'ine kadar kesintisiz şarkı söylemeyi de içeriyordu. Genelde o kadar geçe kalmazdım  çünkü sesim bitmiş olurdu. Ayrıca bu işi kaybedemezdim çünkü işi benim için Vincent bulmuştu ve bir daha iş bulabileceğimi sanmıyordum.

"Bara mı?" diye sordu elimi utangaç bir şekilde okşarken. "Evet..geç kaldığımda kızıyorlar." "Kızmasınlar sana.." Gülümsedim dediğine, çünkü daha yeni tanışmış olmamıza rağmen beni önemsiyordu. "Eğlendirmediğim için zaten kızıyorlar, bir de geç kalırsam olacakları düşünemiyorum.." "Neden devam ediyorsun o zaman hala?" Bu gerçekten uzun zamandır duyduğum en yerinde soru olabilirdi. Hangi deli o kadar işkenceyle çalışır ki? Tabi ki ben, başka kim olacak. "Çünküüü çalışmam ve para kazanmam lazım" dedim ufacık bir kahkaha atarak. "Başka yer yok mu ki çalışacak? Kendine yazık ediyorsun orada.." Gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdim, ancak kendini hemen toparladı. Sanırım belli etmek istemiyordu. "Parası iyi olan yok, katlanmak zorundayım yani..ahhaha" Anladığını belli edercesine başını salladı.

Her zaman kendimle alay etmeyi sevmiştim çünkü kendimle ben alay etmezsem başkaları edecekti ve bu, asla üzülmeye değer bir şey değildi. Hem kendinle alay etmek çoğu zaman komik bile olabiliyordu.

Konuyu dağıtmak için başımın altındaki yastığına bastırdım yüzümü. Kokusunu içime çekerken boğuk sesimle; "Bu yastık çok güzel kokuyor..tanrım..senin mi bu" Yan gözle baktığımda 32 diş gülümsediğini gördüm. "Evet..benim" dedi dudağını dişlerinin arasına alarak. Muhtemelen şu an bu detayı izlemiyor olmam gerekiyordu ancak o kadar kusursuzdu ki, dikkatimi çekmeyen en ufak bir mimiği bile yoktu. "O zaman bayım..siz çok güzel kokan birisisiniz" dedim tekrardan derin bir nefes alırken.

"Kapatıcımı aldım mı acaba..almışımdır ya" İçimden düşünmeyi akıl edemeyecek kadar uykulu olduğum için sesli düşünmüştüm. Ufak bir kahkaha atarak "Benim şey..uyanmam lazım sanırım ya" dedim. "Ahahaha Ray..uyandın ya zaten." "Sence ben şu an uyanık mıyım.." "Öylesin.." dedi gülerken. "O zaman küçük bir itirafta bulunayım.." "Bulun bakalım." "Eğer tamamen uyanık olsam..ve hala bu yatakta olsam, yatıyor olmazdım" Dediğimi anlamadığı surat ifadesinden belliydi. Dudağımı ısırdım gülmemek için. "Ne yapıyor olurdun ki?"

Bu dediğiyle gülmemi daha fazla tutamayıp kıkırdadım. "Boşver ahhahaha" Sanırım bu sefer yaptığım göndermeyi anlamıştı çünkü kızarmıştı ve elimi yanağından çekip sırtüstü yatmaya başlamıştı. Elini göğsüne bıraktı ve derin bir nefes verdi. Her hareketini ezberliyordum resmen, ve bunun olmaması gerekiyordu. Birine aşık olmaya hazır hissetmiyordum kendimi.

Uzun süreli bir sessizlik olduğunda konuşma ihtiyacı hissettim. Bir anda ciddileşmiştim yine. "Neden böyle.. dalgınsın?" Başını yavaşça bana çevirdi, yüzünün kızarıklığı gitmiş ve yerini asıl ten rengi olan soluk beyaz almıştı. "Nasıl..?" Ses tonu çevresindekileri bile aynı moda sokabilecek türdendi. O konuştuğunda ben de sakinleşiyordum resmen. "Fazla konuşmuyorsun, çoğunlukla dalgınsın..Jared neden böylesin? Bir sebebi olmalı." Sesim isyan eder gibi çıkmıştı ancak bunu sorun etmedim, onun da beni kendine yakın gördüğünü hissedebiliyordum. En azından öyle hissetmeseydi şu an yatağında yatıyor olmazdım muhtemelen.

Gözlerinin içine baktım. Dolmaya başlamışlardı, parlıyorlardı. Onu bu halde görmek neden benim içime huzursuzluk yayıyordu? Bu sorunun cevabını yakın zamanda bulabileceğimi sanmıyorum.

Yastığı kenara atıp sıkıca sarıldım ona. Buna ihtiyacı olduğunu biliyordum. "Rahatlarsın..ben ilk defa sana anlattım..şey..iyi geldi" Yutkundum konuşurken, bu yaptığım gerçekten benim için çok zor bir şeydi çünkü. "Hem sıra sende." Sarılırken bir bacağımı üstüne attım ama kesinlikle farklı bir amacım yoktu. Nefes alış verişlerinin hızlandığını hissettim. Cidden bir dokunuşumla, bir sözümle bunları mı yaşıyordu?

"İstemiyorsan zorlamam Jared..gerçekten. Ama ihtiyacın var buna, sen de biliyorsun." Bir anda elleri saçlarıma gitti ve okşamaya başladı. Bir süre sonra anlatmaya karar vermiş olacak ki, konuşmaya başladı;  "Pek anlatılacak bir şey yok, yalnızım o kadar" "Neden yalnızsın? Senin gibi birini niye yalnız bırakırlar ki?" "Ben de bilmiyorum Ray..sanırım onlara layık değilim, ya da değersiz ve çok, çok kötü biriyim." Bu söylediğiyle yıldırım çarpmışa döndüm. Kendisi hakkında gerçekten böyle mi düşünüyordu? "Jared sakın ağzından böyle bir şey duymayayım bir daha..sen kurtarıcı bir meleksin ya ne demek kötü biri olmak.." "Öyle işte. Ben ailemi hiç tanımadım, görmedim. Anneme sarılamadım..babama hiç konuşamadım." Bunları dinlerken belini okşuyordum sakinliğini koruyabilsin diye. "Ayaklarımın üstünde duramadım 20 yaşıma kadar. Sonra bir işe girdim, tanıştığım her insanın beni sevdiğini sandım. Ama gerçek şu ki..hiçbiri göründüğü gibi değildi." Yüzümü boynuna gömmüştüm artık. O kadar huzur vericiydi ki bu. "Asla öyle olmaz zaten, kimse gerçekten önem vermez..zor zamanında yanında olmazlar.." Başını salladı yavaşça. Eli saçlarımdan hiç ayrılmıyordu, sanki rahatlıyormuş gibi. "O zamandan sonra kimseyle konuşmadım, kimseye güvenmedim." Derin bir nefes alıp yutkundu. "Aşık olduğum kadın..terk etti beni. Sonra da içime kapandım işte.." İşte bunu beklemiyordum hiç. Gözlerim dolmuştu hafiften. "Nasıl kıydı ki..bunları biliyor muydu?" "Beni benden iyi tanıyan tek kişi oydu desem. Belki hala özlüyorumdur onu." Ağlamamak için burnumu çektim. "Bunları bile bile yaptıysa..arkasından üzülmene değmez. Gerçekten." "Biliyorum Ray, ama yanımda olmasını..beni teselli edip sarılmasını çok özledim." Ağlamaya başlamıştı. Tanrım ben bunu neden akıl edemedim ki. Anında ısrarlarımdan pişman olmuştum. Gözlerini sildi kazağının koluyla. "Şey..ben özür dilerim. Böyle olduğunu bilsem, açmazdım konuyu." Yüzüme baktı anında panikle; "Hayır hayır, sakın özür dileme. Olmuş bir şey sonuçta..geçmiş gitmiş." Başımı omzuna yasladım. "Rahatladın mı, yoksa daha mı kötü hissediyorsun?" Soruma cevap vermeden iki kolunu da belime sardı. Ruh halimin izin verdiği kadar kocaman gülümsedim. "Bu yüzden beni anlıyorsun demiştim.." Kollarını sıkılaştırdı. "Senin de beni anladığını biliyorum Ray.." "Artık yalnız değilsin bak..ben varım." Ağlamaklı haliyle bile dediğime karşılık kocaman gülümsedi. "Beni, benim gibi bilen birine ihtiyacım vardı..Jared."

Şekilli parmaklarını belimden sırtıma doğru gezdirdi. Bunu kim yaparsa yapsın kendimden geçerdim. Tüylerimin diken diken olmasından belliydi zaten. Jared'ın dokunuşu altında erirken, başucundaki saate baktım. 18.20'yi gösteriyordu. Çatlayan sesimle "1 saatim var..gitmek için." dedim. Gitmek ve onu bırakmak istemediğim sesimden belli oluyordu. "Gideceksin yani.." dedi. Onun da benden bir farkı yoktu. "Zorundayım.. biliyorsun." Sıcacık elini tişörtümün altında, sırtımda hissettim. Elini yavaşça yukarı çıkardı, ve ensemi okşadı. "Gitme.."

SevilmeyenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin