#Esila?#

292 22 3
                                    

@tusem_123'e ithafen. Böyle ithaflarda bulunacağım ilk oy verenlere.

Keyifli Okumalar :D

Bazen umutlarımız tükenir ve hayatta tutunacak hiç bir şeyin kalmadığını düşündüğümüz zamanda soğuk karanlık bir odadayken köşeye büzülüp korkarak bekliyor gibi hissederiz. Bekleriz ama neyi bekledigimizi bilmeden. Belki bir ışık? Belki bir sıcaklık? Belki küçücük bir mumun yaydıkları yetebilecektir.Ve o sırada o en sevdiğiniz size elinde bir mumla  gelir.

Girayın da karşımda hızlı bir şekilde nefes alış verişleri sanki o soğuk odayı ısıtıyor gibiydi. O an belki hayattan soğuyacak kadar kötü hissetmemiştim ama yine de hiç beklemiyordum.

Heyecanla dudaklarımdan ismi döküldüğü sırada hemen arkasından Berke'nin de geldiğini gördüm. Giray telefonunu çevik bir şekilde cebinden çıkarınca hocanın gönderdiğini anladım. Telefonu karşı taraf açınca hoca olduğunu düşündüğüm kişi bir şeyler söyledi.

"Evet, bulduk.......... Piknik alanına doğru gidiyoruz biz o zaman.............Tamam." dedi Giray aralıklarla ve telefonu kapattı.

Açıklama bekleyen gözlerle Giray ve Berke'ye baktığımızda Giray her zamanki sessizliğini korudu.

"Hoca farklı yönlere birkaç kişi gönderdi sizi bulmamız için. Bulunduğunuza göre hadi gidelim" dedi Berke yolu göstererek.

Giray'ın tavrına göz devirmek istesem de yaptığım tek şey onları takip etmek oldu. Giray ve Berke önde biz de şaşkın bakışlarla arkalarında yürürken yolu bildiklerini umdum.Çünkü Berke kendinden emin görünüyordu. Ama birkaç dakika yürüdükten sonra Berke bir anda durunca Giray da durdu ve "Ne oldu?"dercesine  Berke'ye bakarken biz de durduk. Berke'den Giray'ın bakışlarına cevap gelmeyince "Neden durdunuz?" dedim sabırsızca. Aslında onlarla hiç konuşma geçmişim olmamasına rağmen rahat bir şekilde bunu sormam biraz garibime gitmişti ama umursamadım.

"Bu taraftı değil mi?" diye mırıldandı Berke Giray'a bakarak.

"Evet. Korktuğum şey oluyor sanırım" diye düşünmeme firsat kalmadan Giray basitçe "Evet" diyip yürümeye başladı. Diğerleri de arkasından gidince hava kararmadan ulaşmamız için adımlarımı hızlı tutmaya çalıştım. Çünkü sanki hava kararıp gece olunca Giray bir vampire veya kurt adama dönüşecekmiş gibi geliyordu. Öyle sessiz ve soğuk görünüyordu.

Giray'a baktığımda teninin beyazladığını ve hafifçe parladığını gördüm. Cidden? Bu çocuk tam olarak neydi? İlginç varlıkların hiçbirinin özelliklerine uymuyordu. Saçma bir benzetme bile yapamıyordum. Vampir olsa piknikteyken güneş yüzüne vurduğunda parlardı. Veya kurtadam olsa sıcak olurdu. Dokunmamama rağmen o soğukluğu onda hissedebiliyordum. Giray başlı başına ayrı bir türdü kesinlikle. Yanaklarından tutup dudağını büzerek "Sen insan mısın?" diye sormak istiyordum.

Uzunca bir süre daha yürüdükten sonra Giray'ın yolu bildiğine emin olmasına emin olamadım çünkü dönüp dolaşıp aynı yerlere geliyormuşuz gibi hissediyordum.  Gökyüzü koyu mavi mürekkeple boyanmaya başlamıştı ve rüzgar ince ince içime işliyordu. Titrememe engel olamadım.

"Giray" dedim normal bir sesle. İlk kez ona sesleniyordum. Heyecanımın belli olmamış olmasını diledim.

Yürümeye devam ederken hafifçe bana dönüp "Efendim" dedi. Ah, Allahım ses tonu neden bu kadar güzel olmak zorundaydı ki?

Aniden gelen rüzgarın soğuğundan dolayı kollarımı ısıtmak için kolumu hafifçe sarmaladım.

"Yolu bildiğinize emin misiniz?" dedim aynı zamanda Berke'ye de bakarak. Berke de "Evet emin miyiz?" diyerek Giray'a baktı.

4 SANİYE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin