İyileşir, hallolur ve en sonunda özgürlük gibi hissettirir.

51 2 1
                                    

Nefes. Almam gereken şey. İçimde başlayıp nefes verene kadar beni boğan acı. Her nefes alıp verişimde başa sarılan,kalbime bıçak saplanmış gibi hissettiren acı. Midemi bulandıran boşluk. Olduğum şeyler sadece bunlardı.
Kalbimi her seferinde bir kez daha atmaya zorlayan umut dışında. Kopmak üzere olan bir iple beni ayakta tutmaya çalışan umut. Kafamda sürekli bir şeyler söyleyen, belkilerle beni heyecanlandıran umut.

Belki yaşıyordur. Belki ölmemiştir. Belki gitmedi. Gidemez.

Ama acı sürekli nefes alışımla bana gerçeği hatırlatıyor, her saniyede kalbimle yarışa gidiyordu.

O öldü.
Kendimi sıktım. Gözlerimi yumdum. Ağlamak istiyordum. Ağlamak ve belki biraz rahatlamak istiyordum ama ağlamak neyi değiştirecekti ki? Gitmişti. O an ben başında ağlarken aslında çoktan gitmişti. Ben umut etmeye çalışırken.Ama yine de gözlerimden gelen yaşlara engel olmadım. Ellerimi sıktım. Sessiz bir çığlık attım. Yastığımı alıp tüm hıncımla duvara fırlattım.

Nasıl ölürdü? Gözlerimin önünde ellerimin arasındayken nasıl giderdi? Suçluydum. Yeterince iyi değildim. Daha iyisini yapabilirdim. Daha çok kosabilirdim, daha hızlı olabilirdim.

Olabilir miydim? Yoksa zaten en hızlı halim miydi. Anın şaşkınlığıyla yapabildiklerim en fazla bunlar mı olabilirdi? Suya atlamak, sudan çıkarmak, yardım çağırmak.
Başka ne yapabilirdim ki?

Odamdaydım.Yatağıma yığılmıştım . Havanın iyice karardığını farkettim. Işığı açmam gerekiyordu. Işığa yöneldim ama takvim gözüme takıldı. Bugün ayın kaçıydı? Kaç gün geçtiği umrumda değildi ki. Kalbimdeki o boğucu his hala tazeydi. Bir sürü günün geçtiğini görüp hala aynı hissettiğimi farketmek beni sadece daha çok üzerdi.Ama yine de baktım.

11i.

10 gün geçmişti,10 gün onsuz.

Şimdi ne yapacaktım? Giray öldü. İçimi eriten bal rengi bakışları ve beni sadece eriyip kalbimin tıkırtısıyla yerlere seren çocuk. Bir daha kim bunları yapacaktı? Onunla hiçbir şey yapamadan, beni bir kere bile olsa sevdiğini hissedemeden, elini tutmadan, onu hissedemeden gitmişti. Güzel elleri soğumuştu. Sıcak ve derin bakışları gitmişti. İçinde gezegenler barındıran gözleri sonsuza dek kapanmıştı. Nefes alamıyordum.

Ya Berke? En yakın arkadaşı öldü. Okulda hayalet gibi geziyordu. Mine benim de çok farklı olmadığımı söylüyordu ama en azından Mine'nin desteğiyle Berke daha iyiydi. Tabi iyi kavramı neye göreyse. Eğer suyun altında içine dolmayan nefesin boşluğundan ölmek üzere olan birinden farksız olmamla karşılaştılırsa, daha iyi denebilirdi.Ama yine de bu en fazla daha az beter olurdu.

Mine'nin veya başkalarının söylediği sözler bende bir etki yaratmıyordu. İyileşme yönünde ilerlememe yardimcı olamıyorlardı. Ama bir şekilde Mine, Berke için işe yarıyordu.

Bana yardım edebilecek kişi sadece bendim. Günlerimi acı içinde geciriyordum, aldığım hicbir nefes yetmiyordu. Daha fazla derin alabilmek için çırpınıyordum. İyi olmak için uğraşmıyordum. Ama kendim için olmasa da uğrunda iyi olmam gereken insanlar vardı. Sürekli başa dönüp acıyı tekrar yaşamak bana bir şey kazandırmıyordu. Hiçbir şeyi geri getirmiyordu. Ama belki bir şeyler bulursam, bu beni daha az beter yapardı. Sebepleri bulursam... Hakkını aramam gereken birisi vardı. Onun gitmesinin sebebi olan kişiyi bulacaktım. Onu benden ayırma gücünü kendinde bulan kişiyi bulacaktım. Buna hakkı yoktu.

Giray yüzme bilir. Onu etkisiz hale getiren bir şey olmadan o boğulmazdı.

Takılıp kaldığım takvimi fırlatıp ışığı bir süre daha kapalı bıraktım. Kendimi dışarı attım.
Derin bir nefes.

Seni öldüren kişiyi bulacağım, Giray. Bana yardım et.




Giray'ı son gördüğüm yere geldiğimde bisikletimden indim. Buraya gelmem bir terör olmalıydı ama ne histerik kahkahalar atıyordum ne de kriz geçiriyordum.Çünkü hasta değildim, o kadar da kötü hissettirmiyordu. Ellerimde Giray'ın ölümüne şahit olduktan sonra bu kötü hissettiremezdi. Bunda hayatta kalabilmiştim.

Şimdi buraya geri dönüp bir şeyler bulmayı da atlatabilirdim.

Her şey aynıydı. Su, tekneler, insanlar.Tek fark şuan bulunduğum, ayağımı bastığım zeminde Giray'ın durmamasıydı.Veya başka herhangi bir yerde...
Uzakta saçlarında rüzgar, gözlerinde şaşkınlık, korku, endişe olan kız da yoktu. Onun yerine on gün sonra Giray'ın adına sebepler ve ipucu bulmak için ben duruyordum.



Kendimi onun yerine koydum. Belki benim gibi hissediyordu. çaresiz, hüzünlü, sinirli. Belki bıkmıştı. Belki her şey üst üste gelmişti ve o hislerin boğulma noktasında ayakları onu buraya getirmişti. Belki benim gibi yeni, daha iyi bir devam için daha derin bir nefes almaya gelmişti. Duygularının düşüncelerinin onu boğmasından kaçıp nefes almaya gelmişti belki.
Ama öyle görünmüyordu. Nefes almayı boğulmakta mı bulmuştu? Sulara yaklaşık her şeyden kaçmak mı istemişti?
Giray, intihar mı etmişti?

Hayır. Olamazdı.

Suya doğru bir adım daha attım. Hissetmeye çalıştım. Benim geldiğim gibi buraya gelmişti. Ama ben bir devam için geldim. O bundan daha mı azını yapmıştı? O bir son için mi gelmişti? Ama neden? Bunu yapacak kadar ne yaşamış olabilirdi ki? Aklım almıyordu. intihar etmiş olabileceğine inanamıyordum. Ama kazara düşmüş olsa bile bununla başa çıkabilecek biriydi. Bu yüzden geriye sadece bilerek yaptığı ihtimali kalıyordu. Ama bunu yapacak seviyeye gelmiş gibi görünmüyordu. Üzgün,depresif görünmüyordu. Hiç öyle görünmüyordu. Göründüğünden daha fazlası mıydı?

Bunu öğrenmem gerekiyordu.




Ertesi gün Berke'yi koridorda dolabına kitaplarını koymaya çalışırken buldum. Yanına yaklaştım. Konuya girmeden önce ilgi çekici bir cümle bulamadığım için sadece selam verdim.
Kafasını dolaptan kaldırdı."Ah, Esila bir sorun mu var?" dedi dolabın kapağını kapatarak.
Şaşırdım. Yüzüm o kadar mı kötü görünüyordu? Giray ölmüştü, başka bir sorun daha mı olması gerekiyordu?
"Hayır, sadece selam-" durdum. "Evet,var. Bence bu herkesin bildiği ortak bir sorun. Ama onun dışında aklıma bir şey takıldı. Sana sormak istedim."

"Başka bir sorun olmaması iyi. Ben de onu kastetmiştim." dedi hüzünle gülümseyerek.Gözleri çoktan tonlarca geriye dönüş yaşıyordu."Peki,sor."

Duygusuna karşılık verdim.
Sonra "Giray son günlerinde nasıldı?" diye direk sordum. "Yani bir sorunu var mıydı?"

Gözlerini düşünmek için kıstı. "Hayır,sanmıyorum. Aynıydı."
Keşke o aynı halini bilebilsem diye düşündüm.

"Mutluydu?"

"Normaldi."

Peki, soru isaretimi tamamiyle silmese de Berke öyle söylüyorsa öyleydi. Zaten intihar edecek biri değildi Giray.

Değil mi?

Gülümsedim. "Tamam o zaman." dedim." Her neyse. İyi dersler" Arkamı dönüp yürümeye başladığımda Berke seslendi. Durduğumda yanıma ulaştı. "Kantine gidip soğuk bir şeyler içmeliyiz" dedi.Karşıdan Mine göründü. "Her şey düzelecek."
Başımı salladım. Mine yanımıza ulaştıktan sonra kantine doğru yürüdük.

Her şey düzelecek, diye tekrar ettim içimden. Ama ne zaman?













Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

4 SANİYE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin