#Peki#

204 12 2
                                    

Edit: İNANMIYORUM ARKADAŞLAR! DÜN 900 KİŞİYKEN ŞU AN TAM OLARAK 1000İ GEÇMİŞ DURUMDAYIZ!! COK TEŞEKKÜRLER OKUYAN, BAKAN, GÖREN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜRLER!

"Kimdi onlar?" diyorum anneme, büyük bir şeyi atlatmış olmanın ferahlığıyla."Hiç tanıdık gelmedi."

"Sen tanımıyorsun." diyor annem dış kapıyı kapatırken. Mutfağa doğru ilerliyor."Eskilerden bir arkadaşım, kısa süreliğine başka şehirden gelmişler. Geçerken de uğradılar."

Annem parçaların yavaş yavaş yerini bulmasını sağlıyor. Ama o çocukla nerede karşılaştığımı hala çözemiyorum. Annemin eski bir arkadaşıysa, ben doğduktan sonra ziyarete gelmiş olabilirler.Onu o zaman görmüş olabilirim. Ama küçüklük halini gördükten sonra şu anki halini hayal ederek rüyamda onu görebileceğimi, küçüklük haliyle şu anki halini bağdaştırıp kabus üretebileceğimi sanmıyorum.

"Peki ben onlarla hiç tanışmış mıydım?" diyorum annemin peşinden giderken.

"Hayır."

Pekala. Hiç bir gelişme sağlamadı. Kendi düşündüğüm seçeneklerin olası olmadığı ortaya çıktı sadece. Çoktan elemiş olduğum seçenekler.

"Peki adı neydi?" diyorum aklıma gelen ani soruyla."Yani,şu çocuğun."

Hemen sonra annemin beni yanlış anlayabileceği aklıma geliyor. Aksinin olmasını umuyorum. Annem eline aldığı domatesleri tezgaha koyarken bana bir bakış atıyor.

"Ege." Sonra önüne dönüyor.

"Ege" diye tekrarlıyorum içimden. "Sen kimsin?"

+ + + +

Ertesi gün herhangi bir gizemli veya her nasılsa misafir gelmediği için Mine ile buluşabilmek için izini kapabildim. Akşama doğru güneş sevdiğim tonlara bürünmeden önce parkta buluştuk ve beraber yol üzerindeki pastaneye doğru yürüyoruz. Mine benimle konuşamadığı her dakikanın acısını çıkarırcasına anlatıyor.

"Sen onu çektin, nasıl bir cesaretle yaptın bilmiyorum, ama bundan memnunmuş gibi değildi ve şaşkınlıkla sana baktı, biliyorum yani sana bakmasını istersin ama bu bakış seveceğin türden bir bakış değildi Esil'ciğim."

Çoğu zaman kullanmadığı hitaplarla sinirimi bozan gerçekleri anlatırken susturmak istiyorum.

"Mine," diyorum şakacı bir gülümsemeyle."Ben de ordaydım." Gülmeye çalışıyorum ama iki gündür yaptığımdan pişman olduğum şeyleri ayrıntılı bir şekilde hatırlatması beni sinirlendiriyor.

Gülüyor. "Tamam tamam. Bu da senin için ortaya karışık bir anı oldu, hem güzel hem üzücü."

Başımla onaylıyorum. Pastanenin önüne geldiğimizde ağır cam kapıyı ittirip içeri geçiyoruz. İçeriye ilk girdiğimizde ortaya beyaz koltuklar ve masalar çıkmıyor. Sol tarafımız şekerli şeylerle kaplıyken sağ tarafımızda kasa var.

Hoşgeldiniz diyen kasiyerlere gülümserken merdivenlere doğru ilerliyoruz. Arkamda Mine ile dar merdivenlerden en üst kata çıkıyoruz. Diğerlerine göre daha yüksek olan basamağa ayağımı atarken aklıma Mine'nin Ege'yi hatırlayıp hatırlamadığını sormak geliyor.

"Mine, biz en son ne zaman tipli bir çocuk gördük?" diyorum çaktırmadan. Tüm olayı, düşüncelerimi,kabusumu uzunca anlatmak istemiyorum. Merdivenleri bitirip aydınlık kata ulaştığımızda Mine'nin düşünme süresi bitiyor ve nihayet aklına konuşmak geliyor. Arkamda olduğu için ona doğru dönüyorum.

"Bugün." diyor gözlerini benim arkamda olan bir noktaya dikerken. Sonra düzeltiyor."Yani senin açından."

Gözlerini bana çevirdiğinde arkama dönme ihtiyacı duyuyorum. Neye baktığını görmek için arkamı dönerken gördüğü kişinin Giray olmaması için dua ediyorum. Ama söyledikleri tam olarak bunu gösteriyor.

Salonu gözlerimle taradıktan sonra buluyorum. Tek başına bir masaya geçmiş oturuyor. "Hayır." diyorum kendi kendime."Istemiyorum."

Olanlardan sonra hesabımı şimdi vermek istemiyorum. Ne diyeceğimi düşünemedim ve nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum.

Telaşla Mine'ye dönüyorum. "Başka bir kata gidelim." diyorum merdivenlere gitmeye çalışırken.

Minenin engellemeye çalışmaması beni oldukça şaşırtıyor. Hem de hemen arkamdan geliyor. Giray'a görünmediğimizi umarak hızla merdivenden aşağı koşuyorum. Birkaç kat iniyoruz ve artık yavaşladığımızda çıkış kapısının oraya geliyoruz.

"Ah, buradan çıkabilecekmişiz gibi görünmüyor." diyor Mine, o konuşurken bize doğru geldiğini farkettiğim Berke'ye bakarken. "Hayır" diye mızmızlanırken yüzümün ifadesini değiştirmiyorum çünkü Berke bizi gördü. Çok hafif bir şekilde gülümseyerek bize yaklaşıyor.

Berke ile göz teması kurmamaya çalışmakta başarısız olduğum için yüzüme şaşırmış gibi belli belirsiz bir gülümseme yerleştiriyorum. Berke iyice yaklaşıyor:

"Merhaba, sizi burada görmeyi beklemiyordum, ne işiniz var burada?"

"Esila ile gezelim, bir şeyler yiyelim demiştik." diyor Mine. Konuşmaya niyetim yok. İkisi konuşsun.

"Öyle mi? Biz de Giray ile buluşacaktık" Temkinli bir şekilde bana bakıyor. Ormanda olanlardan dolayı olduğunu düşünüyorum. Saçma bir şey yaptığım için olaydan sonra nasıl olduğuma bakıyor gibi."İsterseniz siz de bize katılın?"

Gözlerimi pörtletiyorum. Mine kısaca bana bakıyor ve gördüğü yüz ifadem yüzünden kendisi konuşmaya başlıyor. Ona minnettar kalıyorum bir bakıma. Çünkü konuşursam saçmalar veya kızarım. Sonuçta daha yeni bizi görmesin diye koşarak kaçtığımız kişiyle takılmak için geri mi döneceğiz? Asla.

"Olabilir." diyor Mine.

Ne? Giray'ı gördüğümüzde ses etmeden geri dönmeme yardım etmesinin bedelini bu şekilde mi ödüyor? Ona olan tüm minnettarlığım sıfırlanıyor. Mümkünmüş gibi gözlerimi daha da belerterek Mine'ye bakıyorum. Hafif bir gülümseme var yüzünde.

Hemen toparlamaya çalışıyorum. Neyse ki Berke bana bakmıyor böylece yüzümdeki şaşkınlığı görmedi.

"Ah yok sağolun, bizim acil bir işimiz vardı." derken Berke artık bana bakıyor. Sevimsizce gülümsüyorum.

Mine akıllanmış gibi bir şey söylemiyor, itiraz etmiyor ama Berke göndermeye niyetli değil.

"Istemiyorum Berke!" diye bağırmak istiyorum. "Giray'ını da al git ve bir daha onu görmemi sağlayacak şeyler yapma!Rezil oldum işte anlamıyor musun?"

Ama tek yaptığım şey susmak oluyor çünkü Berke konuşuyor.

"Lütfen, zaten gelecek olan üçüncü arkadaşımız bizi ekti. Onun yerine siz gelin hem daha eğlenceli olur."

Ya tabi, ne eğlence.

Etrafına bakıp uyduracak bir bahane, bir acil iş arıyorum. Ama Berke ve Mine'nin bakışları arasında bu çok zor oluyor.

Olacaklar için şimdiden dua edip "Peki." diyorum.

4 SANİYE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin