#Bildiğim#

225 20 7
                                    

Ormanda kaybolduktan sonra bizi bulmaya gelenlerin de -Giray ve Berke-  bizimle birlikte kaybolması ve ardından gece yaklaşınca bizi aramaya gelen hocaları yabancılar sanıp Giray'ı tutarak koşmamın ve Giray'ın sinirlenmesinin ardından 6 saat geçti. Sessiz bir otobüs yolculuğu sonucu evime geldim ve işin diğer sıkıcı tarafı olan annemgile olayları anlatma işlemini, bizi bulmaya gelenlerin Giraygil olduğunu belirtmeden  tamamladıktan ve tabiki azar işittikten sonra üç saat yatakta dönüp durdum.Şimdi güneş ufukta dağların arasından bana alayla gülümseyerek yükseliyor.

Bugün okul yok ve bu muhteşem gerçek beni ayakta tutuyor. Aslında okulun olmamasının beni yatakta tutması lazım ama gece doğru düzgün uyuyamamama rağmen uyumak istemiyorum.

Haftasonuna göre çok erken kalktığım için başta ne yapmam gerektiğini bilemeyip duraksıyorum ama sonra yüzümü yıkamam gerektiği aklıma geliyor. Ondan sonra da Mine ile hiç konuşamadığımı hatırlıyorum.  Kim bilir diyeceği neler vardır. 

Böylece bugünkü planımı belirledim. İkindine doğru Mine ile buluşacağım. Yani en azından öyle umuyorum. Çünkü annemin izin verip vermemesi meçhul.

Birkaç saatin bir kısmını yatağıma geri dönüp orada oyalanarak diğer kısmını ise  telefonumla uğraşarak geçirdikten sonra sonunda öğlen oluyor ve annemin yanına sormaya gidiyorum. Annem odayı temizleyip düzenlemekle uğraşıyor.  Bunu gördüğümde, iş vereceğini bildiğim için direkt geri dönme isteğiyle dolsam da yerimde dikiliyorum ve soruyorum:

"Anne, bugün Mine ile dışarı çıkabilir miyim?"

Annem bana yüzünü dönmekle bile uğraşmadan "Hayır." diyor.

Net cevabının şokuyla kaşlarım çatılıyor. İtiraz edecekken beni sözleriyle susturuyor.

"Akşam misafir gelecek."

Evet, Mine ile buluşamamam yetmiyormuş gibi bir de akşama birkaç itici insanı çekeceğim. Belki de sadece birkaç değil, çok fazla insan. Çok fazla. Ve misafirlerin gelmesini gerektiren herhangi bir özel günde bile değiliz.

Annem bana bakıyor. "Hadi sen de durma da odanı topla."

Kendime itici bir şekilde gülümsüyorum. Haklıyım. Her zamanki gibi diyemeyecek kadar az haklı olduğum zaman olsa da şuan için haklıyım. Maalesef.

Ama neyse ki zor bir iş değil. İstemeyerek geri dönüp odama gidiyorum.

     

                                                                                ***

Kapının çalmasıyla saatler sonra oturabildiğim koltuktan kalkıyorum. İşim sadece odamı toplamakla sınırlı değildi ve çok yoruldum ama annemin yükünü az da olsa azaltabildiğim için mutluyum.

Acele etmeden kapıya doğru ilerliyorum ki başka birisi benden önce gelip misafirleri karşılayabilsin. Çünkü cidden bunu yapmayı istemiyorum. Bu arada, anneme kimlerin geleceğini sormayı unuttum.

Büyük ihtimalle tanımadığım birileridir.

Ne kadar yavaş gitsem de, kapıya ilerleyen başka kimse olmadığı için ben açmak zorunda kalıyorum.  Orta yaşlı iki üç kişi ve aynı sayıda yaşlı. Yüzüme sahte gülümsememi yerleştiriyorum ve gelen birkaç kişiye salonu gösteriyorum.  İçeri geçerlerken kapıyı kapatmaya yelteniyorum ama merdivenden ayak sesleri geliyor ve daha gelecek insan olduğunu anlıyorum.

Kafamı eğip bekliyorum, görüş alanıma girdiklerini anlayınca kafamı kaldırıp tekrar gülümsüyorum. Ama yanılıyorum. Sadece bir kişi var. 

Bu kişi benim cidden bildiğim bir kişi.

Okuduğunuzda oy vermeyi unutmayın lütfen :D Çünkü bu aralar, hikaye için bir şey yapabilmem için toplam 50nin üstünde oy olması gerekiyor. Düşüncelerinizi yoruma dökerseniz sevinirim. Ve son olarak 3 soru, sizce multimedyaya karakterleri koyayım ? Giray'ı aklınızda nasıl hayal ettiniz? Bölümleri daha uzun tutuyum mu? :D

4 SANİYE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin